Değerli dostlar, ünlü düşünür Sokrates’i bilmeyenimiz yoktur, sanırım. Çoğu kişi onu, ünlü “Savunması” ile tanır. Yargılanma sürecinde yaptığı savunması ve idam kararının verilmesinden sonraki söyledikleri günümüze de birçok konuda ışık tutmaktadır.
İdama mahkum olan Sokrates, ölüme götürülürken karısı da yanı başında ağlar. Sokrates, karısına “Niye ağlıyorsun?” diye sorar. Karısı da “Haksız yere ölüme gidişine!” der. Bunun üzerine Sokrates, “Haklı yere götürseler daha mı iyi olurdu?” diyerek savunmasında, düşüncelerinde ve ilkelerinde ne kadar doğru duruş sergilediğini gösterir.
Bu kısa girişten sonra Sokrates’in ortaya koyduğu çok önemli ve değerli ilkesini birlikte okuyalım.
Sokrates’in önemli ve değerli ilkesinin adı, Üçlü Süzgeç.
Sokrates hem bilgi hem de sır saklamasını iyi bildiği için çok saygı değer bir ün kazanmıştır.
Bir gün başka bir filozof tanıdığına rastlar ve o kişi ona şöyle der:
Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?
Sokrates, o kişiye, “Biraz bekle. Bana bir şey söylemeden önce senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna ‘Üçlü Süzgeç Testi’ deniyor.” der.
O kişi, üçlü süzgeç mi, diye şaşkınlıkla sorar.
Sokrates, evet, doğru duydun; üçlü süzgeç, der ve konuşmasını şöyle sürdürür.
Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce bir süre durup ne söyleyeceğini süzgeçten geçirmek, iyi bir düşünce olabilir. Üçlü süzgeç testi dememin nedenini birazdan anlayacaksın. Şimdi birinci süzgeç, “Gerçeklik Süzgeci” ile başlıyoruz!
Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?
O kişi, hayır, der ve bu söyleyeceğinin duyum olduğunu belirtir.
Bu karşılık üzerine Sokrates, öyleyse sen bu söyleyeceğin şeyin gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun.
Şimdi ikinci süzgeci deneyelim, der. Bu süzgecin adı da “İyilik Süzgeci”dir.
Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi, diye sorar.
O kişi de hayır, tam tersi, der.
Sokrates de öyleyse onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin, der ve o kişiye son bir fırsat vermek için sözünü şöyle sürdürür.
Tüm bu iki olumsuzluğa karşın yine de sınavdan geçebilirsin. Geriye bir süzgeç kaldı. Onun adı da “işe yararlılık süzgeci”.
Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı, der.
O kişi yine, hayır, pek değil, deyince Sokrates, “Eğer bana söyleyeceğin şey hem doğru değil hem iyi değil hem de işe yaramaz ve kötü bir şeyse bana niye söyleyesin ki?
Bunun üzerine üçlü süzgeci geçemeyen o kişi, söyleyeceklerinden vazgeçip Sokrates’in yanından ayrılır.
İşte gerçek düşünürlerin ve bilgelerin ortaya çıkışı ve gelişimi böyle gerçekleşir.
Sokrates’in öğrencileri, günümüzün insanları gibi zamanlarını boş işlerle, amaçsız ve yararsız dedikodularla geçirmemişler, asılsız ve boş düşüncelerle akıllarını bulandırmamışlar, kendilerini düşünmeye ve sorgulamaya yönlendirmişler.
Günümüzde her tür bilgiye kolayca ulaşabilmemize karşın düşünmemeyi, sorgulamamayı, amaçsızca boş işler peşinde koşturmayı tercih ediyoruz. Bir şeyler peşinde koşarken de kendimize geç kalıyoruz.
Düşünmek, sorgulamak gerekiyor. Düşünmek ve sorgulamak için de geçmişe, yani tarihe yönelmek, geçmişten ve tarihten ders almak gerekiyor.
Geçmişi ve tarihi doğru okuyamazsak bedeli ağır olur.
Sözün Özü
İnsan doğru bilgiye ulaşmadıysa hiçbir zaman doğru düşünceye ulaşamaz.