Ayşe  Yıldız
Köşe Yazarı
Ayşe Yıldız
 

ŞİDDET ZAYIF GÖRÜLEN CİNSİYETİN KADERİ Mİ? 

 "Toplumsal cinsiyet ayrımı ve kadınların erkeklere nazaran daha ast bir konuma zorlandıkları sosyal mekanizmalar, kadına şiddetin en önemli sebeplerindendir" diyerek, bir yazı ile daha siz değerli okuyucularıma farkındalık katabilirim umarım.  Kadınlarla erkekler arasında tarihten gelen, eşit olmayan güç ilişkileri, erkeklerin kadınlara üstünlük kurmalarına, kadınlara karşı ayrımcılık yapmalarına, kadınların tam anlamıyla ilerlemelerini engellenmelerine ve kadına şiddet uygulamalarına yol açan en önemli etkenlerdir. Tabii bu etkenler dışında da sayabileceğimiz güncel meseleler var elbette. Lakin güncel meseleler şimdilik bir kenarda dursun, gelelim cinsiyet ayrımının yarattığı krizlere...  *** Doktorun; "Bir kızınız olacak" dediğinde yüzü buruşan aile büyükleriyle başlayıp, bir erkek evlat sahibi olmak için 3-4-5 kez doğum yapmaya zorlanan kadınlarımız, daha en baştan ayrımcılığın kurbanları oluyor ne yazık ki.  Geleneklerle, modern hayatın gerçekleri arasında bocalayıp kalan kişiliksiz erkekler, yarattıkları krizle annelerimize, kızlarımıza, kız kardeşlerimize, arkadaşlarımıza kolayca şiddet uygulamakta. Bu sorun kadınlarımızın değil, kadın erkek, tüm toplumun sorunudur ve hepimiz sorumluyuz. Erkekler de en az kadınlar kadar, hatta kimi kadınlardan çok daha fazla bu şiddete karşı tavır almalıdır ki; bu kriz sonlandırmak için yüksek bir farkındalık oluşsun.  *** Biraz da erkeklerin kadınlara karşı şiddet uygulamalarındaki artışı güncel meseleler üzerinden kısaca okuyalı mı?  Devlet organları tarafından bu tip şiddet olayları iki kişi arasında gerçekleşen, sıradanlaşmış bir olay olarak görülmesi de bu durumu olumsuz manada etkiliyor mu sizce? Kamu düzeninin ihlali olarak değerlendirilse önleyici ve koruyucu tedbirler çok daha etkin olacaktır diye düşünüyorum, naçizane. Ne yazık ki caydırıcı cezai yaptırımlar ve önleyici tedbirler gerekli ölçüde olmadığı için her gün şiddet ve cinayet haberleri ile güne uyanıyoruz. Tabii bu haberleri duya duya o kadar kanıksadık ki; şiddet, sanki hayatın bir parçası, bir rutini olmaya başladı. "Her gün olağan şeyler" deyip geçiyoruz artık. İşte toplumsal duyarsızlığa, toplumsal yozlaşmaya bir örnek!  Nitekim; hiçbir gelişmiş ülkede şiddet bu kadar sıradanlaştırılmaz. Aksine temel sorunlara inilir, sorunları iyileştirici önlemler alınır ve ağır cezai yaptırımlar ile şiddetin önüne geçilir.  Bu durumda; "Ülke olarak gelişiyoruz!" Nükteleri ne kadar gerçek olabilir ki?  *** Yukarıda şiddetin birkaç sebebine değinmiş olsam bile, şiddet eylemlerinin artışındaki temel konulara bu yazımda çok fazla girmeyeceğim. Çünkü girersem ülke meselelerine dair daha vahim, gündeme ve haberlere yansıması gereken daha sorunsal gerçeklere, konulara girmiş olacağım. Bu konulara bir nokta koyulacak gibi görünmediği için, yazıyla sıkmak istemedim, siz değerli okuyucularımı.  Şuna dikkat çekmek gerekiyor; sebepten çok eylemlerin konuşulduğu bir ülkede, sorunun çözümüne ulaşmak pek de mümkün değil.  Gerçek sebeplerin konuşulduğu, konuşuldukça sorunların çözüme ulaştığı ve şiddet olaylarının son bulduğu günlere uyanmak dileklerim ile. Esen kalın. 
Ekleme Tarihi: 11 Ağustos 2022 - Perşembe
Ayşe  Yıldız

ŞİDDET ZAYIF GÖRÜLEN CİNSİYETİN KADERİ Mİ? 

 "Toplumsal cinsiyet ayrımı ve kadınların erkeklere nazaran daha ast bir konuma zorlandıkları sosyal mekanizmalar, kadına şiddetin en önemli sebeplerindendir" diyerek, bir yazı ile daha siz değerli okuyucularıma farkındalık katabilirim umarım. 

Kadınlarla erkekler arasında tarihten gelen, eşit olmayan güç ilişkileri, erkeklerin kadınlara üstünlük kurmalarına, kadınlara karşı ayrımcılık yapmalarına, kadınların tam anlamıyla ilerlemelerini engellenmelerine ve kadına şiddet uygulamalarına yol açan en önemli etkenlerdir. Tabii bu etkenler dışında da sayabileceğimiz güncel meseleler var elbette. Lakin güncel meseleler şimdilik bir kenarda dursun, gelelim cinsiyet ayrımının yarattığı krizlere... 

***

Doktorun; "Bir kızınız olacak" dediğinde yüzü buruşan aile büyükleriyle başlayıp, bir erkek evlat sahibi olmak için 3-4-5 kez doğum yapmaya zorlanan kadınlarımız, daha en baştan ayrımcılığın kurbanları oluyor ne yazık ki. 

Geleneklerle, modern hayatın gerçekleri arasında bocalayıp kalan kişiliksiz erkekler, yarattıkları krizle annelerimize, kızlarımıza, kız kardeşlerimize, arkadaşlarımıza kolayca şiddet uygulamakta. Bu sorun kadınlarımızın değil, kadın erkek, tüm toplumun sorunudur ve hepimiz sorumluyuz. Erkekler de en az kadınlar kadar, hatta kimi kadınlardan çok daha fazla bu şiddete karşı tavır almalıdır ki; bu kriz sonlandırmak için yüksek bir farkındalık oluşsun. 

***

Biraz da erkeklerin kadınlara karşı şiddet uygulamalarındaki artışı güncel meseleler üzerinden kısaca okuyalı mı? 

Devlet organları tarafından bu tip şiddet olayları iki kişi arasında gerçekleşen, sıradanlaşmış bir olay olarak görülmesi de bu durumu olumsuz manada etkiliyor mu sizce? Kamu düzeninin ihlali olarak değerlendirilse önleyici ve koruyucu tedbirler çok daha etkin olacaktır diye düşünüyorum, naçizane.

Ne yazık ki caydırıcı cezai yaptırımlar ve önleyici tedbirler gerekli ölçüde olmadığı için her gün şiddet ve cinayet haberleri ile güne uyanıyoruz. Tabii bu haberleri duya duya o kadar kanıksadık ki; şiddet, sanki hayatın bir parçası, bir rutini olmaya başladı. "Her gün olağan şeyler" deyip geçiyoruz artık. İşte toplumsal duyarsızlığa, toplumsal yozlaşmaya bir örnek! 

Nitekim; hiçbir gelişmiş ülkede şiddet bu kadar sıradanlaştırılmaz. Aksine temel sorunlara inilir, sorunları iyileştirici önlemler alınır ve ağır cezai yaptırımlar ile şiddetin önüne geçilir. 

Bu durumda; "Ülke olarak gelişiyoruz!" Nükteleri ne kadar gerçek olabilir ki? 

***

Yukarıda şiddetin birkaç sebebine değinmiş olsam bile, şiddet eylemlerinin artışındaki temel konulara bu yazımda çok fazla girmeyeceğim. Çünkü girersem ülke meselelerine dair daha vahim, gündeme ve haberlere yansıması gereken daha sorunsal gerçeklere, konulara girmiş olacağım. Bu konulara bir nokta koyulacak gibi görünmediği için, yazıyla sıkmak istemedim, siz değerli okuyucularımı. 

Şuna dikkat çekmek gerekiyor; sebepten çok eylemlerin konuşulduğu bir ülkede, sorunun çözümüne ulaşmak pek de mümkün değil. 

Gerçek sebeplerin konuşulduğu, konuşuldukça sorunların çözüme ulaştığı ve şiddet olaylarının son bulduğu günlere uyanmak dileklerim ile.

Esen kalın. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.