Siyasetin en üst kademesinde, önemli makamlara gelmiş ve ülke yönetiminde söz sahibi olmuş birinin, artık kendisini etkisiz elemanmış gibi görmesi kolay kabul edilebilir bir durum değildir. Siyasi kaygı ve yok olma korkusu, sizin üstlenmiş olduğunuz makamda ve verdiğiniz beyanatlarınızda hata yapma olasılığını en üst düzeye çıkarmaktadır.
Devletimizin ilk defa bu kadar çıkmazda olduğunu hissediyorum. Yapılan açıklamalar ve verilen beyanatlar kuşku ve endişe verici. İşte son günlerin en çok konuşulan ve çok manidar olan konuları;
Bir süredir cezaevinde bulunan Alaattin Çakıcı, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında tehdit dolu bir mektup yayınladı. Ağır ithamların bulunduğu bu mektuba CHP tarafından sert sözlerle karşılık verildi. Peki, nasıl oluyordu da Alaattin Çakıcı bu sözleri söyleyebiliyordu? Vatandaşımızdan yüzde 25 oranında oy almış siyasi bir partinin genel başkanına, bizim gibi demokratik bir ülkede bunları söylemek hukuk açısından mümkün mü?
Arkasındaki güç kimdi? Çakıcı, bu sözleri hangi sıfatla söyleme cesareti bulmuştu. Ve çok geçmeden Sayın Bahçeli'den açıklama geldi." Çakıcı benim ülküdaşım" dedi. Yani sözlerinin arkasındayım demek istedi. Çakıcı'nın ceza almış olduğu suçlar belli. Hatta bunların içinde Cumhurbaşkanına hakaret suçu bile var. Tam “hükümet cephesinden bir açıklama yok” derken, ekranların karşısına çıkan Bülent Arınç, daha da çarpıcı sözlerle kafaları bir kez daha karıştırdı. Bülent Arınç "Bu tehdit, Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef almış gibi görünse de aslında demokrasiye yapılmıştır. Tasvip edilecek tarafı yok" diyerek Çakıcı’nın sözlerini sert bir dille eleştirdi.
ARINÇ'IN İSTİFASI SORUNLARI ÇÖZMÜYOR
Cumhurbaşkanı'nın sert bir dille eleştirdiği Arınç'tan istifa kararı gelse de, hükümet ve Arınç arasındaki sorunların çözülmesinde yeterli olmayacaktır. Arınç, bundan sonra daha da sert sözler söyleyebilir. Bakalım AK Parti cephesi Arınç'ın söylemlemlerini nasıl karşılayacak? Biliyorsunuz Arınç, 18 yıllık AK Parti döneminde her zaman sivri dilli olmasıyla eleştirildi. TV ekranlarından Selahattin Demirtaşın kaleme aldığı kitabı okuduğunu ve çok etkilendiğini ballandıra ballandıra anlatan Arınç, ayrıca kitabın herkes tarafından okunması gerektiğini söyleyip bir de reklamını yaptı.
Sayın Arınç siyasette her zaman gizemini koruyor. Tam “ortadan yok oldu, sesi soluğu çıkmıyor” dediğimiz anda, hop meydana çıkıp iki uçuk cümle söylüyor, tüm medyanın ilgisini çekmeyi başarıyor. Arınç, her zaman kafasında farklı projeleri olan ve istediği zaman istediği yere mesajlar verebilen birisiydi. Son dönemde siyasette olmaması ve yeni kurulan partilerle adının anılması bile yetmişti AK Parti cephesine. Apar topar kurulan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığına getirilmişti. Doğrusu bundan sonra Arınç'ın yapacağı açıklamaları merakla bekleyip göreceğiz. Kim bilir, Arınç trenden en son inen mi olacak yoksa başka sulara yelken açan mı?
SAPLA SAMAN BİRBİRİNE KARIŞTI
Özetlersek, çocukken oynadığımız bir oyun vardı. Kim, nerede, kiminle, ne yapıyor? Ülke siyasetinde maalesef durum bu arkadaşlar. Seçtiğimiz insanlar kimi destekliyor, kime sahip çıkıyor, nerede neler yapılıyor, ne sözler veriliyor kimse bilmiyor.
Terördü, mafyaydı, siyasetti derken, ülke için kim çalışıyor, kim köstek oluyor bir türlü anlayamadık.
Eğer içinde bulunduğumuz siyaset ve siyasetçiler bize terörün, illegal örgütlerin, mafyavari düşüncelerin fikirlerini enpoze etmek istiyor ve bunları hafifleştirilmiş suçlar gibi göstermeye çalışıyorsa, biz burada yokuz.
Demokratik, hukuk, çağdaş, laik, medeniyetler seviyesine ulaşmış, müreffeh, yaşanılabilir bir ülke için elini taşın altına sokmuş insanlarla yol almak manevi bir vatan borcumuzdur. Ülkesi, toprağı, sancağı, bayrağı, milleti için kim zerre çaba gösteriyorsa, bizim ülkemiz onunladır. Ve daima onun yanında olacaktır. Bundan gayrısı "TEFERRUATTIR"
Saygılar...