Nasıl bir gelecek? Gelecek şimdiki çocuklar ve gençler için nasıl olmalı? Şimdiki çocuklar ve gençler eskiye göre nasıl? Aile ve ebeveynler olarak hep kendimize sormamız gereken sorulardan birkaçı. Hiç kimse kimsenin kendisinden daha iyi ve başarılı olmasını istemez, evlatları hariç. Bu eskilerin lafıdır. Şimdi bir soru soralım. Eskiler nasıldı ki yeniler nasıl olsun? Bana eskiler daha farklı idi ama yeni nesilde dış etki çok fazla. Olmayan televizyon oldu, olmayan medya aygıtları oldu, olmayan internet ve bilgisayar oldu. Dışa açılım oldu ve buda dış etkileri etkin kıldı. Olmasa mıydı bunlar. Öyle bir şey yok ama doğru ve pozitif yönleri ile kullanmak gerek bunları. O da ailelerin yani ebeveynlerin vazifeleri başta. Toplumu oluşturan unsurlar yani temel taşlar bunlardır.
İzmir'de doğdum. Alsancak'ta. 45 yılım Çamlık sokakta geçti. Gazi İlkokulu'na başladığımda hatırladığım annemin beni 2-3 kez okula götürdüğü. Sonra ben gittim. Türk Koleji'nde ortaokulda yine ki Alsancak şubesinde okudum, yine ben gittim. Ortaokul son sınıfta Alsancak Şube kapandı, belediye otobüsü ki o zaman elektrikle çalışan troleybüsler vardı, Köprü'ye yani Güzelyalı tarafına gittim. Yani kimse beni götürmedi veya almadı. Şimdi ise bakıyorum her veli ya servisle yolluyor veya evi yakın bile olsa kendisi çocuğunu bırakıp alıyor. Peki neden böyle hiç düşündünüz mü? Dış etkiler ve bunun doğurduğu endişe. Uzak mesafede lafım yok ama hemen evinin dibinde olanlar bile okula bırakıp alıyor. Endişe, güvensizlik. Aman evladım yanımda olsun.
Eskiye göre çok değişik faaliyetler var bugün. Mesela sportif faaliyetler veya bilimsel kulüpler. Çocukların gelişimi için faydalı şeyler ama belli bir kesim yararlanabiliyor. Sınavla alınıyor veya kabiliyeti olup olmadığı test ediliyor. Ama ancak belli kesimler yararlanabiliyor. Köydeki belki çok yetenekli bir çocuğa ulaşabiliyor muyuz? Hayır. Peki onun şansını arttırabilir miyiz? Tabii ki arttırabiliriz. Gerekli taramaları yaparak. Belki de kapatılan Köy Enstitüleri bu zamana kalsaydı, birer akademik kuruma dönüşebilirdi. Atatürk onları toprakta yaşayan insanların gelişimi için kurmuş ve neler hayal etmişti. Bilinçli bir köy halkı ve içindeki cevherleri tespit edip daha yükseğe taşımak. Kapatanlar bu konuda suçludur. Belki de nice cevherler yok oldu gitti. Herkesin şansı bir olmuyor. Onu ortaya çıkaracak bizleriz. Yeni bir doktor adayımız var ki aklınız almaz. Sınıfın birincisi ve doktorlara doktor olmadan seminer veriyor. Girdiği her yarışmadan birincilikle çıktı. En son olarak Münih'te 70 günlük bir değişim programına katıldı. Ama Erasmus parasını hala alamadı. Borç bulduğu paralarla kursu tamamlayıp 10 gün sonra dönecek. Eczacıbaşı'nın yarışmasından kazandığı parayı bile bu değişim programında kullandı. Basit bir ilkokuldan ve liseden mevzun. Anadolu çocuğu. Ama dogmatik bir kabiliyeti var. sorumluluklarının idrakinde. Niceleri var böyle. Önemli olan bulup çıkarabilmek.
Gençler de bir değişik. Toplumda medya aygıtı sorunu var. yolda yürürken bile sizin bir parçanız. Gençlerin üzerine giyeceği yok ama son model bir telefonu var. Haberleşme ve medya aygıtı. Onsuz olmuyor. İşte size bir dış etki. Doğru şekilde kullanıldı mı sorun yok ama yanlış kullanıldı mı büyük sorun. Çekişmeler, küfürleşmeler kırla gidiyor. Ama bunu doğru kullanan var mı var. Özellikle bilgi paylaşmak ve haberleşmek için ideal. Çağın bir gereği. Ama tembelleşme yaratıyor mu? Evet yaratıyor. Öyle ki kimse kendini kaldırıp 50 metre öteye gitmiyor, bu aygıtı kullanıyor. Neredesin, neden gelmedin gibi. Tabii kullanımlarda da sorun var. mesela alacaklı borçluyu arıyor basıyor küfrü sokak ortasında. Ciddi toplumsal terslikler bunlar aslında. Düşündürüyor.
Kırmızı da durdunuz. Size yeşil yandı ve tam aracınızı yürüteceksiniz ki bakıyorsunuz elinde telefonu 3-5 genç size bakarak karşıdan karşıya geçiyorlar. Hem de alaycı bakışlarla. Yolda yürürken telefona baktığı için ağaca çarpan gençleri de gördüm. Sizi bile çarpıp devirebilirler. Dedim ya o medya cihazı olmadan olmuyor gençlere. Siz kimsiniz ki. İşte artık o saatten sonra bunların yanlış olduklarını o gençlere öğretemezsiniz. Çünkü güzel laftır ağaç yaşken eğilir. Artık o ağaç eğilmiş eğileceği kadar. İşte o zaman da hukuk kanun ve ceza devreye giriyor. Bunlara çok az maruz kalmak için çocuklarımızı geleceğe yani gençliklerine akılcı bir şekilde taşımamız gerek. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu gençler öğretmeniz zor. Çünkü ben doğruyum diyor ve başka bir şey demiyor.
Gelecek nasıl şekillenecek, işte o ailelerin elinde. Doğru ve saygılı, aynı zamanda ahlaklı bireyler yetiştirmek bizlerin sorumluluğunda. Devlet elbette etkili ama sadece yol gösterici. Asıl başarıya çocuklarımızı sıkı bireyler olarak yetiştirerek bizler ulaşacağız. İşte o zaman gerçek manada başarılı bir toplum olur ve geleceğe emin bakarız.
Saygılarımla...
Anasayfa
Yazarlar
Mehmet ÇELİKEL
Yazı Detayı
Bu yazı 1208+ kez okundu.
ÇOCUKLUK, GENÇLİK VE GELECEK...
Nasıl bir gelecek? Gelecek şimdiki çocuklar ve gençler için nasıl olmalı? Şimdiki çocuklar ve gençler eskiye göre nasıl? Aile ve ebeveynler olarak hep kendimize sormamız gereken sorulardan birkaçı. Hiç kimse kimsenin kendisinden daha iyi ve başarılı olmasını istemez, evlatları hariç. Bu eskilerin lafıdır. Şimdi bir soru soralım. Eskiler nasıldı ki yeniler nasıl olsun? Bana eskiler daha farklı idi ama yeni nesilde dış etki çok fazla. Olmayan televizyon oldu, olmayan medya aygıtları oldu, olmayan internet ve bilgisayar oldu. Dışa açılım oldu ve buda dış etkileri etkin kıldı. Olmasa mıydı bunlar. Öyle bir şey yok ama doğru ve pozitif yönleri ile kullanmak gerek bunları. O da ailelerin yani ebeveynlerin vazifeleri başta. Toplumu oluşturan unsurlar yani temel taşlar bunlardır.
İzmir'de doğdum. Alsancak'ta. 45 yılım Çamlık sokakta geçti. Gazi İlkokulu'na başladığımda hatırladığım annemin beni 2-3 kez okula götürdüğü. Sonra ben gittim. Türk Koleji'nde ortaokulda yine ki Alsancak şubesinde okudum, yine ben gittim. Ortaokul son sınıfta Alsancak Şube kapandı, belediye otobüsü ki o zaman elektrikle çalışan troleybüsler vardı, Köprü'ye yani Güzelyalı tarafına gittim. Yani kimse beni götürmedi veya almadı. Şimdi ise bakıyorum her veli ya servisle yolluyor veya evi yakın bile olsa kendisi çocuğunu bırakıp alıyor. Peki neden böyle hiç düşündünüz mü? Dış etkiler ve bunun doğurduğu endişe. Uzak mesafede lafım yok ama hemen evinin dibinde olanlar bile okula bırakıp alıyor. Endişe, güvensizlik. Aman evladım yanımda olsun.
Eskiye göre çok değişik faaliyetler var bugün. Mesela sportif faaliyetler veya bilimsel kulüpler. Çocukların gelişimi için faydalı şeyler ama belli bir kesim yararlanabiliyor. Sınavla alınıyor veya kabiliyeti olup olmadığı test ediliyor. Ama ancak belli kesimler yararlanabiliyor. Köydeki belki çok yetenekli bir çocuğa ulaşabiliyor muyuz? Hayır. Peki onun şansını arttırabilir miyiz? Tabii ki arttırabiliriz. Gerekli taramaları yaparak. Belki de kapatılan Köy Enstitüleri bu zamana kalsaydı, birer akademik kuruma dönüşebilirdi. Atatürk onları toprakta yaşayan insanların gelişimi için kurmuş ve neler hayal etmişti. Bilinçli bir köy halkı ve içindeki cevherleri tespit edip daha yükseğe taşımak. Kapatanlar bu konuda suçludur. Belki de nice cevherler yok oldu gitti. Herkesin şansı bir olmuyor. Onu ortaya çıkaracak bizleriz. Yeni bir doktor adayımız var ki aklınız almaz. Sınıfın birincisi ve doktorlara doktor olmadan seminer veriyor. Girdiği her yarışmadan birincilikle çıktı. En son olarak Münih'te 70 günlük bir değişim programına katıldı. Ama Erasmus parasını hala alamadı. Borç bulduğu paralarla kursu tamamlayıp 10 gün sonra dönecek. Eczacıbaşı'nın yarışmasından kazandığı parayı bile bu değişim programında kullandı. Basit bir ilkokuldan ve liseden mevzun. Anadolu çocuğu. Ama dogmatik bir kabiliyeti var. sorumluluklarının idrakinde. Niceleri var böyle. Önemli olan bulup çıkarabilmek.
Gençler de bir değişik. Toplumda medya aygıtı sorunu var. yolda yürürken bile sizin bir parçanız. Gençlerin üzerine giyeceği yok ama son model bir telefonu var. Haberleşme ve medya aygıtı. Onsuz olmuyor. İşte size bir dış etki. Doğru şekilde kullanıldı mı sorun yok ama yanlış kullanıldı mı büyük sorun. Çekişmeler, küfürleşmeler kırla gidiyor. Ama bunu doğru kullanan var mı var. Özellikle bilgi paylaşmak ve haberleşmek için ideal. Çağın bir gereği. Ama tembelleşme yaratıyor mu? Evet yaratıyor. Öyle ki kimse kendini kaldırıp 50 metre öteye gitmiyor, bu aygıtı kullanıyor. Neredesin, neden gelmedin gibi. Tabii kullanımlarda da sorun var. mesela alacaklı borçluyu arıyor basıyor küfrü sokak ortasında. Ciddi toplumsal terslikler bunlar aslında. Düşündürüyor.
Kırmızı da durdunuz. Size yeşil yandı ve tam aracınızı yürüteceksiniz ki bakıyorsunuz elinde telefonu 3-5 genç size bakarak karşıdan karşıya geçiyorlar. Hem de alaycı bakışlarla. Yolda yürürken telefona baktığı için ağaca çarpan gençleri de gördüm. Sizi bile çarpıp devirebilirler. Dedim ya o medya cihazı olmadan olmuyor gençlere. Siz kimsiniz ki. İşte artık o saatten sonra bunların yanlış olduklarını o gençlere öğretemezsiniz. Çünkü güzel laftır ağaç yaşken eğilir. Artık o ağaç eğilmiş eğileceği kadar. İşte o zaman da hukuk kanun ve ceza devreye giriyor. Bunlara çok az maruz kalmak için çocuklarımızı geleceğe yani gençliklerine akılcı bir şekilde taşımamız gerek. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu gençler öğretmeniz zor. Çünkü ben doğruyum diyor ve başka bir şey demiyor.
Gelecek nasıl şekillenecek, işte o ailelerin elinde. Doğru ve saygılı, aynı zamanda ahlaklı bireyler yetiştirmek bizlerin sorumluluğunda. Devlet elbette etkili ama sadece yol gösterici. Asıl başarıya çocuklarımızı sıkı bireyler olarak yetiştirerek bizler ulaşacağız. İşte o zaman gerçek manada başarılı bir toplum olur ve geleceğe emin bakarız.
Saygılarımla...
Ekleme
Tarihi: 25 Mart 2018 - Pazar
ÇOCUKLUK, GENÇLİK VE GELECEK...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.