Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

BAŞ AĞRISI

Bir zamanlar Uşak’ta Osman Ağa adlı zengin, güçlü, sözü dinlenir, hatırı sayılır bir kişiden söz edilir. Bu Osman Ağa bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Lakin Osman Ağanın baş ağrısı artarak sürer. Üstüne üstlük baş ağrısının yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka doktorlara gidilir…    OSMAN AĞA, SERVET VAAT EDER   Osman Ağa, Uşak’ın ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaat eder. Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi nedenini de bulamaz. Ev halkı birbirine karışır, baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman Ağayı İstanbul’a götürmeye karar verirler. İstanbul’da en iyi doktorlar seferber olur. Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır… Hiçbiri ama hiçbiri yarar sağlamaz. Osman Ağanın ağrıları, bu ağrılarından dolayı da çığlıkları gittikçe artar. Avazı çıktığı kadar bağırır: “Kurtarın beni bu baş ağrısından!” diye inler.    OSMAN AĞA ÖLÜMÜ BEKLEMEYE BAŞLAR   Görünüşe bakılırsa Osman Ağa, turp gibidir. Oysa dayanması gittikçe zorlaşan baş ağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hale getirir. Yapılan tedavilerin hiçbiri yarar sağlamaz. Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta durabilen Osman Ağa, son çare olarak apar topar yurtdışına götürülür. O devirde Amerika değil İsviçre moda, Zürih’e gidilir. Haftalarca hastanede kalınır, onlarca profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır.Sonuç olarak Osman Ağaya bir teşhis konulamaz. Artık yerinden kalkamayan Osman Ağaya ağrı kesici iğneler verilir, ülkesine dönüp “dinlenmesi”, daha doğrusu son günlerini evinde geçirmesi önerilir. Osman Ağa bitkin, aile perişan. “Kader” denilir, Uşak’a dönülür. Osman Ağa, yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar.   ***   Bir gün, hastanın keyfi yerine gelsin diye Osman Ağanın eski berberi Berber Hasan, yayla evine çağrılır. Berber Hasan, yataktan kalkamayan Osman Ağayı tıraş ederken adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler. Berber Hasan, bir an düşünür. “Ağam” der, “Sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın?” Bir bakar, “Hah işte!” der. “Kıl dönmüş.” Osman Ağanın şaşkın bakışlarına aldırmaksızın çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı çeker. Ev halkı Osman Ağanın köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşar. Berber Hasan, Osman Ağanın elinden zor alınır ve cımbızın ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir. Osman Ağanın kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır.    OSMAN AĞA YENİDEN MUTLU VE SAĞLIKLIDIR   Ertesi sabah Osman Ağa, ilk kez rahat bir uykudan uyanır. Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Baş ağrısından ise eser kalmamıştır. Osman Ağa, yeniden doğmuş gibi mutlu ve sağlıklıdır. Dönen kılın sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz ıstıraplara yol açtığını doktorlar ancak o zaman anlarlar. Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına gelmemiştir. Sapasağlam ayağa kalkan Osman Ağa, Berber Hasan’ı çağırtır ve ona bir servet bağışlar. Burnundan kıl aldıran Osman Ağa, artık sapasağlamdır. Osman Ağa, elini Berber Hasan’ın omzuna koyarak ona şunları söyler: “Sen bana çok değerli ve anlamlı bir hayat dersi verdin!”    BURNUNDAN KIL ALDIRMAYANIN BAŞI DERTTEN KURTULMAZ   Evet, çoğumuzun bildiği öykümüz böyle… Peki, bu öyküden alınacak, çıkatılacak hayat dersi ne olabilir? Yanıtı çok basit. “Burnundan kıl aldırmayanın başı dertten kurtulmaz!” Bundan başka çıkarabileceğimiz başka dersler de var. Merak edenler, Türkçemizde çok kullanılan “burunla ilgili deyimler”e bakabilir ve bunların ne anlama geldiğini okuyabilir; ama okuduklarından ders almak koşuluyla! Boşa okumanın bir anlamı yok. Bazen yaşamdan ve yaşananlardan iyi bir ders çıkarabilmek için biraz emek harcamak gerekiyor. Kolayca ve emeksizce elde edilenlerin değeri pek anlaşılamıyor.   Sözün Özü: Büyük yanlışların altında genellikle gurur yatar. Kitap Yüzü  
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2023 - Salı
Mustafa ATALAY

BAŞ AĞRISI

Bir zamanlar Uşak’ta Osman Ağa adlı zengin, güçlü, sözü dinlenir, hatırı sayılır bir kişiden söz edilir. Bu Osman Ağa bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Lakin Osman Ağanın baş ağrısı artarak sürer. Üstüne üstlük baş ağrısının yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka doktorlara gidilir… 

 

OSMAN AĞA, SERVET VAAT EDER

 

Osman Ağa, Uşak’ın ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaat eder. Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi nedenini de bulamaz. Ev halkı birbirine karışır, baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman Ağayı İstanbul’a götürmeye karar verirler. İstanbul’da en iyi doktorlar seferber olur. Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır… Hiçbiri ama hiçbiri yarar sağlamaz. Osman Ağanın ağrıları, bu ağrılarından dolayı da çığlıkları gittikçe artar. Avazı çıktığı kadar bağırır: “Kurtarın beni bu baş ağrısından!” diye inler. 

 

OSMAN AĞA ÖLÜMÜ BEKLEMEYE BAŞLAR

 

Görünüşe bakılırsa Osman Ağa, turp gibidir. Oysa dayanması gittikçe zorlaşan baş ağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hale getirir. Yapılan tedavilerin hiçbiri yarar sağlamaz. Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta durabilen Osman Ağa, son çare olarak apar topar yurtdışına götürülür. O devirde Amerika değil İsviçre moda, Zürih’e gidilir. Haftalarca hastanede kalınır, onlarca profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır.Sonuç olarak Osman Ağaya bir teşhis konulamaz. Artık yerinden kalkamayan Osman Ağaya ağrı kesici iğneler verilir, ülkesine dönüp “dinlenmesi”, daha doğrusu son günlerini evinde geçirmesi önerilir. Osman Ağa bitkin, aile perişan. “Kader” denilir, Uşak’a dönülür. Osman Ağa, yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar.

 

***

 

Bir gün, hastanın keyfi yerine gelsin diye Osman Ağanın eski berberi Berber Hasan, yayla evine çağrılır. Berber Hasan, yataktan kalkamayan Osman Ağayı tıraş ederken adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler. Berber Hasan, bir an düşünür. “Ağam” der, “Sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın?” Bir bakar, “Hah işte!” der. “Kıl dönmüş.” Osman Ağanın şaşkın bakışlarına aldırmaksızın çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı çeker. Ev halkı Osman Ağanın köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşar. Berber Hasan, Osman Ağanın elinden zor alınır ve cımbızın ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir. Osman Ağanın kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır. 

 

OSMAN AĞA YENİDEN MUTLU VE SAĞLIKLIDIR

 

Ertesi sabah Osman Ağa, ilk kez rahat bir uykudan uyanır. Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Baş ağrısından ise eser kalmamıştır. Osman Ağa, yeniden doğmuş gibi mutlu ve sağlıklıdır. Dönen kılın sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz ıstıraplara yol açtığını doktorlar ancak o zaman anlarlar. Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına gelmemiştir. Sapasağlam ayağa kalkan Osman Ağa, Berber Hasan’ı çağırtır ve ona bir servet bağışlar. Burnundan kıl aldıran Osman Ağa, artık sapasağlamdır. Osman Ağa, elini Berber Hasan’ın omzuna koyarak ona şunları söyler: “Sen bana çok değerli ve anlamlı bir hayat dersi verdin!” 

 

BURNUNDAN KIL ALDIRMAYANIN BAŞI DERTTEN KURTULMAZ

 

Evet, çoğumuzun bildiği öykümüz böyle… Peki, bu öyküden alınacak, çıkatılacak hayat dersi ne olabilir? Yanıtı çok basit. “Burnundan kıl aldırmayanın başı dertten kurtulmaz!” Bundan başka çıkarabileceğimiz başka dersler de var. Merak edenler, Türkçemizde çok kullanılan “burunla ilgili deyimler”e bakabilir ve bunların ne anlama geldiğini okuyabilir; ama okuduklarından ders almak koşuluyla! Boşa okumanın bir anlamı yok. Bazen yaşamdan ve yaşananlardan iyi bir ders çıkarabilmek için biraz emek harcamak gerekiyor. Kolayca ve emeksizce elde edilenlerin değeri pek anlaşılamıyor.

 

Sözün Özü:

Büyük yanlışların altında genellikle gurur yatar. Kitap Yüzü

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.