Değerli dostlar, bu haftaki yazımızda geçen iki haftada ele aldığım eğitim konusunu sürdürecektim. Ama Pazartesi sabahı yaşanan acı yıkım ve facia, konumuzu değiştirmemize neden oldu. Evet, Kahramanmaraş merkezli, art arda oluşan iki büyük deprem, tüm ülkede olduğu gibi dünyadaki tüm ülkeleri de şaşkına çevirdi. Ülkemiz ve ülkemizin cefakar insanları büyük bir acıya ve faciaya uyandı. Deprem felaketi yaşayan başta Kahramanmaraş olmak üzere Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Osmaniye, Adana, Kilis, Diyarbakır, Malatya ve Şanlıurfa halkına geçmiş olsun, diyor; yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yararılara acil şifa diliyorum.
İNSANLAR ÇARESİZ VE ŞAŞKIN
Televizyon ekranlarından gördüğümüz kadarıyla çok kötü bir durum var. Her yer yıkılmış, şehirler harabeye dönmüş, insanlar çaresiz ve şaşkın. Allah, yardımcıları olsun. Çok zor bir durum. Hele ki şu kış gününde ve soğukların bastırdığı bir zamanda depremzedelerin durumu daha içler acısı. Gerçekten çok zor, bir yanda deprem ve soğuk bir yanda çaresizlik ve imkansızlık…
DEVLETİMİZE VE HALKIMIZA GÜVENİYORUZ
Devletimiz ve milletimiz bu acıyı paylaşarak ve kucaklaşarak hafifletme gücüne sahip. O yüzden devletimize ve halkımıza güveniyoruz. El birliğiyle bu acının da üstesinden geliriz; ama giden canları, yaşamını yitirenleri geri getiremeyiz. Acı olan bu. Allah rahmet eylesin. Televizyon ekranlarındaki görüntülere göre depremin yıkıcılığı ve acı yüzü bir kez daha gözler önüne serildi.
DEPREM GERÇEĞİ UNUTULUP GİDİYOR
Ülkemiz deprem kuşağında. İrili ufaklı onlarca deprem oluyor. Küçük ölçekli depremler sıklıkla yaşanıyor. Ama büyük ve yıkıcı depremler olunca ülkemizin deprem kuşağında olduğu hatırlanıyor. En acısı da böyle büyük ölçekli yıkıcı depremlerden sonra günlerce konuşulan deprem gerçeği, daha sonra kanıtsanarak unutulup gidiyor. İleriye dönük yapıcı ve önleyici çalışmalar ötelenip gidiyor. Ölen öldüğüyle, yıkılan yıkıldığıyla kalıyor.
***
Yine televizyon ekranlarından gördüğümüz kadarıyla koca koca binalar yerle bir olmuş. Yanı başındaki binaların bir bölümü de sapasağlam ayakta. Çok ilginç. Uzmanlar sürekli söylüyor: “Deprem öldürmez, çürük ve usülsüz yapılan binalar öldürür.” diye. İşte o görüntüler, bu sözün ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Aynı yerde bir bina yerle bir olurken yanı başındaki diğer bina ayakta duruyorsa uzmanların o uyarıcı sözünün doğruluğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Her doğal afet zamanı konuşulur; ama sonra unutulur. Her kim yaptıysa yanına kâr kalır.
ÇÜRÜK VE USÜLSÜZ YAPILAN BİNALAR ÖLDÜRÜYOR
Dünyanın birçok ülkesinde de depremler oluyor. Bazı ülkelerdeki depremler yıkıcı olurken bazı ülkelerdekiler de o kadar güçlü olmasına rağmen yıkıcı olmadığı gibi ölüm de olmuyor. Geçtiğimiz yıllarda bir Bakan, “Japonya'da deprem olunca insanlar evinde sırtüstü yatıyor da bu ülkede insanlar niye ölüyor?” diye sormuştu. Sayın bakan, aslında bu sorusunun yanıtını biliyor ki ironi yapıyor. Ülkemizdeki insanların neden öldüğü apaçık ortada. Deprem öldürmüyor, çürük ve usülsüz yapılan binalar öldürüyor. Kısa yoldan para kazanma, rant, doyumsuz ve sınırsız zengin olma hırsı ile birlikte bu anlayıştakilere engel olunmadığı sürece bu yaşananlar kaçınılmaz olacaktır.
BU ÜLKE, DEPREM ÜLKESİ
Bu ülke, deprem ülkesi. Ülkemizin birçok yerinde depremler oldu, oluyor. Yüzlerce bina yıkılıyor, yüzlerce insan ölüyor. Bunca gösterişi yüksek; ama kalitesi ve sağlamlığı düşük yapıları yapanlar ve bunlara izin verenler; hangi müteahhit, hangi mühendis, hangi kontrolör, kısacası hangi “yetkili” ve “sorumlu” giden canların bedelini nasıl ödeyecek? Kimler hesap verecek? Yapılması gereken nedir biliyor musunuz? Yapılan her bina, mühendisine ve müteahhidine sorumluk zimmetiyle bağlanmalı, aynı zamanda binanın yapıldığı dönemdeki belediye başkanları ve ilgili belediye bürokratları da sorumlu olmalıdır.
***
Bu tür doğal afetlerden dolayı zarar gören binalar bunlardan tazmin edilmeli; ölen, zarar gören her vatandaş için de adam öldürmek suçuyla yargılanıp cezalandırılmalı. Yasal düzenleme öyle sağlam çıkarılmalı ki kaçarı, göçeri, kurtuluşu da olmamalı. Depremden kaçışımız olmadığına ve depremle yaşamak zorunda olduğumuza göre barındığımız binaların sağlam, güvenli ve kaliteli olması gerekir. Bununla ilgili yasal düzenlemeler en kısa sürede yapılmalı ve yürürlüğe girmeli. Başka da yolu yok.
Sözün Özü:
Depremin ne zaman olacağını hiç bilmiyoruz; ama depremin neler yapabileceğini herkes biliyor. Ünsüz Biri