Mehmet ÇELİKEL
Köşe Yazarı
Mehmet ÇELİKEL
 

VİRÜS SOSYOLOJİSİ VE EKONOMİSİ…

Her şeyin sosyolojisi ve ekonomisi olurda virüsün olmaz mı? Tüketici sosyolojisi var, kent sosyolojisi var, göç sosyolojisi var, siyaset sosyolojisi var. Var oğlu var. Tüketici ekonomisi var, üretici ekonomisi var, uluslararası ekonomi var. Virüsün neden olmasın diye düşündüm. Çünkü tüm dünyada hem sosyolojik açıdan hem de ekonomik açıdan toplumlara esaslı bir dayak attı. Kimse daha nasıl çözüleceğini bilmiyor. Teori üretmekten öteye geçilemiyor. Kimi 10 sene sürer diyor, kimi 6 ayı kaldı diyor. Ama virüsün ne zaman biteceği konusu hala askıda ne yazık ki. ******* Bazen hayatı tersten yaşamak lazım derler tasavvuf ehilleri. İşte bu virüste bize hayatı tersten yaşatıyor. Düşünün bir bakalım. Her istediğinizi istediğiniz gibi yapabiliyor musunuz? İstediğiniz şekilde yaşayabiliyor musunuz? Yani nefsinizin yap dediğini, yapamıyorsunuz. Gezmek istiyorsunuz ama evdesiniz. Tatil yapmak istiyorsunuz ama erteliyorsunuz. Çocuk okula gitsin diyorsunuz ama yollamak istemiyorsunuz. Yani hayatı tersten yaşıyorsunuz. Tıpkı Hazreti Peygamber gibi. O Allah’ın ilmine varınca hayatı tersten yaşamış. ******* Aslında bu virüs bize temiz olmayı, azmamayı, sakin ve emniyetli yaşamayı öğretti ve bize bir mesaj verdi: Dikkatli yaşayın ve azgınlık yapmayın. İnsanlar hala her şeyin eskisine döneceğini sanıyorlar ama aldanıyorlar. Zaten bu zan yüzünden hep insanlar ve toplumlar sorun yaşadı tarih boyu. Artık eskisi yok yenisi var ve yeni bir sosyolojik ve ekonomik boyut olacak. Dünyaya yeni teoriler lazım. Artık milenyum çağının da ötesinde bir noktadayız. Öyle eskisi gibi hopbidi yaşam yok. Tedbirli, temiz ve sakin bir yaşam olacak. Artık bazı eğitimciler ve bilim adamları gelecekte uzaktan eğitime geçilebileceğini, öğrencinin daha iyi konsantre olduğunu, ayrıca anında araştırma yapabileceğini söylüyor. Ailelere gelecekte eğitim ve ahlak için kesinlikle çok iş düşecek. ******* Tofaş ve Renault üretimi durdurdu. Volvo, Volkswagen, Mercedes, Toyota da üretime ara verdi. Sebebi chip yok. Yani elektronik devre yok. Plastik hammadesi yok. Birçok irili ufaklı fabrika durma noktasında. Hadi hammadde olsa bile container yani taşımacılık yavaş. Container bulunamıyor. Bulunsa bile mal 4 hafta yerine 8 haftada geliyor. Kısacası sanayiler ve dolayısıyla ticaret yavaşlayıp küçülmeye başladı. Ama daha etkileri görülmedi. Esas yazın turizm açılırsa bakın siz gıda fiyatlarına. Eğer açılırsa tabii. Tarımsal üretimle acilen ciddi ilgilenmek gerekiyor. Gelecek dünya da para çok ama o paranın alacağı mal olmayabilir. ******* Avrupa da bir dizi ekonomist ve sosyolog artık dünyayı farklı düşünmeye başlamışlardı zaten. Bunlara Frankfurt Okulu da deniyor. Adorno, Habermass gibi sosyologların yanı sıra Louis Althauser, Manuel Castells, Thomas Pikety ve Giorgios Pallis gibi kişilerde bu okula göre hareket ediyor. Bunlar aslında Noe-Marksist fikri ortaya atanlar. Ama bunlar materyalist değil, kültürel diyalektiği ortaya atan kişiler. Yani Karl Marx’a tersten bakıyorlar denilebilir. Bunlara göre toplumlar ihtiyaçları kadar mal üretecek ve gerekirse küçülecek. Çünkü bunlara göre aşırı büyüme hem ekolojik kirlilik hem de israfı körüklüyor. Kabaca tarifi bu. Yani dengeli bir dünya, dengeli bir demografik koşul ve temiz ortamlar. Ayrıca eğitilmiş ve kültürü yüksek toplumlar. Zaten Avrupa Birliği’nin hedeflerinden biride bu. Daha iyi ve farklı bir dünya için. Saygılarımla…
Ekleme Tarihi: 21 Mart 2021 - Pazar
Mehmet ÇELİKEL

VİRÜS SOSYOLOJİSİ VE EKONOMİSİ…

Her şeyin sosyolojisi ve ekonomisi olurda virüsün olmaz mı? Tüketici sosyolojisi var, kent sosyolojisi var, göç sosyolojisi var, siyaset sosyolojisi var. Var oğlu var. Tüketici ekonomisi var, üretici ekonomisi var, uluslararası ekonomi var. Virüsün neden olmasın diye düşündüm. Çünkü tüm dünyada hem sosyolojik açıdan hem de ekonomik açıdan toplumlara esaslı bir dayak attı. Kimse daha nasıl çözüleceğini bilmiyor. Teori üretmekten öteye geçilemiyor. Kimi 10 sene sürer diyor, kimi 6 ayı kaldı diyor. Ama virüsün ne zaman biteceği konusu hala askıda ne yazık ki.

*******

Bazen hayatı tersten yaşamak lazım derler tasavvuf ehilleri. İşte bu virüste bize hayatı tersten yaşatıyor. Düşünün bir bakalım. Her istediğinizi istediğiniz gibi yapabiliyor musunuz? İstediğiniz şekilde yaşayabiliyor musunuz? Yani nefsinizin yap dediğini, yapamıyorsunuz. Gezmek istiyorsunuz ama evdesiniz. Tatil yapmak istiyorsunuz ama erteliyorsunuz. Çocuk okula gitsin diyorsunuz ama yollamak istemiyorsunuz. Yani hayatı tersten yaşıyorsunuz. Tıpkı Hazreti Peygamber gibi. O Allah’ın ilmine varınca hayatı tersten yaşamış.

*******

Aslında bu virüs bize temiz olmayı, azmamayı, sakin ve emniyetli yaşamayı öğretti ve bize bir mesaj verdi: Dikkatli yaşayın ve azgınlık yapmayın. İnsanlar hala her şeyin eskisine döneceğini sanıyorlar ama aldanıyorlar. Zaten bu zan yüzünden hep insanlar ve toplumlar sorun yaşadı tarih boyu. Artık eskisi yok yenisi var ve yeni bir sosyolojik ve ekonomik boyut olacak. Dünyaya yeni teoriler lazım. Artık milenyum çağının da ötesinde bir noktadayız. Öyle eskisi gibi hopbidi yaşam yok. Tedbirli, temiz ve sakin bir yaşam olacak. Artık bazı eğitimciler ve bilim adamları gelecekte uzaktan eğitime geçilebileceğini, öğrencinin daha iyi konsantre olduğunu, ayrıca anında araştırma yapabileceğini söylüyor. Ailelere gelecekte eğitim ve ahlak için kesinlikle çok iş düşecek.

*******

Tofaş ve Renault üretimi durdurdu. Volvo, Volkswagen, Mercedes, Toyota da üretime ara verdi. Sebebi chip yok. Yani elektronik devre yok. Plastik hammadesi yok. Birçok irili ufaklı fabrika durma noktasında. Hadi hammadde olsa bile container yani taşımacılık yavaş. Container bulunamıyor. Bulunsa bile mal 4 hafta yerine 8 haftada geliyor. Kısacası sanayiler ve dolayısıyla ticaret yavaşlayıp küçülmeye başladı. Ama daha etkileri görülmedi. Esas yazın turizm açılırsa bakın siz gıda fiyatlarına. Eğer açılırsa tabii. Tarımsal üretimle acilen ciddi ilgilenmek gerekiyor. Gelecek dünya da para çok ama o paranın alacağı mal olmayabilir.

*******

Avrupa da bir dizi ekonomist ve sosyolog artık dünyayı farklı düşünmeye başlamışlardı zaten. Bunlara Frankfurt Okulu da deniyor. Adorno, Habermass gibi sosyologların yanı sıra Louis Althauser, Manuel Castells, Thomas Pikety ve Giorgios Pallis gibi kişilerde bu okula göre hareket ediyor. Bunlar aslında Noe-Marksist fikri ortaya atanlar. Ama bunlar materyalist değil, kültürel diyalektiği ortaya atan kişiler. Yani Karl Marx’a tersten bakıyorlar denilebilir. Bunlara göre toplumlar ihtiyaçları kadar mal üretecek ve gerekirse küçülecek. Çünkü bunlara göre aşırı büyüme hem ekolojik kirlilik hem de israfı körüklüyor. Kabaca tarifi bu. Yani dengeli bir dünya, dengeli bir demografik koşul ve temiz ortamlar. Ayrıca eğitilmiş ve kültürü yüksek toplumlar. Zaten Avrupa Birliği’nin hedeflerinden biride bu. Daha iyi ve farklı bir dünya için. Saygılarımla…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.