Manisa'da belli yerler var ki kazaya davet çıkarılıyor. Her gün sabah internetten şehir haberlerine bakıyorum ki bir sürü kaza var. Bu elbette çok acı bir şey ama hem kişilerin hem de yönetenlerin belli oranda kabahatleri var. Çünkü bazı kavşak ve yol ayrımları müdahale bekliyor. Şimdi bunlardan bir iki tanesini irdeleyelim.
Birincisi şu Muhsin Yazıcıoğlu Bulvarı sonu. Bunu belki defalarca yazdım ama hiç bir girişim yok. Kimi diyor belediye, kimi diyor ki karayolları. Bu bulvarın sonuna geldiniz mi Muradiye Menemen yoluna çıkıyorsunuz. Bu kavşakta trafik ışığı yok ve gerek Manisa, gerekse Menemen tarafına giden araçlar sanki havalanacak uçak misali geliyor. Sonuna kadar gaza basıyor. Tabi bunu yapmanın iki psikolojisi var. Birincisi ben geliyorum ve hızlıyım sen dur. İkincisi dalgınlık yani tehlikenin farkında bile olamamak. Bu dediğim kavşağa ne zaman ışık takılacak merak ediyorum doğrusu. Ve bu kavşakta geçenlerde bir olay yaşandı ve herkes ucuz kurtuldu. Daha fenası olabilirdi.
Eşimle arkadaşı çocukları almak için okula gidecekler. Çıkmışlar yola. Tam bu kavşakta bir motosiklet ile çarpışıyorlar. Motoru kullanan çocuk kendini yere atmış ve motorda arabanın tamponuna sıkışmış. Ben gittiğimde durum böyle idi. Delikanlıda bir şey yok, olmaması hepimizi sevindirdi. Arabanın önünde hasar ve motosiklette de hafif bir hasar vardı. Epey bir trafik polisi bekledik. İlk önce bir ekip ve daha. sonra asıl ekip geldi. Tutanaklar tutuldu. İfadeler alındı. O sırada trafik polislerinden biri bana sordu : Abi suç kimde? Ben de cevap verdim: Ya belediyede yada karayollarında. Nasıl yani dedi. Bu kavşağa trafik ışığı takmak bunlara zul geliyor herhalde. Dikkat et dedim her yerde ışık var ama burada nedense yok. Işık olsa insanlar riayet ediyor ve böyle bir kazada meydana gelmemiş oluyor dedim.
Bazı yollarda gerekli sinyalizasyonun sağlanması gerektiğini daha ne kadar söylemek gerekiyor. Bu dediğim kavşakta kışın yoğun sis oluyor ama trafik ışığı koymak herhalde bu kurumlara lüzumsuz geliyor. Öyle bir sis oluyor ki neredeyse Bolu Dağındaki sis ışıklarından da koymak gerekebilir. Sis oluyor da herkes farını mı yakıyor. Çok far yakmayanla karşılaştım ben. Adamın umuru değil. İşte böyle bir trafik varken bu kavşağa ışık gerekiyor. Yaz günü oluyor hava çok sıcak. Güneş tepede ve yol parlıyor. Yine ışık gerek. Trafiğin hızını bazı yerlerde kesmezseniz acı şeylerle karşılaşırsınız.
Bir diğer yerde Mimar Sinan Bulvarı. Sanki yarış pisti. İşe gidiyorum ve her gün Büyükşehir Belediyesi ve Ticaret Odasının sapağında trafik yavaşlıyor. Arkadan bakıyorum adam selektör yapıyor. Çekil ben geçeceğim. Quo Vadis? Latince nereye gidiyorsun demek. Aynı zamanda Henryk Senkiewich'in romanı. İçimden bu lafı tekrarlıyorum. Hem Büyükşehrin hem de Ticaret Odası'nın orada olması o noktayı daha dikkatle irdelememizi gerektiriyor. Düşünmek gerek. Işık konulabilir mi? Çünkü Mimar Sinan Bulvarı da riskli bir yol. Dengesiz bir şekilde araç kullanan kişilere rastlıyoruz hep. Aniden hızın kesilmesi zincirleme kazaya davetiye demek.
Kullanıcılar kadar düzenlemeyi yapanlarında olayları çok dikkatli irdelemesi gerekiyor. Çünkü trafik kazaları acılar getiriyor. Hep önüne geçmek için önlem alınsa da kullanıcılarında özverili davranması gerekiyor. Ama davranmayanlarda mevcut. Hele şu servis yapan motosiklet sürücüleri. Ayrı bir yazı konusu.
Saygılarımla...
Anasayfa
Yazarlar
Mehmet ÇELİKEL
Yazı Detayı
Bu yazı 1534+ kez okundu.
TRAFİK IŞIKLARI MESELESİ:KAZAYA DAVET...
Manisa'da belli yerler var ki kazaya davet çıkarılıyor. Her gün sabah internetten şehir haberlerine bakıyorum ki bir sürü kaza var. Bu elbette çok acı bir şey ama hem kişilerin hem de yönetenlerin belli oranda kabahatleri var. Çünkü bazı kavşak ve yol ayrımları müdahale bekliyor. Şimdi bunlardan bir iki tanesini irdeleyelim.
Birincisi şu Muhsin Yazıcıoğlu Bulvarı sonu. Bunu belki defalarca yazdım ama hiç bir girişim yok. Kimi diyor belediye, kimi diyor ki karayolları. Bu bulvarın sonuna geldiniz mi Muradiye Menemen yoluna çıkıyorsunuz. Bu kavşakta trafik ışığı yok ve gerek Manisa, gerekse Menemen tarafına giden araçlar sanki havalanacak uçak misali geliyor. Sonuna kadar gaza basıyor. Tabi bunu yapmanın iki psikolojisi var. Birincisi ben geliyorum ve hızlıyım sen dur. İkincisi dalgınlık yani tehlikenin farkında bile olamamak. Bu dediğim kavşağa ne zaman ışık takılacak merak ediyorum doğrusu. Ve bu kavşakta geçenlerde bir olay yaşandı ve herkes ucuz kurtuldu. Daha fenası olabilirdi.
Eşimle arkadaşı çocukları almak için okula gidecekler. Çıkmışlar yola. Tam bu kavşakta bir motosiklet ile çarpışıyorlar. Motoru kullanan çocuk kendini yere atmış ve motorda arabanın tamponuna sıkışmış. Ben gittiğimde durum böyle idi. Delikanlıda bir şey yok, olmaması hepimizi sevindirdi. Arabanın önünde hasar ve motosiklette de hafif bir hasar vardı. Epey bir trafik polisi bekledik. İlk önce bir ekip ve daha. sonra asıl ekip geldi. Tutanaklar tutuldu. İfadeler alındı. O sırada trafik polislerinden biri bana sordu : Abi suç kimde? Ben de cevap verdim: Ya belediyede yada karayollarında. Nasıl yani dedi. Bu kavşağa trafik ışığı takmak bunlara zul geliyor herhalde. Dikkat et dedim her yerde ışık var ama burada nedense yok. Işık olsa insanlar riayet ediyor ve böyle bir kazada meydana gelmemiş oluyor dedim.
Bazı yollarda gerekli sinyalizasyonun sağlanması gerektiğini daha ne kadar söylemek gerekiyor. Bu dediğim kavşakta kışın yoğun sis oluyor ama trafik ışığı koymak herhalde bu kurumlara lüzumsuz geliyor. Öyle bir sis oluyor ki neredeyse Bolu Dağındaki sis ışıklarından da koymak gerekebilir. Sis oluyor da herkes farını mı yakıyor. Çok far yakmayanla karşılaştım ben. Adamın umuru değil. İşte böyle bir trafik varken bu kavşağa ışık gerekiyor. Yaz günü oluyor hava çok sıcak. Güneş tepede ve yol parlıyor. Yine ışık gerek. Trafiğin hızını bazı yerlerde kesmezseniz acı şeylerle karşılaşırsınız.
Bir diğer yerde Mimar Sinan Bulvarı. Sanki yarış pisti. İşe gidiyorum ve her gün Büyükşehir Belediyesi ve Ticaret Odasının sapağında trafik yavaşlıyor. Arkadan bakıyorum adam selektör yapıyor. Çekil ben geçeceğim. Quo Vadis? Latince nereye gidiyorsun demek. Aynı zamanda Henryk Senkiewich'in romanı. İçimden bu lafı tekrarlıyorum. Hem Büyükşehrin hem de Ticaret Odası'nın orada olması o noktayı daha dikkatle irdelememizi gerektiriyor. Düşünmek gerek. Işık konulabilir mi? Çünkü Mimar Sinan Bulvarı da riskli bir yol. Dengesiz bir şekilde araç kullanan kişilere rastlıyoruz hep. Aniden hızın kesilmesi zincirleme kazaya davetiye demek.
Kullanıcılar kadar düzenlemeyi yapanlarında olayları çok dikkatli irdelemesi gerekiyor. Çünkü trafik kazaları acılar getiriyor. Hep önüne geçmek için önlem alınsa da kullanıcılarında özverili davranması gerekiyor. Ama davranmayanlarda mevcut. Hele şu servis yapan motosiklet sürücüleri. Ayrı bir yazı konusu.
Saygılarımla...
Ekleme
Tarihi: 18 Şubat 2018 - Pazar
TRAFİK IŞIKLARI MESELESİ:KAZAYA DAVET...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.