Çarşıda hiç iş yok. Ancak belli başlı gıdacılar çalışıyor. Marketlerde bile işler düşük vaziyette. Bazı dükkanlar kapanıyor, bazıları da kapanmak üzere. Ekonomide bir belirsizlik, bir sıkıntı, bir güvensizlik mevcut. Parası olan bazı kişiler dövize yatırmış bekliyor. Seçimlerden sonraki tartışmalarda bunu körüklüyor. Benzin 7 TL’yi geçti. Soğan 10 TL ve soğana da benzemiyor. Pazar pahalı. Geçen sene 50 TL yeterken bugün 100 TL yetmiyor. Enflasyon her gün daha da çok yükseliyor. Maliye parasını istiyor ama ödenecek para yok. Kişilerin banka borçları yükselişte. Alacaklılar parasını istiyor, borçlular kaçışta. Kısacası ekonomik şartlar oldukça kötü vaziyette. Nasıl bir çıkış yolu takip etmek gerekiyor?
Vergilerde ne kadar çok düşüş yaparsanız yapın, satış yoksa tahsilatta yok. Turnike dönmüyor. Lokomotif sektör ise hepten tıkanmış vaziyette. İnşaat sektörü. Seçimlerden sonra imar hızlıca çıkacakmış. İyi de bu yerlere inşaatı kimler ve nasıl yapacak. Elde çok daire var satılık olarak ama satılmıyor. Yarım kalmış inşaatlarda mevcut. Ağustos krizinden sonra parayla demir bile alamadılar. Fiyatlar yükselecek diye demir tüccarları satış yapmadı. Belki daha artarsa, malı yerine koyamam korkusu başlamıştı. Yani sermaye kaybı korkusu. Bu korkuyu bilirim. 1990’dan sonra ben bile yaşadım. 3 TL’ye satarsın, 5 TL’ye mal edemezsin. Aynı şeylerin yaşanmasından herkes korkar oldu. Haklılar mı? Bir yerde evet çünkü ticarette acımak yok. Bu nedenle herkes kendini korumaya alıyor. Döviz artacak diye parasını dövize çevirip bekliyor. Bazı kişilerde malı satmıyor belki de daha pahalı satarım diye.
Aslında bu psikolojik bir tıkanıklık bence. Başta finans kurumları yüksek faiz nedeni ile piyasayı kredilendirmiyor. Faizlerin düşmesi gerekiyor. Sonuçta yeterli miktarda para ucuz olarak piyasaya çıkamıyor. Unutmayalım ki kimse pahalı almak istemez ve kimse de ucuz satmak istemez. Ana kural bu. Fakat unutulmaması gereken şey insan davranışlarının ekonomisi. Yani piyasaya bir etki yapacak davranışlar. Bu gerek devlet, gerekse büyük firmalar tarafından yapılması gereken şey. En azından başlangıç olarak. Yani herkes biraz geri gelecek ve halka moral enjekte edecek. Kısacası milli birlik içinde yapılması gerek. Şu anda halkın morali sıfır ve herkes umutsuz. Düzelmez bu ekonomi diyorlar. Bu iş yapılmaz diyorlar. İşyerlerini kapatıyorlar. Çünkü açık dükkan çalışmazsa cebimden para çeker diyorlar. Haklılar.
Zorda ve konkordato aşamasında firmalarda mevcut. Ödemelerini alamayıp işçisine para veremeyen birçok firma var. Kimi olmadığı için, kimi de verme alışkanlığı olmadığı için ödeme yapmıyor veya yapamıyor. Sonuçta bir uçtan piyasa tıkanmaya başlıyor. Yastık altı paralar da böyle bir ortamda sisteme giremiyor. Sisteme girerse maliye paranın arkasından koşmaya, vergi yaratmaya uğraşıyor. Maliyetler denizdeki dalga gibi bir gidiyor bir geliyor. Ekonomik veriler sabitlenemiyor. Sonuçta küskün ve güvensiz bir ortam her yere ve her şeye hakim oluyor.
Peki ne yapmak lazım. Nasıl bir yol izlemek gerek. Bu konu birazda devletten başlayarak büyümesi lazım. Yani fikir devlet kademesinden yayılarak gelecek ve herkes her şeyi istemeyecek. En azından bir süre için. Yatırımların durması demek harcamaların azalması demek. Harcamaların azalması demek piyasadaki para döngüsünün durması demek. Para döngüsünün durması demek alış verişin olmaması demek. Alış verişin olmaması demek vergi yaratılamaması demek. Dikkat. Başa döndük. İşte ekonomik sarmal veya fasit daire. İçinde döner durursunuz. Ama bir halt olmaz ve tıkanırsınız. Bu döngü içinde bir yere parmak atarak ekonomiyi canlandırmak gerekiyor. Ekonomide masraf çok deyip yatırımları durdurduğunuz an birçok şeyi tıkamış oluyorsunuz. Bu nedenle çözüm tasarruf olduğu kadar harcamalardan da geçiyor. Piyasadaki parayı ucuzlatmak zorundayız. Döviz yükselirse ne yaparız? Yükselecekse yükselsin. Bir yerde duracaktır. Zaten yükselecekse zaman içinde bunu yapacaktır. Bırakın bir kere ölelim. Her gün değil. Neden kendi paramıza bu kadar kötü davranıyoruz. Esas olan çarşılar, dükkanlar ve çalışan sanayideki firmalardır. Bunlara destek şarttır. Verilmez ise hep birlikte uçuruma yuvarlanırız. Daha işin tarımsal boyutu da var. Bu konuda da ileride bazı şeyler yazacağım.
Saygılarımla...
Anasayfa
Yazarlar
Mehmet ÇELİKEL
Yazı Detayı
Bu yazı 834+ kez okundu.
KAPANAN DÜKKANLAR, ZORDAKİ FİRMALAR...
Çarşıda hiç iş yok. Ancak belli başlı gıdacılar çalışıyor. Marketlerde bile işler düşük vaziyette. Bazı dükkanlar kapanıyor, bazıları da kapanmak üzere. Ekonomide bir belirsizlik, bir sıkıntı, bir güvensizlik mevcut. Parası olan bazı kişiler dövize yatırmış bekliyor. Seçimlerden sonraki tartışmalarda bunu körüklüyor. Benzin 7 TL’yi geçti. Soğan 10 TL ve soğana da benzemiyor. Pazar pahalı. Geçen sene 50 TL yeterken bugün 100 TL yetmiyor. Enflasyon her gün daha da çok yükseliyor. Maliye parasını istiyor ama ödenecek para yok. Kişilerin banka borçları yükselişte. Alacaklılar parasını istiyor, borçlular kaçışta. Kısacası ekonomik şartlar oldukça kötü vaziyette. Nasıl bir çıkış yolu takip etmek gerekiyor?
Vergilerde ne kadar çok düşüş yaparsanız yapın, satış yoksa tahsilatta yok. Turnike dönmüyor. Lokomotif sektör ise hepten tıkanmış vaziyette. İnşaat sektörü. Seçimlerden sonra imar hızlıca çıkacakmış. İyi de bu yerlere inşaatı kimler ve nasıl yapacak. Elde çok daire var satılık olarak ama satılmıyor. Yarım kalmış inşaatlarda mevcut. Ağustos krizinden sonra parayla demir bile alamadılar. Fiyatlar yükselecek diye demir tüccarları satış yapmadı. Belki daha artarsa, malı yerine koyamam korkusu başlamıştı. Yani sermaye kaybı korkusu. Bu korkuyu bilirim. 1990’dan sonra ben bile yaşadım. 3 TL’ye satarsın, 5 TL’ye mal edemezsin. Aynı şeylerin yaşanmasından herkes korkar oldu. Haklılar mı? Bir yerde evet çünkü ticarette acımak yok. Bu nedenle herkes kendini korumaya alıyor. Döviz artacak diye parasını dövize çevirip bekliyor. Bazı kişilerde malı satmıyor belki de daha pahalı satarım diye.
Aslında bu psikolojik bir tıkanıklık bence. Başta finans kurumları yüksek faiz nedeni ile piyasayı kredilendirmiyor. Faizlerin düşmesi gerekiyor. Sonuçta yeterli miktarda para ucuz olarak piyasaya çıkamıyor. Unutmayalım ki kimse pahalı almak istemez ve kimse de ucuz satmak istemez. Ana kural bu. Fakat unutulmaması gereken şey insan davranışlarının ekonomisi. Yani piyasaya bir etki yapacak davranışlar. Bu gerek devlet, gerekse büyük firmalar tarafından yapılması gereken şey. En azından başlangıç olarak. Yani herkes biraz geri gelecek ve halka moral enjekte edecek. Kısacası milli birlik içinde yapılması gerek. Şu anda halkın morali sıfır ve herkes umutsuz. Düzelmez bu ekonomi diyorlar. Bu iş yapılmaz diyorlar. İşyerlerini kapatıyorlar. Çünkü açık dükkan çalışmazsa cebimden para çeker diyorlar. Haklılar.
Zorda ve konkordato aşamasında firmalarda mevcut. Ödemelerini alamayıp işçisine para veremeyen birçok firma var. Kimi olmadığı için, kimi de verme alışkanlığı olmadığı için ödeme yapmıyor veya yapamıyor. Sonuçta bir uçtan piyasa tıkanmaya başlıyor. Yastık altı paralar da böyle bir ortamda sisteme giremiyor. Sisteme girerse maliye paranın arkasından koşmaya, vergi yaratmaya uğraşıyor. Maliyetler denizdeki dalga gibi bir gidiyor bir geliyor. Ekonomik veriler sabitlenemiyor. Sonuçta küskün ve güvensiz bir ortam her yere ve her şeye hakim oluyor.
Peki ne yapmak lazım. Nasıl bir yol izlemek gerek. Bu konu birazda devletten başlayarak büyümesi lazım. Yani fikir devlet kademesinden yayılarak gelecek ve herkes her şeyi istemeyecek. En azından bir süre için. Yatırımların durması demek harcamaların azalması demek. Harcamaların azalması demek piyasadaki para döngüsünün durması demek. Para döngüsünün durması demek alış verişin olmaması demek. Alış verişin olmaması demek vergi yaratılamaması demek. Dikkat. Başa döndük. İşte ekonomik sarmal veya fasit daire. İçinde döner durursunuz. Ama bir halt olmaz ve tıkanırsınız. Bu döngü içinde bir yere parmak atarak ekonomiyi canlandırmak gerekiyor. Ekonomide masraf çok deyip yatırımları durdurduğunuz an birçok şeyi tıkamış oluyorsunuz. Bu nedenle çözüm tasarruf olduğu kadar harcamalardan da geçiyor. Piyasadaki parayı ucuzlatmak zorundayız. Döviz yükselirse ne yaparız? Yükselecekse yükselsin. Bir yerde duracaktır. Zaten yükselecekse zaman içinde bunu yapacaktır. Bırakın bir kere ölelim. Her gün değil. Neden kendi paramıza bu kadar kötü davranıyoruz. Esas olan çarşılar, dükkanlar ve çalışan sanayideki firmalardır. Bunlara destek şarttır. Verilmez ise hep birlikte uçuruma yuvarlanırız. Daha işin tarımsal boyutu da var. Bu konuda da ileride bazı şeyler yazacağım.
Saygılarımla...
Ekleme
Tarihi: 21 Nisan 2019 - Pazar
KAPANAN DÜKKANLAR, ZORDAKİ FİRMALAR...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.