Eskiler bilir bir yerden alış veriş yapılacağı zaman ya zengin nüfuslu bir kişi, ya da memur bir kefilin var mı diye sorarlardı. Kefilin yoksa çoğu zaman dükkanlar mal vermek istemezlerdi. Tabi o köprülerin altından çok sular aktı. Devir değişti.
ŞİMDİ DEVLET GARANTÖR VE KEFİL OLUYOR
Evet eskiden devletin bazı kurumları satışlarda kefil istiyordu. Bu gayet normal. Ama hükümet yeni bir yasa çıkarmak için araştırma yapıyor. Neymiş efendim gıda ürünlerindeki bazı kalemleri mesela; un, şeker, yağ, bebek bezi, makarna, temizlik ürünleri gibi ürünlerde sabit fiyat uygulamasına gidilecekmiş. Hatta bu ürünlerden oluşan fiyat farkını devlet ödeyecek ve subvanse edecekmiş. Marketlerle şu an çalışma başlatıldı.
İyi de arkadaş devlet olarak, köprüye garöntörlük, yola garantörlük, hava alanına, hastaneye, markete garantörlük yani kefillik nereye kadar? Bu nasıl bir ticaret anlayışı. O zaman bu sistemde hiç kimse ticaret yapmış olmuyor. Ticaret hep kazanmak demek değil ki kaybetmek de var. Ama bu sistemde onlar hiç kaybetmiyor. Ne demek zararının farkını devlet ödeyecek. Zaten bu hale yüksef faizle borçlandığımız ve fazladan ödediğimiz kefillik paralarıyla gelmedik mi?
O ZAMAN HER İŞ YAPANA GARANTÖRLÜK VERİLSİN
Mesela tarım ile uğraşan biri mazotun, gübrenin, tohumun, ilacın fiyatını daha tarlasına girmeden işe başlamadan biliyor. yani baştan hesap yapıldığında yapacağı masraf belli oluyor. peki ya çıkardığı ürürününün fiyatı ne olacak? Mesela bu sene 16 tl üzerine fiyat bekleyen üzüm üreticisinin gerçekte üzümleri 11-12 tl'ye satıp kg başına 5-6 tl zararını devlet neden karşılamadı? Ya da çiftçiye sen üret kardeşim merak etme, zarar eder ya da arada fiyat farkı oluşursa aradaki farkı ben sana garanti ediyorum niye diyemedi. Madem artık garantörlü satışlar var, o zaman bu her sektörü bağlamalı.
Yarın bir fabrika kurulurken biz garantörlük istiyoruz derse şaşırmayın. Koskoca fabrika bu diyelim yılda 10.000 tv üreteceğim dedi. Garantörlük anlaşmasını da yaptı. Ama yıl sonunda 4000 tv üretti. Hoop 6000 tv nin parası hesapta. Bu ticaret değil.
DEVLETİ ACİZ HALKI YOKSUL BIRAKAN CEZALANDIRILMALI
Evet yine söylüyorum, stokçuluk yapan, mal gizleyen, alınan kararlara uymayan, KDV indirimi gelmesine rağmen uygulamayan, her kim olursa en ağır şekilde cezalandırılmalı. Hatta 1 kez ikaz ikincisinde ticari hayatı bitirilmeli. Aklım almıyor devlete kafa tutmak ne demek ya? Hükümeti seversin sevmezsin ayrı konu ama halkın rafahı için aldığı bir kararı uygulamamak ne demek? Zincir markete zabıta giriyor yağ yok. Aşağıya depoya inince her yer yağ dolu, bunlar ne diyor? e efendim biz onları ileri tarihlerde satışa sunacağız. Ya sizin yatacak yeriniz yok.
BUNDAN SONRA HAYAT UCUZLAMAYACAK
Kimse eskilere döneceğimizi sanmasın. 3 kg domates 10 tl. 1 çuval patates 50 tl. 1 litre mazot 10 tl bunlar eskide kaldı. Artık tane ile almayı, bir yere giderken 2 defa düşünmeyi gerektirecek hayat. Hani nerede o belediyelerin şaşalı iftar çadırları. Nerede o Ramazan eğlenceleri. Belediyelerin köylerde verdikleri 2000 kişik göveçli etli yemekleri. Bol kepçeden dağıtılan erzak kolileri bitti onlar. O zaman kemer sıkmayan sıkı mali politika izlemeyenler şimdi sütü dökmüş kedi gibi oturuyor. Kimse bunları okuyup bana yok köfteci yusufun önü doluymuş, avm'lerde yer yokmuş, herkesin elinde milyarlık telefon varmış gibi laflar zırvalamasın. 85 milyonluk ülke o kadarda olsun artık.
GIDA FİYATLARI BÖYLE DÜŞMEZ
Ne garantörlük, ne kefillik, ne de tanzim satış noktaları bunların hiçbiri gıda fiyatlarını düşürmeye yetmez. Bu havanda su dövmekten başka bir şey değildir. Oysa yapılması gereken tek bir şey var. MALİ DİSİPLİN VE DENETİM. Kısaca herhangi bir ürünü düşünelim. Bu ürün uzaydan gelmiyor ülkemize. Çıktığı noktadan nasıl üretildiğini disiplin altına alır ve çıkan malı da her yönden denetlersin. Kimse kimseden bir şey kaçıramaz, gizleyemez, rantçılık yapamaz. Tüm bunlara rağmen bunları yaptı mı? ticaret belgesini süresiz yırtar atarsın, bakın bakalım bir daha yapıyopr mu?
Saygılar.