Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

HİÇSİN HİÇ!

Değerli dostlar, bu haftaki yazımız, aslında bir “HİÇ” olup da çok şey olduğunu sananlara gelsin. Şems Tebrizi, birgün Celalettin Rumi’nin evine gider ve ev sahibinin ikramını gördükten sonra ona sorar: “Benim için şarap hazırladın mı?” der. Mevlana, hayret içerisinde sorar: “Meğer sen şarap içiyorsun, öyle mi?” der. Şems, “Evet” diye cevap verir. Mevlana, “Bunu bilmiyordum.” diye karşılık verir. Şems, “Mademki öğrendin, bana şarap ikram et.” diye ısrar eder. Mevlana, “Bu gece vakti şarabı nereden bulabilirim?” diyerek çaresizliğini belirtir. Şems, “Hizmetçilerinden birine söyle, gidip alsın.” der. Mevlana, “Bu iş yüzünden Tanrı’nın karşısında şeref ve haysiyetim beş paralık olur.” diye karşılık verir. Şems de “O zaman git, kendin al.” der. Mevlana, “Bu şehirde beni herkes tanır. Ecnebi mahallesine gidip nasıl şarap alabilirim ki?” deyince Şems de “Eğer bana saygın varsa benim rahatım için bunu yapmalısın. Çünkü ben geceleri şarapsız ne yemek yiyebilir ne konuşabilir ne de uyuyabilirim.” diyerek şarap konusunda ısrar eder. Mevlana, Şems’e olan saygısından ötürü cübbesini omzuna atar, koltuğunun altına büyük bir şişe saklar ve ecnebi mahallesine doğru yola düşer. Oraya varıncaya kadar kimse onun ecnebi mahallesine gittiğini düşünmez; ama ulaştığında insanlar hayret içinde onu takip etmeye başlarlar ve Mevlana’nın bir meyhaneye girdiğini, bir şişe şarap aldığını ve onu sakladıktan sonra dışarı çıktığını görürler. Henüz ecnebi mahallesinin dışına çıkmadan mahalle sakinlerinden Müslüman bir grup onu izlemeye başlar ve sayıları an be an çoğalır. Ta ki Mevlana’nın imamı olduğu herkesin arkasında namaz kıldığı caminin önüne gelinceye kadar. Durum böyle iken kalabalığın içinde bulunan Mevlana’nın rakiplerinden birisi, “Ey ahali! Her gün arkasında durup namaz kıldığınız Şeyh Celaleddin, ecnebi mahallesine gidip şarap aldı!” diye bağırdıktan sonra Mevlana’nın cübbesini çekip atar. Ahalinin gözü, şişededir. Adam, konuşmasını sürdürür. “Mümin olduğunu iddia eden, sizin inandığınız bu münafık, şimdi şarap almış ve kendi evine götürüyor.” der ve sonra da Celalettin Rumi’nin yüzüne tükürür. Ardından başına öyle bir vurur ki Mevlana’nın sarığı açılır ve boynuna dolanır. Halk, bu sahneyi gördüğünde özellikle de Mevlana’nın sessizliği karşısında kesin olarak Mevlana’nın sahte takva elbisesi altında onları bir ömür boyu kandırmış oldukları kanaatine varır. Halk, durum karşısında ona saldırmak için hazırlanırlar ve hatta öldürmeye niyetlenirler. İşte tam o anda Şems Tebrizi, birdenbire orada belirir ve haykırır. “Ey hayasız insanlar, dini bütün bir insanı şarap içme töhmeti altında bırakmaya utanmıyor musunuz? Gördüğünüz bu şişenin içinde sirke var. Zira her gün yemeğinde kullanıyor.” Mevlana’nın rakibi oradan bağırır: “Bu sirke değil, şarap.” Şems, şişenin ağzını açar ve Mevlana’nın rakibi de dahil olmak üzere oradaki herkesin avuçlarına, şişenin içindeki sıvıdan biraz döker. Mevlana’nın rakibi başını döverek Mevlana’nın ayaklarına kapanır ve halk da Mevlana’nın elini öpüp dağılır. Sonra, Mevlana Şems’e sorar: “Bu akşam beni niçin böyle bir facianın içine sürükledin ve rezil rüsva olmama izin verdin?” Şems Tebrizi, şöyle der. “Uğruna gururlandığın şeylerin seraptan başka hiçbir şey olmadığını anlaman için. Sen bir avuç sıradan insanın saygısının senin için sonsuz bir sermaye olduğunu düşünüyordun; ama gördün ki bir şişe şarap aldatmacasıyla hepsi yok olup gitti. Senin suratına tükürdüler, başına vurdular ve hatta seni neredeyse öldürüyorlardı. Senin sermayen işte bu kadardı ve bu gece bir anda nasıl yok olduğunu gördün. O halde öyle bir şeye tutun ki zamanın geçmesi ve olayların değişmesiyle yok olmasın. Dünya bir HİÇ! Dünyalıklar ve dünyadakiler de bir HİÇ!  Hiçsin hiç!” Sözün Özü Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme!
Ekleme Tarihi: 20 Nisan 2022 - Çarşamba
Mustafa ATALAY

HİÇSİN HİÇ!

Değerli dostlar, bu haftaki yazımız, aslında bir “HİÇ” olup da çok şey olduğunu sananlara gelsin.

Şems Tebrizi, birgün Celalettin Rumi’nin evine gider ve ev sahibinin ikramını gördükten sonra ona sorar:

“Benim için şarap hazırladın mı?” der.

Mevlana, hayret içerisinde sorar:Meğer sen şarap içiyorsun, öyle mi?” der.

Şems, “Evet” diye cevap verir.

Mevlana, “Bunu bilmiyordum.” diye karşılık verir.

Şems, “Mademki öğrendin, bana şarap ikram et.” diye ısrar eder.

Mevlana, “Bu gece vakti şarabı nereden bulabilirim?” diyerek çaresizliğini belirtir.

Şems, “Hizmetçilerinden birine söyle, gidip alsın.” der.

Mevlana, “Bu iş yüzünden Tanrı’nın karşısında şeref ve haysiyetim beş paralık olur.” diye karşılık verir.

Şems de “O zaman git, kendin al.” der.

Mevlana, “Bu şehirde beni herkes tanır. Ecnebi mahallesine gidip nasıl şarap alabilirim ki?” deyince Şems de “Eğer bana saygın varsa benim rahatım için bunu yapmalısın. Çünkü ben geceleri şarapsız ne yemek yiyebilir ne konuşabilir ne de uyuyabilirim.” diyerek şarap konusunda ısrar eder.

Mevlana, Şems’e olan saygısından ötürü cübbesini omzuna atar, koltuğunun altına büyük bir şişe saklar ve ecnebi mahallesine doğru yola düşer. Oraya varıncaya kadar kimse onun ecnebi mahallesine gittiğini düşünmez; ama ulaştığında insanlar hayret içinde onu takip etmeye başlarlar ve Mevlana’nın bir meyhaneye girdiğini, bir şişe şarap aldığını ve onu sakladıktan sonra dışarı çıktığını görürler.

Henüz ecnebi mahallesinin dışına çıkmadan mahalle sakinlerinden Müslüman bir grup onu izlemeye başlar ve sayıları an be an çoğalır. Ta ki Mevlana’nın imamı olduğu herkesin arkasında namaz kıldığı caminin önüne gelinceye kadar.

Durum böyle iken kalabalığın içinde bulunan Mevlana’nın rakiplerinden birisi, “Ey ahali! Her gün arkasında durup namaz kıldığınız Şeyh Celaleddin, ecnebi mahallesine gidip şarap aldı!” diye bağırdıktan sonra Mevlana’nın cübbesini çekip atar. Ahalinin gözü, şişededir. Adam, konuşmasını sürdürür. “Mümin olduğunu iddia eden, sizin inandığınız bu münafık, şimdi şarap almış ve kendi evine götürüyor.” der ve sonra da Celalettin Rumi’nin yüzüne tükürür. Ardından başına öyle bir vurur ki Mevlana’nın sarığı açılır ve boynuna dolanır. Halk, bu sahneyi gördüğünde özellikle de Mevlana’nın sessizliği karşısında kesin olarak Mevlana’nın sahte takva elbisesi altında onları bir ömür boyu kandırmış oldukları kanaatine varır.

Halk, durum karşısında ona saldırmak için hazırlanırlar ve hatta öldürmeye niyetlenirler. İşte tam o anda Şems Tebrizi, birdenbire orada belirir ve haykırır. “Ey hayasız insanlar, dini bütün bir insanı şarap içme töhmeti altında bırakmaya utanmıyor musunuz? Gördüğünüz bu şişenin içinde sirke var. Zira her gün yemeğinde kullanıyor.

Mevlana’nın rakibi oradan bağırır:Bu sirke değil, şarap.”

Şems, şişenin ağzını açar ve Mevlana’nın rakibi de dahil olmak üzere oradaki herkesin avuçlarına, şişenin içindeki sıvıdan biraz döker. Mevlana’nın rakibi başını döverek Mevlana’nın ayaklarına kapanır ve halk da Mevlana’nın elini öpüp dağılır.

Sonra, Mevlana Şems’e sorar:Bu akşam beni niçin böyle bir facianın içine sürükledin ve rezil rüsva olmama izin verdin?”

Şems Tebrizi, şöyle der.

“Uğruna gururlandığın şeylerin seraptan başka hiçbir şey olmadığını anlaman için. Sen bir avuç sıradan insanın saygısının senin için sonsuz bir sermaye olduğunu düşünüyordun; ama gördün ki bir şişe şarap aldatmacasıyla hepsi yok olup gitti. Senin suratına tükürdüler, başına vurdular ve hatta seni neredeyse öldürüyorlardı. Senin sermayen işte bu kadardı ve bu gece bir anda nasıl yok olduğunu gördün. O halde öyle bir şeye tutun ki zamanın geçmesi ve olayların değişmesiyle yok olmasın. Dünya bir HİÇ! Dünyalıklar ve dünyadakiler de bir HİÇ!  Hiçsin hiç!”

Sözün Özü

Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.