Bir ağacın yetişmesi ne demek. Bir bitkinin bile. Hadi yapalım deseniz yıllar geçecek. Bir ülkenin zenginliği ormanlarıdır. İçinde ne bilgiler saklar. İçinde ne canlılar saklar. Doğanın olmazsa olmazıdır ormanlar. Ama yanarsa ne bilgi kalır nede canlılık. Yanmış bir toprak ve telef olmuş bir zenginlik. Tekrar baştan kuralım demek yıllar demek. Bu nedenle büyük felakettir bence. Maalesef son yıllarda ülkemizde ve dünyada bu yangınlar arttı. Doğallıkla çıktığına inanasım gelmiyor doğrusu. Daha çok sabotaj gibi geliyor. Çünkü aşırı tedbirler alınmış durumda olmasına rağmen bu yangınların önü alınamıyor.
2005 yılında geziyoruz. Bordum civarındayız. Bir yaz zamanı. Bir arkadaşım Mazı'ya git dedi. Eh gidelim dedik. Yemeği de orada yiyelim dedik. İnanın gökyüzü görünmüyordu. Yüksek çam ormanının içinden geçiyorduk. Harika bir ortam. Daha sonra yani iki yıl sonra tekrar gidelim ve tatil yapalım dedik. Birde baktım ki orman falan kalmamış. Minik çam fidanları. Orman yanmış. Kaldığımız pansiyonun sahibine sorunca adam içlendi ve köyden biri yanlışlıkla yanmasına sebep oldu, az kalsın köyde yanacaktı dedi. Yok bu işler mazeret kaldırmaz. Mahvolmuş bir ortam oluyor. Şimdi düşünün bir kere o yanan ormanın aynısının olması için kaç yıl gerek. 30 yıl, 40 yıl. Hele Bodrum gibi sıcak iklim bölgesinde nispeten yağmur kuzeye göre daha az ise nasıl olacak.
Çocuktum yani ilkokul veya ortaokulda iken Sabuncubeli ve aşağısı yandı. Tam hatırlamasam bile o aralarda bir zaman. 1974 yılı gibi. Tekrar plantasyon kuruldu. Yıl 2018. Hadi 2000 yılı diyelim. Kaç yılda büyüdü ve eskisi gibi oldu. Harika bir yol İzmir-Manisa yolu. Şimdi tünelde yapıldı daha iyi oldu. Çünkü zirvedeki orman korunur. Ama kontrol sıklaşacak. Geçen araba kalmadı ama araçlardan gelecek bir alazında önüne geçilmiş oldu. Göcek tüneli de bu nedenle yapılmıştır. Araçlardan atılan sigaraları bırakın plastik şişeler bile güneşte mercek etkisi yapıyor. Ama kast varsa o başka tabii. Bence gerek Yunanistan'da çıkan ve gerekse California'da çıkan yangınlar pek doğal gözükmüyor. Kast olabilir bal gibi.
Tabaklık yaptığım yıllarda İtalya'dan ağaç özütü yani ekstrakt alırdım. Tabanlık kösele üretimi doğal bir tabaklamadır ve çevre zararı yoktur. Doğal ağaç özütü kullanırsınız. Kestane ağacı ekstraktı alırdım. Alım yaptığım firmanın teknik müdürü arkadaşımdı. Fabrikaya gittim. Koca koca kestane ağaç kütükleri. Gayri ihtiyari sordum: Tamam bu üretimi yapıyorsunuz da ama ağaçları da kesiyorsunuz. Adam bana cevap verdi: Bir kestane ağacı 70 yılda oluşuyor ama bu bölgede ve Slovenya'da 200 yıllık plantasyon var. kesilenin yerine yenisi dikiliyor. Gördünüz mü? sonsuz bir döngü sağlanmış. Yani öyle bir plantasyon kuracaksınız ki bir tarafı kesipte öteki uca gidene kadar ilk kestiğiniz ağaç yaşlanacak. Batı Avrupa bu konuda aşırı hassastır. Bizlerde öyle olmak zorundayız.
Eğer oksijensiz bir dünya istiyorsanız yakın ormanları. Alacak nefes bulamazsınız. Ekecek fidan bulamazsınız. İnsanlığı akla gelemeyecek felakete sürüklersiniz. İnsanlığın yok olmasına sebep olursunuz. Bakın kaç kişi öldü komşudaki yangında. 87 kişi. Evleri yok oldu. Hektarlarca alan telef oldu. Sonuç bir felaket. Aynısı California'da yaşanıyor. O kadar gelişmiş bir ülke olmasına rağmen yangının önünü alamadılar. Durduramadılar. Birçok hane boşaltıldı. Hem de dünyanın sayılı güzel yeri. İşte bu nedenle dikkatli olmalıyız.
1994 yılında iş için Bulgaristan'a gittin. Şipka denen bir yerden geçiyoruz. Balkan dağlarından. Kayın ağaçlarının boyu gözükmüyor. Bazılar 110 metre varmış. Her taraf ormanlık. Gökyüzü gözükmüyor. Yahu dedim nasıl oldu bu orman korundu. Yanımdaki arkadaş dedi: Eskiden bir ağaç keseni kurşuna diziyorlarmış da ondan korundu dedi. Böyle mi olması gerek. Elbette değil ama o ağaçlarda can ve bize safi fayda. Bu nedenle çok dikkatli olmamız gerekiyor.
Saygılarımla...
Anasayfa
Yazarlar
Mehmet ÇELİKEL
Yazı Detayı
Bu yazı 735+ kez okundu.
ORMAN YANGINLARI: İNSANLIK FELAKETİ...
Bir ağacın yetişmesi ne demek. Bir bitkinin bile. Hadi yapalım deseniz yıllar geçecek. Bir ülkenin zenginliği ormanlarıdır. İçinde ne bilgiler saklar. İçinde ne canlılar saklar. Doğanın olmazsa olmazıdır ormanlar. Ama yanarsa ne bilgi kalır nede canlılık. Yanmış bir toprak ve telef olmuş bir zenginlik. Tekrar baştan kuralım demek yıllar demek. Bu nedenle büyük felakettir bence. Maalesef son yıllarda ülkemizde ve dünyada bu yangınlar arttı. Doğallıkla çıktığına inanasım gelmiyor doğrusu. Daha çok sabotaj gibi geliyor. Çünkü aşırı tedbirler alınmış durumda olmasına rağmen bu yangınların önü alınamıyor.
2005 yılında geziyoruz. Bordum civarındayız. Bir yaz zamanı. Bir arkadaşım Mazı'ya git dedi. Eh gidelim dedik. Yemeği de orada yiyelim dedik. İnanın gökyüzü görünmüyordu. Yüksek çam ormanının içinden geçiyorduk. Harika bir ortam. Daha sonra yani iki yıl sonra tekrar gidelim ve tatil yapalım dedik. Birde baktım ki orman falan kalmamış. Minik çam fidanları. Orman yanmış. Kaldığımız pansiyonun sahibine sorunca adam içlendi ve köyden biri yanlışlıkla yanmasına sebep oldu, az kalsın köyde yanacaktı dedi. Yok bu işler mazeret kaldırmaz. Mahvolmuş bir ortam oluyor. Şimdi düşünün bir kere o yanan ormanın aynısının olması için kaç yıl gerek. 30 yıl, 40 yıl. Hele Bodrum gibi sıcak iklim bölgesinde nispeten yağmur kuzeye göre daha az ise nasıl olacak.
Çocuktum yani ilkokul veya ortaokulda iken Sabuncubeli ve aşağısı yandı. Tam hatırlamasam bile o aralarda bir zaman. 1974 yılı gibi. Tekrar plantasyon kuruldu. Yıl 2018. Hadi 2000 yılı diyelim. Kaç yılda büyüdü ve eskisi gibi oldu. Harika bir yol İzmir-Manisa yolu. Şimdi tünelde yapıldı daha iyi oldu. Çünkü zirvedeki orman korunur. Ama kontrol sıklaşacak. Geçen araba kalmadı ama araçlardan gelecek bir alazında önüne geçilmiş oldu. Göcek tüneli de bu nedenle yapılmıştır. Araçlardan atılan sigaraları bırakın plastik şişeler bile güneşte mercek etkisi yapıyor. Ama kast varsa o başka tabii. Bence gerek Yunanistan'da çıkan ve gerekse California'da çıkan yangınlar pek doğal gözükmüyor. Kast olabilir bal gibi.
Tabaklık yaptığım yıllarda İtalya'dan ağaç özütü yani ekstrakt alırdım. Tabanlık kösele üretimi doğal bir tabaklamadır ve çevre zararı yoktur. Doğal ağaç özütü kullanırsınız. Kestane ağacı ekstraktı alırdım. Alım yaptığım firmanın teknik müdürü arkadaşımdı. Fabrikaya gittim. Koca koca kestane ağaç kütükleri. Gayri ihtiyari sordum: Tamam bu üretimi yapıyorsunuz da ama ağaçları da kesiyorsunuz. Adam bana cevap verdi: Bir kestane ağacı 70 yılda oluşuyor ama bu bölgede ve Slovenya'da 200 yıllık plantasyon var. kesilenin yerine yenisi dikiliyor. Gördünüz mü? sonsuz bir döngü sağlanmış. Yani öyle bir plantasyon kuracaksınız ki bir tarafı kesipte öteki uca gidene kadar ilk kestiğiniz ağaç yaşlanacak. Batı Avrupa bu konuda aşırı hassastır. Bizlerde öyle olmak zorundayız.
Eğer oksijensiz bir dünya istiyorsanız yakın ormanları. Alacak nefes bulamazsınız. Ekecek fidan bulamazsınız. İnsanlığı akla gelemeyecek felakete sürüklersiniz. İnsanlığın yok olmasına sebep olursunuz. Bakın kaç kişi öldü komşudaki yangında. 87 kişi. Evleri yok oldu. Hektarlarca alan telef oldu. Sonuç bir felaket. Aynısı California'da yaşanıyor. O kadar gelişmiş bir ülke olmasına rağmen yangının önünü alamadılar. Durduramadılar. Birçok hane boşaltıldı. Hem de dünyanın sayılı güzel yeri. İşte bu nedenle dikkatli olmalıyız.
1994 yılında iş için Bulgaristan'a gittin. Şipka denen bir yerden geçiyoruz. Balkan dağlarından. Kayın ağaçlarının boyu gözükmüyor. Bazılar 110 metre varmış. Her taraf ormanlık. Gökyüzü gözükmüyor. Yahu dedim nasıl oldu bu orman korundu. Yanımdaki arkadaş dedi: Eskiden bir ağaç keseni kurşuna diziyorlarmış da ondan korundu dedi. Böyle mi olması gerek. Elbette değil ama o ağaçlarda can ve bize safi fayda. Bu nedenle çok dikkatli olmamız gerekiyor.
Saygılarımla...
Ekleme
Tarihi: 29 Temmuz 2018 - Pazar
ORMAN YANGINLARI: İNSANLIK FELAKETİ...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.