Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

TARLA ZİHNİYETİ: YAYALAR VE ARAÇLAR...

Trafik seyrüsefer demek. Arabalar yayalar yeryüzünde kendilerine tahsis edilen yollardan giderler. Uçaklar havada ve gemiler de denizde çizilmiş olan yollardan gider. Ama özellikle şehrimizde bir tarla zihniyeti var. Yayalar her yerden gidiyor. Ellerinden gelse denizde yürüyecek ve havada uçacak. O zaman arabaların başına gelen gemi ve uçaklarında başına gelecek. Vay halimize.  Asıl olan trafik eğitimi okullarda veriliyor. Hele kalabalıklaşmaya başladığımız şu son yıllarda yolları büyütseniz bile tehlike boyutu daha yükseliyor. Araba sayısıda artıyo, insan sayısıda. Ama yolda yürümeyi bilmek gerekiyor. Asıl trafiği tıkayan unsurun yayalar olduğuna dikkatinizi çekerim. Hepimiz aslında birer yayayız. Arabanın veya motorun sırtında olmadığımız zaman yaya olarak anılırız. Ben şahsen yürürken kaldırımı tercih ederim ve ışık bana dur diyorsa beklerim. Ama beklemeyen çok var. Dün daha başıma bir şey geldi. Hergün defalarca oluyor da. Bana yeşil yandı. Ayağımı frenden çektim tam yürüyecekken bir kişi karşıdan karşıya geçti. Daha sonra biri daha geçti. Baktım 13 saniye kalmış kırmızı ışığa arkam dolu. Tam yürüyecekken biri daha geçmeye kalkınca şarladım. Hanfendi size kırmızı yanıyor bana yeşil, galiba karıştırıyorsunuz dedim. Hanfendi bir şey diyemedi. Yayalar 2'ye ayrılıyor. Birincisi aceleci yayalar, ikincisi ise yolları tarla niyetine kullananlar.  Şimdi bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum çünkü şehir içi trafik aşırı yüklü ve merkezdeki yollar yetersiz kalıyor. Elbette arabaların suçu yok mu. Var. nereye gideceğini bilmeyen sürücülerde mevcut. Yolun ortasından 10 km. Hızla yer arayan ve önüne bakacak yerde sağına soluna bakan veya cep telefonu ile koyu bir sohbete dalmış süzülen sürücüler de mevcut ama bugün konu yaya trafiği ve tarlada gezinti. Artık trafik polislerinin bile laf söyleyecek hali kalmamış. Nedesin memurlar. Bu eğitim ve saygı meselesi. Ayrıca her yer trafik ışığı dolu ama sallyan yaya yok gibi. Kırmızı falan dinlemeden yürü. Bu da asıl olarak trafiği tıkıyor. Daha önceki bu konuda bir yazı daha yazmıştım ama hele dün artık tepeme geldi. Gerçekten de müdehale edilmesi gerekiyor. Bakın çevrenize dikkatlice. Kask sorunu çözüldü. Ceza ekonomisini devreye soktular ve kontrolleri sıkılaştırdılar. Hatta motorlara el koydular bu iş çözüldü. Neden yaptı bunu emniyet. Sürücülerin can güvenliği için. Kişiler kendini düşünmüyor ama emniyet düşündü. Aynı şekilde hem trafiğin akışı hem de yayaların güvenliği için bir ceza ekonomisi uygulaması başlatılması gerek. Daha önce de yazmıştım İzmir bu sorunu böyle çözdü.  Bir trafik noktasından belli sürede ne kadar çok araç geçerse trafik o kadar güzel akar. Tıkanıklık azalır. Bunun içinde sürücüler seri olmalı ve sinyalizasyon noktasını çabucak terk etmelidir. Yani seri olmalıdır. Ama bu tip bir ortamda bunu yapmak imkansız çünkü yayaları ezmek zorunda kalabilirsiniz. Ama batı ülkelerinde kırmızı yanınca köpek bile patisini caddeden çekiyor. Ben gözümle gördüm. Bu da eğitim ve saygıdan geçer. Herkes yolunda giderse ve kurallara uyarsa ne trafik tıkanır nede kaza olur. Ama aksi olursa yol da açsanız, yollarıda genişletseniz biçare kalırsınız. İlk önce insanları eğitmeniz gerek. Ben de yaya olarak kırmızı ışıkta geçersem veya caddenin ortasında yürürsem bana da ceza kesinler. Razıyım. Saygılarımla..
Ekleme Tarihi: 05 Mayıs 2015 - Salı
Mehmet ÇELİKEL

TARLA ZİHNİYETİ: YAYALAR VE ARAÇLAR...

Trafik seyrüsefer demek. Arabalar yayalar yeryüzünde kendilerine tahsis edilen yollardan giderler. Uçaklar havada ve gemiler de denizde çizilmiş olan yollardan gider. Ama özellikle şehrimizde bir tarla zihniyeti var. Yayalar her yerden gidiyor. Ellerinden gelse denizde yürüyecek ve havada uçacak. O zaman arabaların başına gelen gemi ve uçaklarında başına gelecek. Vay halimize. 

Asıl olan trafik eğitimi okullarda veriliyor. Hele kalabalıklaşmaya başladığımız şu son yıllarda yolları büyütseniz bile tehlike boyutu daha yükseliyor. Araba sayısıda artıyo, insan sayısıda. Ama yolda yürümeyi bilmek gerekiyor. Asıl trafiği tıkayan unsurun yayalar olduğuna dikkatinizi çekerim. Hepimiz aslında birer yayayız. Arabanın veya motorun sırtında olmadığımız zaman yaya olarak anılırız. Ben şahsen yürürken kaldırımı tercih ederim ve ışık bana dur diyorsa beklerim. Ama beklemeyen çok var. Dün daha başıma bir şey geldi. Hergün defalarca oluyor da. Bana yeşil yandı. Ayağımı frenden çektim tam yürüyecekken bir kişi karşıdan karşıya geçti. Daha sonra biri daha geçti. Baktım 13 saniye kalmış kırmızı ışığa arkam dolu. Tam yürüyecekken biri daha geçmeye kalkınca şarladım. Hanfendi size kırmızı yanıyor bana yeşil, galiba karıştırıyorsunuz dedim. Hanfendi bir şey diyemedi. Yayalar 2'ye ayrılıyor. Birincisi aceleci yayalar, ikincisi ise yolları tarla niyetine kullananlar. 

Şimdi bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum çünkü şehir içi trafik aşırı yüklü ve merkezdeki yollar yetersiz kalıyor. Elbette arabaların suçu yok mu. Var. nereye gideceğini bilmeyen sürücülerde mevcut. Yolun ortasından 10 km. Hızla yer arayan ve önüne bakacak yerde sağına soluna bakan veya cep telefonu ile koyu bir sohbete dalmış süzülen sürücüler de mevcut ama bugün konu yaya trafiği ve tarlada gezinti. Artık trafik polislerinin bile laf söyleyecek hali kalmamış. Nedesin memurlar. Bu eğitim ve saygı meselesi. Ayrıca her yer trafik ışığı dolu ama sallyan yaya yok gibi. Kırmızı falan dinlemeden yürü. Bu da asıl olarak trafiği tıkıyor. Daha önceki bu konuda bir yazı daha yazmıştım ama hele dün artık tepeme geldi. Gerçekten de müdehale edilmesi gerekiyor. Bakın çevrenize dikkatlice. Kask sorunu çözüldü. Ceza ekonomisini devreye soktular ve kontrolleri sıkılaştırdılar. Hatta motorlara el koydular bu iş çözüldü. Neden yaptı bunu emniyet. Sürücülerin can güvenliği için. Kişiler kendini düşünmüyor ama emniyet düşündü. Aynı şekilde hem trafiğin akışı hem de yayaların güvenliği için bir ceza ekonomisi uygulaması başlatılması gerek. Daha önce de yazmıştım İzmir bu sorunu böyle çözdü. 

Bir trafik noktasından belli sürede ne kadar çok araç geçerse trafik o kadar güzel akar. Tıkanıklık azalır. Bunun içinde sürücüler seri olmalı ve sinyalizasyon noktasını çabucak terk etmelidir. Yani seri olmalıdır. Ama bu tip bir ortamda bunu yapmak imkansız çünkü yayaları ezmek zorunda kalabilirsiniz. Ama batı ülkelerinde kırmızı yanınca köpek bile patisini caddeden çekiyor. Ben gözümle gördüm. Bu da eğitim ve saygıdan geçer. Herkes yolunda giderse ve kurallara uyarsa ne trafik tıkanır nede kaza olur. Ama aksi olursa yol da açsanız, yollarıda genişletseniz biçare kalırsınız. İlk önce insanları eğitmeniz gerek. Ben de yaya olarak kırmızı ışıkta geçersem veya caddenin ortasında yürürsem bana da ceza kesinler. Razıyım.

Saygılarımla..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.