Ey üreticiler! Doğru bildiğinizi yapınız. Fazla laf dinlemeyiniz ve aklınızı kullanınız. Bu bir tavsiye olarak alınsın. Geçmişten örnek alıp geleceğe güvenle yol alınız.
Tarım bir ülkenin olmazsa olmazı. Gıda demek, beslenmek demek, sağlık demek. Bir ülkede hizmetler kesimi yükseliyor ve tarım ile sanayi geriliyorsa tehlike var demektir. Bu gün batı ülkelerinde tarım itina ile yapılmakta. Kooperatifleşmede kullanılmakta. Ancak ülkemizde bu özellik yok veya yapılmak istenmiyor. Bunu daha önce de yazmıştım. Birlikten kuvvet doğar ilkesi önemlidir. Artık tarımda ilkel usüller yerine yeni teknikler kullanılmakta. Bunu gözümüzle görüyoruz.
Manisa da tarım fuarı gittikçe kuvvetlenmeye başladı. Her yıl daha da büyüyecektir inanın. Çünkü tarımsal bir şehir Manisa. Batısı sanayi ise doğusu tarımsal alan. Hemde oldukça büuük bir alan. Derinliği neredeyse 25 km var. Akhisar ve Gelenbe yi de dahil ederseniz 100 km. Bu kadar büyük bir alanda üretimin miktarını düşünün artık. Ama hakkıyla yapılırsa. Destek verilirse. Ülkemizin hemen her yeri tarıma elverişli ama kullanılıyor mu ve destek veriliyor mu?
Mesela üzümden başlayalım. Eski sistemi yıllar önce terk etti üretici. Yer bağları askı sistemine döndü. Peki iyi mi oldu sorun kendinize. Eski yer bağlarındaki kaliteyi tutturabiliyor musunuz? Bunun cevabını sizler verin ama bir gözlemci olarak ben hayır diyorum. Ama diyeceksiniz ki eskiden iklim böyle değildi. Şimdi soğuk ve dolu tehlikesi ve aşırı sıcaklar var. elbette küresel ısınmanın etkisi var ama eskiden hiç mi soğuk olmuyordu. Hiç mi kavurucu sıcak olmuyordu. Oluyordu elbette ve eskidel sel tehlikesi şimdiye göre daha çoktu. Şimdi belediyeler tarafında gerekli teknik düzenleme yapılıyor. Eskidende ne nüfus bu kadar çoktu, nede teknik. Şimdi üzümü ayıran, toplayan ve bağları koruyan teknik sistemler mevcut. Bunlar kullanılabilir ve bunlar fuarlarda sunuluyor. Dikkatlice inceleyin. Şimdidiyeceksiniz para meselesi bu. Elbette para meselesi ama yatırımsız kazanç ve endüstirileşme asla olmaz. Ana kural bu. Teknik insanlar için, daha standart üretim içindir.
Hadi bakalım pamuk geri dönüyor. Yıllardır unutulan pamuk tekrar destekleme alarak başlayacak. Peki çırçırlar nerede. Kaç tane fabrika kaldı. Şimdi bir çırçır fabrikasını en yeni teknikle kurmak kaça patlar. İşte burada tarısal politikalar devreye giriyor. Devletin bu hesapları ciddi yapması ve cılız kalmış ziraat odamızında hacminin büyütülmesi gerekiyor. Tarım il müdürlükleri devletse ziraat odalarıda girişimci demek. Oturup düşünecekler. Ne yapmak gerek.
Tarımada üretimi destekleyen ancak ve ancak endüstriyel gelisimdir. Ancak o şekilde ilerleyebilirsiniz. Yoksa havanda su döversiniz. Bizler yazar olararak yazar ve fikir ortaya atar veya eleştiririz. Ama gerçek zaferi devlet ile girişimciler kazanacak. Doğrusu bu. Üreticiye maliyet oluşturan kalemler gözden geçirilmeli. İşçilik, yakıt, elektrik gibi yan giderler ürünün üstene öyle bir biniyor ki malın beli bükülüyor. Sonra üretende isyanları oynuyor. İnanın eğer desteklemez ve satış polikalarını belirlemezsek aç kalırız. Bu kadar basit. Tarımda kartelleşmek ve tröstleşmek doğru değil. Bu üreticiyi piyasadan kaçırır ve üzer. Çünkü para kazanamadıkları aşikar. Nihai fiyatlarda halkın belini bükerse bunda bir dengesizlik var demektir. Bu nedenle üretici son teknikle malını üretecek ve devlette desteğini, terımsal politikasını üreticinin üzerine kuraczak.
Çiftçilik dünyada hala kutsal bir meslek. Fabrikatörlük gibi. Bir farkı yok. Ama gıda üretiminde esas konu, insanların beslenmesi ve sağlığı üzerine ise bir adım öne geçer. Zor bir meslek olmakla beraber kutsaldır. Ama geçmişi irdeleyip, geleceğe bakmak ve akıllı olmak gerek. Gerisi gelir.
Saygılarımla...
Anasayfa
Yazarlar
Mehmet ÇELİKEL
Yazı Detayı
Bu yazı 803+ kez okundu.
TARIM POLİTİKASI VE TARIMSAL ENDÜSTRİ...
Ey üreticiler! Doğru bildiğinizi yapınız. Fazla laf dinlemeyiniz ve aklınızı kullanınız. Bu bir tavsiye olarak alınsın. Geçmişten örnek alıp geleceğe güvenle yol alınız.
Tarım bir ülkenin olmazsa olmazı. Gıda demek, beslenmek demek, sağlık demek. Bir ülkede hizmetler kesimi yükseliyor ve tarım ile sanayi geriliyorsa tehlike var demektir. Bu gün batı ülkelerinde tarım itina ile yapılmakta. Kooperatifleşmede kullanılmakta. Ancak ülkemizde bu özellik yok veya yapılmak istenmiyor. Bunu daha önce de yazmıştım. Birlikten kuvvet doğar ilkesi önemlidir. Artık tarımda ilkel usüller yerine yeni teknikler kullanılmakta. Bunu gözümüzle görüyoruz.
Manisa da tarım fuarı gittikçe kuvvetlenmeye başladı. Her yıl daha da büyüyecektir inanın. Çünkü tarımsal bir şehir Manisa. Batısı sanayi ise doğusu tarımsal alan. Hemde oldukça büuük bir alan. Derinliği neredeyse 25 km var. Akhisar ve Gelenbe yi de dahil ederseniz 100 km. Bu kadar büyük bir alanda üretimin miktarını düşünün artık. Ama hakkıyla yapılırsa. Destek verilirse. Ülkemizin hemen her yeri tarıma elverişli ama kullanılıyor mu ve destek veriliyor mu?
Mesela üzümden başlayalım. Eski sistemi yıllar önce terk etti üretici. Yer bağları askı sistemine döndü. Peki iyi mi oldu sorun kendinize. Eski yer bağlarındaki kaliteyi tutturabiliyor musunuz? Bunun cevabını sizler verin ama bir gözlemci olarak ben hayır diyorum. Ama diyeceksiniz ki eskiden iklim böyle değildi. Şimdi soğuk ve dolu tehlikesi ve aşırı sıcaklar var. elbette küresel ısınmanın etkisi var ama eskiden hiç mi soğuk olmuyordu. Hiç mi kavurucu sıcak olmuyordu. Oluyordu elbette ve eskidel sel tehlikesi şimdiye göre daha çoktu. Şimdi belediyeler tarafında gerekli teknik düzenleme yapılıyor. Eskidende ne nüfus bu kadar çoktu, nede teknik. Şimdi üzümü ayıran, toplayan ve bağları koruyan teknik sistemler mevcut. Bunlar kullanılabilir ve bunlar fuarlarda sunuluyor. Dikkatlice inceleyin. Şimdidiyeceksiniz para meselesi bu. Elbette para meselesi ama yatırımsız kazanç ve endüstirileşme asla olmaz. Ana kural bu. Teknik insanlar için, daha standart üretim içindir.
Hadi bakalım pamuk geri dönüyor. Yıllardır unutulan pamuk tekrar destekleme alarak başlayacak. Peki çırçırlar nerede. Kaç tane fabrika kaldı. Şimdi bir çırçır fabrikasını en yeni teknikle kurmak kaça patlar. İşte burada tarısal politikalar devreye giriyor. Devletin bu hesapları ciddi yapması ve cılız kalmış ziraat odamızında hacminin büyütülmesi gerekiyor. Tarım il müdürlükleri devletse ziraat odalarıda girişimci demek. Oturup düşünecekler. Ne yapmak gerek.
Tarımada üretimi destekleyen ancak ve ancak endüstriyel gelisimdir. Ancak o şekilde ilerleyebilirsiniz. Yoksa havanda su döversiniz. Bizler yazar olararak yazar ve fikir ortaya atar veya eleştiririz. Ama gerçek zaferi devlet ile girişimciler kazanacak. Doğrusu bu. Üreticiye maliyet oluşturan kalemler gözden geçirilmeli. İşçilik, yakıt, elektrik gibi yan giderler ürünün üstene öyle bir biniyor ki malın beli bükülüyor. Sonra üretende isyanları oynuyor. İnanın eğer desteklemez ve satış polikalarını belirlemezsek aç kalırız. Bu kadar basit. Tarımda kartelleşmek ve tröstleşmek doğru değil. Bu üreticiyi piyasadan kaçırır ve üzer. Çünkü para kazanamadıkları aşikar. Nihai fiyatlarda halkın belini bükerse bunda bir dengesizlik var demektir. Bu nedenle üretici son teknikle malını üretecek ve devlette desteğini, terımsal politikasını üreticinin üzerine kuraczak.
Çiftçilik dünyada hala kutsal bir meslek. Fabrikatörlük gibi. Bir farkı yok. Ama gıda üretiminde esas konu, insanların beslenmesi ve sağlığı üzerine ise bir adım öne geçer. Zor bir meslek olmakla beraber kutsaldır. Ama geçmişi irdeleyip, geleceğe bakmak ve akıllı olmak gerek. Gerisi gelir.
Saygılarımla...
Ekleme
Tarihi: 10 Ekim 2017 - Salı
TARIM POLİTİKASI VE TARIMSAL ENDÜSTRİ...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.