Değerli dostlar, öncelikle geçmiş Kurban Bayramınızı kutlar, sağlık ve esenlik dolu nice bayramlar dilerim.
Bayram, geçti. Bayram sonrası da olsa eğer biraz neşemiz, ağız tadımız kaldıysa sizleri biraz neşelendirmek isterim.
Evet, ilginizi çekeceğini umduğum, moralinizi düzeltecek, bu sıcak havalarda sizleri biraz olsun gülümsetecek birkaç fıkra…
Tilki, bir gün yaşadığı ormandan çıkar ve gezmeye başlar. Yolu, bir köye ulaşır. Köyün meydanına varır. Bir duvara çıkar, çevreyi izlemeye başlar. Oradan geçen köy muhtarı şaşırır: “Aaa, bir tilki!” der. Biraz sonra köyün hocası camiye giderken duvardaki tilkiyi görür: “Aaa, tilkiye bak!” der. Daha sonra köyün bakkalı da oradan geçerken bağırır: “Hay Allah, bir tilki!” Kahvedekiler merak edip dışarı çıkarlar. Onlar da tilkiyi görünce şaşırırlar: “Tilkiyi gördünüz mü? Vallahi bir tilki bu!” Kalabalık çoğalıp sesler uğultuya dönüşünce tilki ormana kaçar. Dişi tilkiye: “Bugün öğle vakti köye indim. Orada herkes beni tanıyor; ama ben, hiçbirini tanımıyorum!” der.
* * *
İki kaplumbağanın suları bitmiş. Su almak için göle gitmişler. Anca 10 yıl sonra varabilmişler; ama kova almayı unutmuşlar. Diğeri, ben alır gelirim; ama ben gelene kadar su içmeyeceksin, demiş ve gitmiş. Aradan bir 10 yıl geçmiş, gelen giden yok. Orada kalan kaplumbağa, ben içeyim de neslim tükenmesin, demiş. Tam suyu içecekken çalılardan bir ses gelmiş: “Bak böyle yaparsan, kova almaya gitmem ha!”
* * *
Birini döven bir adam, hakimin karşısına çıkarılmış.
Hakim sormuş: “Nerede yaşıyorsun?”
Adam, “Orda burada!” demiş.
Hakim, “Ne iş yaparsın?” diye sormuş.
Adam, “Onu bunu!” diye karşılık vermiş.
Hakim, “Barda dövdüğün adamı önceden tanıyor musun?” diye sormuş.
Adam da “Şöyle böyle!” deyince hakim, “Ne demek yani nereden tanıyorsun?” diye ısrar edince adam, “Oradan buradan” diye karşılık vermiş.
Hakim, bu garip cevaplara dayanamamış ve “Anlaşıldı, alın, götürün bu adamı; tıkın içeri!” diye kararı vermiş.
İki jandarma, adamın koluna girmiş, hapse götürürlerken adam hakime seslenmiş:
“Heeeey bi dakika! Ne zaman çıkıcam ben buradan!”
Hakim de ona seslenmiş: “Bugün, yarın!”
* * *
Bir gün Şakir, eşeğiyle köyüne dönerken yolda gördüğü elma bahçesindeki elmalardan tatmak ister. Bahçeye girer ve eşeğinin üstünde kolayca eriştiği elmalarla bir güzel karnını doyurur. Tam ayrılacağı sırada bahçe sahibi ikisini de görür ve yakalar. Önce eşeği, bir güzel döver; ardından da köşede bekleyen Şakir'i pataklar.
Dayaktan sonra dayanamayan Şakir, sorar: “Tamam, dövdün, anladık da sana bir şey sormak istiyorum!”
Bahçe sahibi, “Sor bakalım.” der.
Şakir, “Neden önce beni değil de eşeği dövdün?”
Bahçe sahibi, “Önce seni dövseydim eşek kaçardı da ondan!”
* * *
Esen kalın, sağlıcakla kalın. Neşeniz bol, gününüz aydın olsun.
Sözün Özü
İnsan, neşeyi elden bırakmazsa, her felaketin üstesinden gelir. Giovanni Verga