Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

EKOSİSTEM VE DÜNYA...

Ekosistem denince akla ilk gelen şey doğal yaşam ve tabiat ile uyum içinde olmak olarak algılanır. Aslında şöyle bir tanımı da vardır: Canlı varlıkların birbirlerine ve bulundukları ortam ile lokasyona bağlayan, homojen ve örgütlü karşılıklı tüm ilişkiler olarak da tanımlanabilir. Ekosistem topografik bir birimdir. Denizler, göller, ormanlar ekosistem örnekleridir. Antroposentrik yaklaşım insanı dünyanın merkezine koyar ama ekosentrik yaklaşım buna karşı çıkar ve tüm doğa ile insanı eşit tutar. ***   Sürdürülebilir ekosistemler üzerinde çalışmalar yoğunlaştı. Kuşaklar boyu kaynak kullanımındaki adaleti ve çevre ile ekonomi arasındaki ilişkiyi ele alır. Yani tabiata zarar vermeden ve sürdürülebilir bir yaşam oluşturmak amacını güden bir anlayış. Çünkü dünya şu anda 8 milyar insan ve daimi büyüme peşinde olan ekonomilerle dolu. Yüksek oranlı büyüme hem ekosisteme zarar ve hem de fazla harcama demek. Aslında ekosistem için önemli bir diğer konuda demografik koşullar. Yani nüfustaki dengesiz artış. Gelecek nesillere iş ve geçim için durmadan büyüyen yatırımlar ve biraz da açgözlülük. Daha çok kazanma ve büyüme hırsı. *** Covid 19 ilk başladığı zaman devletler sıkı tedbirler aldı ve insanlar da eve kapandı. Yani hürriyetleri kısıtlandı. Peki ne için? Daha çok büyüme ve ele avuca sığmaz bir teknoloji manyaklığı için. 5G’nin virüsü tetiklediği iddiası ortaya atıldı. Ama konu bu değil, bundan sonra. Hastalık ve ölüm korkusu herkesi sardı. Tüm dünya belli bir süre evlere kapandı. Fabrikalar yavaşladı ve seyahatler kısıtlandı. Ekonomik açıdan zor bir durumdu ama ekolojik açıdan harika bir şey oldu. Tüm ekosistem ve dünya dinlendi. Çünkü insanoğlu ekosistem ile dünyayı çok yormuştu. Yani antroposentrik düşünce hâkimdi. Bu gün bu biraz daha terk edilir oldu. Ekosentrik bir dünyaya adım atıyor gibiyiz. *** Covid 19 bitince boyalar silindi ve ekonomik krizler, mal tedarik sorunu ortaya çıktı. Ortada para vardı ama mal yoktu. Bu tüm dünyada ciddi bir enflasyona sebep oldu ve hala çekiyoruz ama sorumlusu bizler ve önceki taşkınlıklarımızdır. İçinde yaşadığımız dünya bize ufak gelmeye başladı ve ona çok kötü davrandık. Görmezden geldik. Hatırlarsanız Covid 19 sırasında atmosfer koyu mavi olmuştu. Boğaz yunuslarla dolmuştu. Yani ekoloji bir zafer kazanmıştı. Nasıl? Azgınlıkları frenleyerek. Bir uyarı gibiydi. Ekosistem toparlandı. İnsan hapsedildi. ***   Bugün Avrupa’da belli çalışmalar mevcut. Kendilerine Neo-Marksistler denilen bu insanlar dengeli büyüme üzerine bazı tezler ortaya atıyorlar. İddia ettikleri şey ihtiyaç kadar üretim ve tüketim. Atık olmasın şeklinde. Özellikle gıda da. Tabi başka iş kollarına da atlıyorlar. Bunlardan bazıları Manuel Castells, Giorgos Kallis, Thomas Pikkety, Lana Swartz sayılabilir. Eğer dengeli ve belli bir oranda büyümeyi gerçekleştirirseniz, belli bir süre sonra sermaye birikimi elde edersizin. Çünkü dengeli yatırım ve masraf, daha az kirlenme ve de daha az harcama demektir. Bunu için demogafik koşullarda veridir. ***   Kısacası artık ekosistem devrede. Avrupa akaryakıtlı arabaların yasaklanma tarihini 10 yıl geri çekti. 2040’tan 2030’a düşürüldü. Artık ülkemizde rüzgâr ve güneş enerjisi gündemde. Sanayide de gerekli tedbirler alınıyor. Daha ekolojik bir dünya için. Saygılarımla...
Ekleme Tarihi: 05 Aralık 2022 - Pazartesi
Mehmet ÇELİKEL

EKOSİSTEM VE DÜNYA...

Ekosistem denince akla ilk gelen şey doğal yaşam ve tabiat ile uyum içinde olmak olarak algılanır. Aslında şöyle bir tanımı da vardır: Canlı varlıkların birbirlerine ve bulundukları ortam ile lokasyona bağlayan, homojen ve örgütlü karşılıklı tüm ilişkiler olarak da tanımlanabilir. Ekosistem topografik bir birimdir. Denizler, göller, ormanlar ekosistem örnekleridir. Antroposentrik yaklaşım insanı dünyanın merkezine koyar ama ekosentrik yaklaşım buna karşı çıkar ve tüm doğa ile insanı eşit tutar.

***

  Sürdürülebilir ekosistemler üzerinde çalışmalar yoğunlaştı. Kuşaklar boyu kaynak kullanımındaki adaleti ve çevre ile ekonomi arasındaki ilişkiyi ele alır. Yani tabiata zarar vermeden ve sürdürülebilir bir yaşam oluşturmak amacını güden bir anlayış. Çünkü dünya şu anda 8 milyar insan ve daimi büyüme peşinde olan ekonomilerle dolu. Yüksek oranlı büyüme hem ekosisteme zarar ve hem de fazla harcama demek. Aslında ekosistem için önemli bir diğer konuda demografik koşullar. Yani nüfustaki dengesiz artış. Gelecek nesillere iş ve geçim için durmadan büyüyen yatırımlar ve biraz da açgözlülük. Daha çok kazanma ve büyüme hırsı.

***

Covid 19 ilk başladığı zaman devletler sıkı tedbirler aldı ve insanlar da eve kapandı. Yani hürriyetleri kısıtlandı. Peki ne için? Daha çok büyüme ve ele avuca sığmaz bir teknoloji manyaklığı için. 5G’nin virüsü tetiklediği iddiası ortaya atıldı. Ama konu bu değil, bundan sonra. Hastalık ve ölüm korkusu herkesi sardı. Tüm dünya belli bir süre evlere kapandı. Fabrikalar yavaşladı ve seyahatler kısıtlandı. Ekonomik açıdan zor bir durumdu ama ekolojik açıdan harika bir şey oldu. Tüm ekosistem ve dünya dinlendi. Çünkü insanoğlu ekosistem ile dünyayı çok yormuştu. Yani antroposentrik düşünce hâkimdi. Bu gün bu biraz daha terk edilir oldu. Ekosentrik bir dünyaya adım atıyor gibiyiz.

***

Covid 19 bitince boyalar silindi ve ekonomik krizler, mal tedarik sorunu ortaya çıktı. Ortada para vardı ama mal yoktu. Bu tüm dünyada ciddi bir enflasyona sebep oldu ve hala çekiyoruz ama sorumlusu bizler ve önceki taşkınlıklarımızdır. İçinde yaşadığımız dünya bize ufak gelmeye başladı ve ona çok kötü davrandık. Görmezden geldik. Hatırlarsanız Covid 19 sırasında atmosfer koyu mavi olmuştu. Boğaz yunuslarla dolmuştu. Yani ekoloji bir zafer kazanmıştı. Nasıl? Azgınlıkları frenleyerek. Bir uyarı gibiydi. Ekosistem toparlandı. İnsan hapsedildi.

***

  Bugün Avrupa’da belli çalışmalar mevcut. Kendilerine Neo-Marksistler denilen bu insanlar dengeli büyüme üzerine bazı tezler ortaya atıyorlar. İddia ettikleri şey ihtiyaç kadar üretim ve tüketim. Atık olmasın şeklinde. Özellikle gıda da. Tabi başka iş kollarına da atlıyorlar. Bunlardan bazıları Manuel Castells, Giorgos Kallis, Thomas Pikkety, Lana Swartz sayılabilir. Eğer dengeli ve belli bir oranda büyümeyi gerçekleştirirseniz, belli bir süre sonra sermaye birikimi elde edersizin. Çünkü dengeli yatırım ve masraf, daha az kirlenme ve de daha az harcama demektir. Bunu için demogafik koşullarda veridir.

***

  Kısacası artık ekosistem devrede. Avrupa akaryakıtlı arabaların yasaklanma tarihini 10 yıl geri çekti. 2040’tan 2030’a düşürüldü. Artık ülkemizde rüzgâr ve güneş enerjisi gündemde. Sanayide de gerekli tedbirler alınıyor. Daha ekolojik bir dünya için. Saygılarımla...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.