Değerli dostlar, iki hafta önce “Cumhuriyet’e Giden Yol” başlıklı yazımızda, Atamızın o kısa hayatına, 57 yıllık ömrünün ilk 40 yılına sığdırdığı unutulmaz başarıları ve zaferleri; Cumhuriyetimizin ilanına kadar olan dönemi kısaca aktarmaya çalışmıştım.
Bu haftaki yazımızda ise Cumhuriyetimizin ilanından ölümsüzlüğe geçişine kadar olan dönemi özetlemeye çalışacağım.
29 Ekim 1923’te Cumhuriyetimizi ilan ettikten sonra, yıllardır zihninde kurguladığı ve gerçekleşmesi için canla başla uğraştığı o muhteşem hayaller bir bir hayata geçiyordu.
“Muasır Medeniyetler Seviyesi” dediği Çağdaş Uygarlığa adım atılacaktı.
Kılık Kıyafet Kanunu ve Medeni Kanunun yanı sıra Tevhidi Tedrisat Kanunu ile çağdaşlığa ve eşitliğe dayalı eğitim öğretim anlayışının benimsenmesi, sosyal, ekonomik, kültür ve sanat alanında yeniliklerle birlikte Yeni Türk Harflerinin kabulü, ardından Millet Mekteplerinin açılışı ile Gazi Mustafa Kemal’in “Başöğretmen” oluşu.
Yoksul, bitkin, yorgun kahraman ve fedakar türk halkının mutlu, umutlu, dingin ve zengin olmaya hakkı vardı.
İşte onun mücadelesini başlattı.
Zenginliğin, mutluluğun, refahın ve gelişmişliğin temeli eğitimdi.
Her işin başı eğitimdi.
Eğitim şarttı.
Öyle de oldu.
Yeni Türk Harflerinin kabulu ve Millet Mekteplerinin açılışı ile hızla eğitim seferberliği başlattı.
Cumhuriyetin ilan edildiği 1923 yılındaki okuryazarlık oranı, yüzde 10’un altındaydı. Bu oran, 1935 nüfus sayımı sonuçlarına göre yüzde 20’yi geçmişti.
Eğitim seferberliği ile binlerce derslik açıldı. Yüz binlerce kişi eğitim öğretim gördü.
Bir devletin asıl kurtuluşunun, kalkınmasının ve gelişmesinin eğitimle olacağını biliyordu ve bunu başlattı.
Ömrünün sonlarına doğru, kendisi ile yapılan bir söyleşide “Mutlu musunuz?” diye sorulduğunda “Mutlu” olduğunu söylemişti.
Çünkü 57 yıllık hayatına o kadar çok şey sığdırmıştı ki, mutlu olmamak imkansızdı.
57 yıllık hayatına; 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 9 kitap, 1 ülke ve milyonlarca özgür Türk insanı bırakmıştı.
Bedenen 82 yıl önce aramızdan ayrıldı; ama ilkeleriyle, öngörüleriyle, görüş ve düşünceleriyle yaşıyor, varlığını ve ölümsüzlüğünü her an hissettiriyor.
Herkes ölür; ama bazılarının eserleri ölümsüzdür. İşte, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk de böyledir.
O gün, bütün Türkiye yağmur yağmadan ıslanmıştı.
Saygıyla, özlemle, şükranla ve minnetle…
Ruhu şad olsun.
Sözün Özü
Sağlığında yenilmeyen adamlar, öldükten sonra hiç yenilmezler. Doç. Dr. Necdet BİLGİ