Değerli dostlar, bu haftaki yazımızda farklı bir konudan söz etmek istiyorum. Bizleri ve okuyucuları düşünmeye ve sorgulamaya yöneltecek yazılara ve paylaşımlara yer vermekte yarar olduğunu düşünüyorum. Bu haftaki yazımız da Necdet Topçuoğlu adlı düşünürümüzün paylaşımından alıntılama.
Yazının başlığına baktığımızda belki çoğumuzun bildiği “Yaşlı Katırın Öyküsü”nü anımsamak gerekecek. Başarılı olmanın ve başarıya giden yolun dayanışmadan, takımdaşlık ruhundan geçtiğini çoğu kişi bilir. Bu öykü de öyle.
İsterseniz önce “Yaşlı Katırın Öyküsü”nü okuyalım, sonra da işin “felsefesini” yapalım.
***
Avrupa ülkelerinin birinde adamın birisi, yıllar sonra doğduğu çiftliği görmek için arabası ile yola çıkar. Tarlaların arasından çocukluğunun geçtiği çiftliğe giderken arabası çamurlu tarlada kalır. Arabayı oradan çıkarmak için çok uğraşır, her yolu dener; ancak arabayı oradan çıkaramaz. Şöyle durup bakar, arabayı bu çamurdan tek başına çıkaramayacağını anlar. Çevresine bakınır. Biraz ileride küçük bir çiftliğin olduğunu görür ve çiftliğe gider.
Çiftlikte, yaşlı bir köylü yaşamaktadır. Durumu ve başına gelenleri yaşlı köylüye anlatır. Yaşlı köylü, adamı dinledikten sonra arabanın çamura saplandığı yere doğru bakar ve gelen adama, “Tamam, bunu benim yaşlı katırım Warwick halleder.” diye söylenir.
Yaşlı köylü, yerinden kalkar ve adamla birlikte katırın bulunduğu ahıra doğru yürürler. Yaşlı köylü, katırı ahırdan çıkarır. Yardım isteyen adam, gözlerine inanamaz. Katır hem yaşlı hem de kördür.
***
Warwick, aslında oradaki bir kentin adıdır. Batıda, çiftlik hayvanlarına, sevilen insanların veya kentlerin adının verilmesi garip bir durum değildir. Hatta gelenek olduğu söylenebilir.
Yaşlı köylü, kalınca bir halatı yüklenir, katırı da alarak adam ile birlikte arabanın olduğu yere doğru giderler. Yaşlı köylünün elinde bir kamçı bile yoktur. Arabanın yanına gelince yaşlı köylü halatın bir ucunu arabanın tamponuna, diğer ucunu da yaşlı katırın koşumlarına bağlar. Daha sonra, “Haydi Jack, haydi Ted, ha gayret Fred!, hadi davran Warwick!” diye komut vermeye başlar. Yaşlı katır, adını duyduğu anda büyük bir gayretle ileri atılır ve arabayı çamurdan çekip çıkarır.
Adam, gördüklerine inanamaz. Yaşlı, çelimsiz katırın bu işi nasıl başardığına şaşırmıştır.
Adam, öncelikle arabasının çamurdan çıkmasına memnun olmuştur. Yaşlı köylüye teşekkür eder ve merakını gidermek için “Neden Warwick’in adını söylemeden önce o kadar isim saydın?” diye sorar.
Yaşlı köylü güler ve bir soru ile karşılık verir.
“Warwick'in kör olduğunu görmedin mi? Kendi adından önce başka isimleri sayınca kendisini bir takımın parçası olarak hissetti. Böyle hissetmesini başardığımız zaman yaşlı katırım, daima başarılı olmuştur. Eğer kör olmasaydı çamura gömülmüş arabayı asla yalnız başına çıkaramazdı.” der ve konuşmasını şöyle sürdürür.
“Kendi adından önce bu kadar ismi sıraladığım zaman kendisi ile birlikte çalışan bir kaç katır daha olduğunu sandı. Heyecana kapıldı ve üstüne düşeni yapmak için bütün gayretini gösterdi.” der.
***
Bu öyküde iki önemli kavram öne çıkmakta. Biri “yardım” diğeri de “dayanışma”.
Aslında bu öyküde dayanışmanın kendisi yoktur; ama ruhu yeterli olmuştur.
Ünlü yazar Eduardo Galeano, “Ben, yardıma inanmam; dayanışmaya inanırım.” diyor.
Yardım, çok dikey, yani yukarıdan aşağıya doğru olan bir ilişkidir. Dayanışma ise yatay, yani ötekine saygıyı ifade eder. Bu durum, ondan öğreneceğin şeyler olduğunu hissettirir.
Yardımlaşmanın olmadığı bir dünya cehennem, dayanışmanın başarıldığı bir dünya ise cennet olurdu, demiştir.
Bizimle aynı duygu ve düşünceye sahip insanlarla dayanışmayı sağlamak kolaydır. Bizim gibi düşünmeyen, bizden olmayanları ikna ederek dayanışmayı sağlamak ise çok daha değerli bir kazanımdır. İnsanlar ile ortak duygularda birleşerek ortak hedefe yönelmek, emek ve özveri ister.
Öyküde yaşlı katır Warwick, hiç kamçı kullanılmadan, bilime dayalı bir uygulama ile ikna edilmiştir.
Ayrıştırılan toplumlar da ortak paydalarda buluşturularak ortak değerler çevresinde birleştirilebilmelidir.
Sözün Özü
Başarı, bir takımın parçası olmaktan geçer. Necdet Topçuoğlu