Yurdumuzun dört bir çevresinde savaşlar yaşanmakta. Suriye'de ve Libya'da ordumuz bizzat savaşmakta. Irak'ta, Gürcistan'da, Azerbaycan ve Ermenistan'da savaşlar yaşandı. Orta Doğu zaten barut fıçısı ve kan gölü. En son Rusya-Ukrayna çatışmasıyla savaş histerisi tavan yaptı. Bölgenin en önemli ülkeleri olan İran ve Türkiye kendi içinde yaşadıkları onca çalkantılara rağmen kadim millet refleksiyle ve birikimiyle iç çatışma yaşamadan süreci atlatabilmekte. Batı'nın Rusya- Ukrayna savaşındaki tutumu her zamanki gibi emperyalist hesapların arkasında sinsice. Dikkatinizi çekti mi bilmem? Batı Ukrayna tarafında yer alırken Ukrayna'ya içinde bulunduğu durumu düzeltici hiçbir yardımda bulunmamakta. Askeri destek vermemekte. Ukrayna bahanesi üzerinden Rusya ile bitiremedikleri tarihsel hesabi görmeye çalışıyorlar. Ukrayna’yı korumaktansa, saldırı için kışkırtılan Rusya’yı cezalandırma politikası yürütmekteler. Bu savaşta ne savaş kestirticisi Ukrayna’yı ne de savaş fırsatçısı Rusya’yı haklı görüyorum. Hele Batı emperyalizmini asla. İkiyüzlü politikaların kurbanı Ukrayna halkının çektiği acılar nedeniyle üzülüyorum. Koca Osmanlı yıkıldıktan sonra yerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal Atatürk’ün dahi, insani ve siyasi politikaları sonucu Osmanlı'dan ayrılan ülkelerin hiç birisi üzerinde hak iddia etmemiştir. Kendisine açık bir saldırı olmadıkça burası benim eski nüfuz alanım, istediğim gibi olmazsanız ben de sizi tekrar yutarım dememiştir. Kendi yolunu çizmiş, kendi ülkesinde kendi milletinin refahı ve geleceği üzerine odaklanmıştır. Tekrar tekrar, her gün Mustafa Kemal Atatürk'e dualar edelim, saygıyla, minnetle analım. Cumhuriyet prensipleri ve Atatürk'ün politik mirası bizi her kazadan ve beladan korumaktadır. Atatürk bizim kutup yıldızımız. Ona bakarak gittiğimiz sürece bu ülke, bu millet kaybolmadan yol alır. YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ...