Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

BAKIŞ AÇISI

Değerli dostlar geçen haftaki yazımızda “akıl yaşı”ndan söz etmiştim. Hatta 15 yıl önce bir etkinlikte paylaştığım bilgileri aktarmıştım. Yazının sonunda da “Bugün için değişen bir şey var mı?” diye sorduktan sonra yanıtını bir sonraki yazımıza bırakalım, demiştim. Evet değerli dostlar, uzmanların ve araştırmacıların elde ettiği verilere göre günümüzde de değişen bir şeyin olmadığı anlaşılıyor. *** 2023 yılı ortalarında paylaşılan verilere göre ülkemizin akıl yaşı yine 11. Yani 11 yaşındaki bir çocuğun duygu ve düşüncesi ile anlama, algılama, düşünme, davranma, tepki verme ve uygulamaya geçme biçimi. İlginç olan nedir, biliyor musunuz? 2014 yılından itibaren 12 yıllık zorunlu eğitime geçildi. Ama okumada, anlamada, algılamada, yorumlamada, düşünmede, üretmede, sorgulamada, davranışlarda, tepki vermelerde herhangi bir değişme, gelişme olmamış. Hatta bunca eğitim süresine karşın geriye gitmiş. TÜRK HALKININ EĞİTİM DÜZEYİ 108’İNCİLİK İlginç bir veri de şu: Türk halkının eğitim düzeyi, 180 ülke arasında 108’incilik. 12 yıllık zorunlu eğitim 8-9 yıldır uygulanıyor; 12 yıllık zorunlu eğitime karşın bu sıralama ilginç değil mi? Ülkemiz insanının ortalama akıl yaşı, ortak akıl yaşı 11. Anlama ve dinleme odaklanmamız, 17 dakika. Çoğu insanımız 17’inci dakikadan sonra ne dendiğini anlamıyor, anlayamıyor. Ülkemizin insanının anlama ve algılama biçimi ve kapasitesi 4 sözcükten oluşan cümleler. Bu tip cümleler de genellikle slogan tipi cümleler. *** Yıllar önce kişisel gelişim seminerine katılmıştım. Orada uzmanımız şöyle demişti. “Reklamların sözlerine dikkat ettiniz mi? Çoğu dört sözcükten oluşur; yani dört dörtlüktür. Anımsayın, bir çakmak reklamı var; çakar çakmaz çakan çakmak! İşte algı ve ilgi böyle oluşturuluyor.” Evet, uzmanımızın verdiği örnek çok doğruydu. Çoğu kişi de yukarıda belirtiğim gibi çok kısa cümleleri anlayabiliyor. Yani dört sözcükten oluşan cümleleri. Ellili yaşın üstündeki kişiler çok iyi bilir; ilkokulda okuma öğrenme fişleri vardı, “Ali ata bak.”, “Koş Ali koş.”. durum bu. *** Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi okuduğunu anlamayanların oranı yüzde 66. Bir cümle dört sözcükten fazla oluşuyorsa anlama hızımız düşüyor; 8-10 sözcüklü cümleler olunca anlamak için biraz düşünüyoruz. Hele bir de birleşik, sıralı veya iç içe cümleler olursa haydi, kolay gelsin, anla anlabilirsen! Boş boş bakmalar, akıl ve mantık dışı gevelemeler… Toplumsal gerçekler böyle olunca konuşulanları ve anlatılanları anlama oranı da benzer değerlerde ortaya çıkacaktır. Televizyon programlarına bakın, durum çok iyi anlaşılacaktır. GENÇLERİMİZ KENDİ DİLİNİ BİLE DOĞRU DÜRÜST BİLMİYOR Değerli dostlar, sizlere birkaç araştırma verisi daha aktarayım. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimlerinde okutulan kitaplar dışında hayatımız boyunca okuduğumuz kitap sayısı, aile başına yarım kitap. Gençlerimiz kendi dilini anlamada dünya ülkeleri arasında 43’üncü. Yani gençlerimiz kendi dilini bile doğru dürüst bilmiyor, anlamıyor. Bir başka ilginç bilgi de şu: Dünya ülkeleri insanlarına, “Son 24 saatte yeni bir şey öğrendiniz mi?” diye sorulmuş. Dünyada son 24 saatte yeni bir şey öğrenme sıralamamız, 121’incilik. Değerli dostlar, bir başka araştırma verisi daha paylaşıp yazımızı bitirelim. NASIL, MUTLU MUYUZ? OECD, üye ülkelerde yaptığı araştırmalarla ilgili paylaşımlar yapıyor. Bunlardan biri de ülkemiz. OECD verilerine göre Türkiye’deki yetişkinlerin yüzde 40’ı okuduğu en basit metni bile anlayamıyor. Bu verilere göre Türkiye’deki yetişkinlerin yüzde 85’i ile bir tartışmaya girmenin de anlamı yok. Zira sizin görüş ve düşüncelerinizi anlayabilecek düzeyde değil. Yine aynı biçimde entelektüel bir metni anlayıp çözebilecek ya da bir konuda araştırma yapabilecek Türk yetişkinlerin oranı da yüzde 3. İşin içine kanıta, belgeye dayalı argümanları (gerçek belgeleri) değerlendirebilmek ve karşıt görüşlere bakarak bir sentez yapabilmek girince bu oran yüzde 1’in altına iniyor. Durum bu. Nasıl, mutlu muyuz? Sözün Özü: Akıl, sonradan ah çekmek için değil; önceden düşünüp önlem almak içindir. Mevlana
Ekleme Tarihi: 10 Ocak 2024 - Çarşamba
Mustafa ATALAY

BAKIŞ AÇISI

Değerli dostlar geçen haftaki yazımızda “akıl yaşı”ndan söz etmiştim. Hatta 15 yıl önce bir etkinlikte paylaştığım bilgileri aktarmıştım. Yazının sonunda da “Bugün için değişen bir şey var mı?” diye sorduktan sonra yanıtını bir sonraki yazımıza bırakalım, demiştim. Evet değerli dostlar, uzmanların ve araştırmacıların elde ettiği verilere göre günümüzde de değişen bir şeyin olmadığı anlaşılıyor.

***

2023 yılı ortalarında paylaşılan verilere göre ülkemizin akıl yaşı yine 11. Yani 11 yaşındaki bir çocuğun duygu ve düşüncesi ile anlama, algılama, düşünme, davranma, tepki verme ve uygulamaya geçme biçimi. İlginç olan nedir, biliyor musunuz? 2014 yılından itibaren 12 yıllık zorunlu eğitime geçildi. Ama okumada, anlamada, algılamada, yorumlamada, düşünmede, üretmede, sorgulamada, davranışlarda, tepki vermelerde herhangi bir değişme, gelişme olmamış. Hatta bunca eğitim süresine karşın geriye gitmiş.

TÜRK HALKININ EĞİTİM DÜZEYİ 108’İNCİLİK

İlginç bir veri de şu: Türk halkının eğitim düzeyi, 180 ülke arasında 108’incilik. 12 yıllık zorunlu eğitim 8-9 yıldır uygulanıyor; 12 yıllık zorunlu eğitime karşın bu sıralama ilginç değil mi? Ülkemiz insanının ortalama akıl yaşı, ortak akıl yaşı 11. Anlama ve dinleme odaklanmamız, 17 dakika. Çoğu insanımız 17’inci dakikadan sonra ne dendiğini anlamıyor, anlayamıyor. Ülkemizin insanının anlama ve algılama biçimi ve kapasitesi 4 sözcükten oluşan cümleler. Bu tip cümleler de genellikle slogan tipi cümleler.

***

Yıllar önce kişisel gelişim seminerine katılmıştım. Orada uzmanımız şöyle demişti. “Reklamların sözlerine dikkat ettiniz mi? Çoğu dört sözcükten oluşur; yani dört dörtlüktür. Anımsayın, bir çakmak reklamı var; çakar çakmaz çakan çakmak! İşte algı ve ilgi böyle oluşturuluyor.” Evet, uzmanımızın verdiği örnek çok doğruydu. Çoğu kişi de yukarıda belirtiğim gibi çok kısa cümleleri anlayabiliyor. Yani dört sözcükten oluşan cümleleri. Ellili yaşın üstündeki kişiler çok iyi bilir; ilkokulda okuma öğrenme fişleri vardı, “Ali ata bak.”, “Koş Ali koş.”. durum bu.

***

Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi okuduğunu anlamayanların oranı yüzde 66. Bir cümle dört sözcükten fazla oluşuyorsa anlama hızımız düşüyor; 8-10 sözcüklü cümleler olunca anlamak için biraz düşünüyoruz. Hele bir de birleşik, sıralı veya iç içe cümleler olursa haydi, kolay gelsin, anla anlabilirsen! Boş boş bakmalar, akıl ve mantık dışı gevelemeler… Toplumsal gerçekler böyle olunca konuşulanları ve anlatılanları anlama oranı da benzer değerlerde ortaya çıkacaktır. Televizyon programlarına bakın, durum çok iyi anlaşılacaktır.

GENÇLERİMİZ KENDİ DİLİNİ BİLE DOĞRU DÜRÜST BİLMİYOR

Değerli dostlar, sizlere birkaç araştırma verisi daha aktarayım. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimlerinde okutulan kitaplar dışında hayatımız boyunca okuduğumuz kitap sayısı, aile başına yarım kitap. Gençlerimiz kendi dilini anlamada dünya ülkeleri arasında 43’üncü. Yani gençlerimiz kendi dilini bile doğru dürüst bilmiyor, anlamıyor. Bir başka ilginç bilgi de şu: Dünya ülkeleri insanlarına, “Son 24 saatte yeni bir şey öğrendiniz mi?” diye sorulmuş. Dünyada son 24 saatte yeni bir şey öğrenme sıralamamız, 121’incilik. Değerli dostlar, bir başka araştırma verisi daha paylaşıp yazımızı bitirelim.

NASIL, MUTLU MUYUZ?

OECD, üye ülkelerde yaptığı araştırmalarla ilgili paylaşımlar yapıyor. Bunlardan biri de ülkemiz. OECD verilerine göre Türkiye’deki yetişkinlerin yüzde 40’ı okuduğu en basit metni bile anlayamıyor. Bu verilere göre Türkiye’deki yetişkinlerin yüzde 85’i ile bir tartışmaya girmenin de anlamı yok. Zira sizin görüş ve düşüncelerinizi anlayabilecek düzeyde değil. Yine aynı biçimde entelektüel bir metni anlayıp çözebilecek ya da bir konuda araştırma yapabilecek Türk yetişkinlerin oranı da yüzde 3. İşin içine kanıta, belgeye dayalı argümanları (gerçek belgeleri) değerlendirebilmek ve karşıt görüşlere bakarak bir sentez yapabilmek girince bu oran yüzde 1’in altına iniyor. Durum bu. Nasıl, mutlu muyuz?

Sözün Özü:

Akıl, sonradan ah çekmek için değil; önceden düşünüp önlem almak içindir. Mevlana

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.