Kamu maliyesi belki de ekonominin en zor ve sıkıcı, hatta bir o kadarda karmaşık dalıdır. Bir devletin gelir ve gideri ile bunun dengesinin kurulmasının bilimi denilebilir. Harcamalar dahil alınan vergilerin tarh yani oluşturulmasını ve tahsilini de içerir. Özellikle bir ülkenin mali yapısının oluşturulması ve bunun uygulamaya konulması oldukça zordur. Çünkü her ülkeye göre şekil değiştiren bir yapıyı oluşturmak sizce kolay mıdır? Ülke halkının yaşantı şekli, harcamaları, kültür düzeyi, gelişmişlik düzeyi gibi konular yapının oluşturulmasında etkilidir. Vergilendirmenin nasıl olacağı ve devlete akan paranın nereye kanalize edileceği ekonomik verilere göre şekillendirilir. Esas burada önemli olan bu akan paradan halkın alacağı pay ve faydalanmasıdır. Asıl konu budur. Vergiyi de tabana yaymak mı iyi yoksa kurumların üstüne çullanmak mı? Bunlar hep hassas konular. Ama bir ülkenin mali şekillenmesinde de asıl rolü oynarlar.
Bence vergiyi tabana yaymak halkı sıkmak gibidir. Fakir de zenginde aynı parayı verir. ÖTV. Gelir vergisinin kademelerini ayarlamak gerekir. Çünkü belli gelir kademelerinde artan oranlı tarife uygulanır. Yüksek gelirde neredeyse kazancın yarısından fazlasını devlet alır. Bu zamanda kişi kurumsallaşmaya yani kurumlar vergisi tarifesine yönelir. Ülkemizde en düşük vergi kurumsal vergidir. Yüzde 20. Yatırımlara daha fazla para gelsin diye. Peşin vergi ise yüzde 15. İskonto et. Kalır yüzde 5. Peki devlet kimden vergi alacak? O zaman tabandan. Halka yüklenecek. Peki alınan vergilerden halkı faydalandıracak mı? Öyle olması gerekmiyor mu? Uygulanan kamu maliyesinin halkı esas alması daha öncelikli. Çünkü halk alış veriş yapacak. Harcamalarda vergisel olarak devlete geri dönecek. Kurumlara verilen tavizler halka dönük olmalı. Ona göre hesap yapılmalı. Geliri tabana yaymak gerek.
Ekonomide bu gelirin tabana yayılmasını belirleyen bir Gini Katsayısı vardır. Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yüksek olması önemli değildir. Bu bir kriter olamaz. Esas olan bu katsayının değeri. Bu değer 0 ila 1 arasındadır. Eğer değer 0 olursa tüm gelir tabana yayılıyor demektir. Herkes zengin. Eğer değer 1 olursa ülkede 1 tane varlıklı kişi var demek. Geri kalan herkes köle gibi. Bu değerin en düşük olduğu ülke Danimarka ve İskandinav ülkeleri. Değer 0.1. Üstüne üstlük en yüksek vergilerin olduğu ülkeler bunlar. En yüksek ise ABD de. 0.5. Burada da gelir yükseldik sıra vergi dilimleri düşüyor. O zaman yüklen halka. Geliri düşük olandan daha çok vergi alınıyor. Türkiye de ise bu değer ABD den daha düşük. 0.4 civarı. Bu gelir dağılımındaki haksızlığın katsayısı. Rakam büyüdük sıra servet dağılımı adaletsizleşir. Mesela ABD de servet yüzde 20 in elinde. Yüksek servet ise yüzde 1 in elinde ve her istediklerini yapıyorlar. Devlete bile etki ediyorlar. O zaman bu ne demek? Devletin fonksiyonu özel ellere geçmiş demek oluyor. O zaman katsayı yükseliyor.
İşte kamu maliyesi açısından baktığımız zaman halkın mı yoksa belli bir zümrenin mi hakimiyeti bu tip kıstaslarla ölçülüyor. Bir diğer önemli, konu ise halkın eğitim ve bilgi seviyesi. Yani kandırılabilir ve kandırılamaz olması esası. Eğitim ve kültürü olan toplumlarda bu katsayı çok düşük oluyor. Yani ekonomik açıdan kandırılması ve faydalanılması imkansıza yakın. Bilinçli toplum durumu. Vergiler yüksek olsun ama geliri tabana yayarsanız parasal döngü hızlanır. Alınan vergiyi topluma geri döndürmek işlerin hızlanmasına sebep olur. Ama gelir ve servet belli ellerde toplanırsa o zaman bunların dedikleri olur. İster iş olur ister olmaz. Bu insanların halk umurunda bile olamayabilir. İşte o zaman kanlı feryat. ABD lider ülke ama Gini Katsayısı en yüksek ülke. Krizinde başladığı ülke. Hala devam eden krizin. Gerisini siz yorumlayın. Ülkemiz bile ondan kat kat iyi.
Saygılarımla...