Geçen pazar günü İzmir'e gittim. Sebep annemi ziyaret idi. Eşimde geldi. Biraz Kordonboyu keyfi yaparım dedi. Annem geziden dönmüş. 15 gün görmedim. Hadi gidelim dedik. Yola çıktık. Manisa-İzmir arası yoğun trafik. Dönende var gidende. Zırva zırva araba kullanan da mevcut. Her ne ise saat 2 gibi Manisa ya dönmek için yola çıktık. Güya bizim oğlanı Magnesia'ya götürecektik. Arabaya benzin alacam hadi dedim Manisa dan alırım. Benzin azdı. Bornova mezarlığının oraya gelince yol tıkandı. 3 şerit durdu. Herhalde kaza var dedim. Gıdım gıdım gidiyoruz. Hani deler ya az gittik uz gittik dere tepe düz gittik, bir de bakmışız ki bir arpa boyu yol gittik. Hep 1. vites. Yukarı bakınca yılan gibi kıvrılan araba seli. Klimayı kapatıp camları açtım. Dışarısı cehennem gibi sıcak. 38-40 derece var. yavaş yavaş ilerliyoruz. Başladı kesin bir asbest kokusu. Kavramalar ısınıyor. Biraz daha gidince baktım sağ tarafta telef olmuş arabalar ve güneşin anlında insanlar. Su kaynatmış bazıları. Kimi motorun soğumasını bekliyor. Sonra düşündüm ki bu yoğun tatil dönüş trafiğinden dolayı belki de kuyruk İzmir çıkışına vardı. Yahu nasıl iş dedim. Aaa baktım bir trafik arabası. O da sıkışmış. Gidemiyor. Peki ambulans olsa ne yapacak? Uçacak? Herhalde bir 20-25 dakika geçti. Sağdaki duran arabaların yığını arttı. Bazıları da son model araçlar yani. Biraz daha gittik ve aklıma geldi bu kaza değil. Bu yoldaki inşaat. İzmir'e giderken görmüştüm. Ee ama tepedeydi. Eyvah dedim.. Yahu görevli yok mu acaba trafiği açacak. Sonunda inşaat ufukta gözüktü. O sırada sağda yepyeni bir Toyota'nın kavrama balatası tutuşmuş. Ön tekerleklerin arasından dumanlar çıkıyor. Adam duracak yer bulamıyor. Millet yer vermek için çabalıyor. Yol tek şeride düştü ama biçimsiz. Bir sola sonra sağa sonra tekrar sola tek şerit aman zaman derken katliamı geçtik. İnsanlar da başına güneş mi geçti bilemem geçitten 20-30 km. Hızla geçiyorlar. Ulan basın gaza. İzmir trafiği tıkanacak. Kısacası geçtik ve ileride dürümcüde durdum ve hatun bir şeyler yiyelim dedim. Dürümcünün önü araba ve herkes helak olmuş durumda. Verelim mola.
Nasıl bir iştir bu? Nasıl bir zeka özrüdür. Bir tane çalışan yoktu inşaatta. Arandım bulsaydım ne biçim iş olduğunu soracaktım. Bu sorumluluğu kim alıyor diye soracaktım ama onlarda yaz tatiline çıkmış herhalde. Yol çökmüş. Bana ne! Orada milli servet heba oluyor, insanlar tatil dönüşü mahvoluyor. Kimse sallamıyor. Peki bunun sorumlusu kim? Neden bir eleman dahi yok. Dayak yememek için kaçmışlar mı yoksa. Böyle bir rezalet görmedim. Ekonomi ile yazılar yazarım ama bunun ekonomiyi alt eden bir durumu var. bu kepazelik. Sonra karşıdan gelen bir şerit neden bu yöne açılmamış. Sorulacak çok şey var ama oradaki telef olan insanlara mı yanarsın. Arabalara mı yanarsın. Siz cevap verin bunlara. Bu rezillikleri yaşamak zorunda mıyız?
Ertesi gün sosyal medya ve tv de çıkmış bu haber. Yolun durumu. Demek ki duyarlı insanlar şikayet ettiler. Bende yakın tanıdığım emniyetten bir arkadaşıma söyledim. İzmir ile konuşulsun diye. O da hemen haber verelim bende duydum büyük sıkıntı varmış dedi. 35 yıldır bu yoldan gittim geldim. İnşaatlarda vardı ama böyle rezalet ile hiç karşılaşmadım. Böyle işlerin yaz trafiği sırasında yapılması sizce sakil değil mi? Ha eğer yolda acil bir çöküntü olduysa karşıdan bir şeritle desteklemek gerekmez mi? Bu kadar insana işkence çektirmek görevlilerin hoşuna mı gidiyor? Say babam say. Ama aynı terane gidiyor. Zebil olan halk.
Ben bilinsin diye yazmadım yaşadığım ve rezilliği anlatmak için yazdım. Anlatmak değil bizzat yaşamak gerek. Aklınız uçar ve beyninizde sövme konusunda kelime hazineniz tavana vurur.
Saygılarımla...