Değerli dostlar, 24 Temmuz, Lozan Barış Antlaşmasının yıldönümüdür. 99 yıl önce 24 Temmuz 1923’te Türkiye Cumhuriyetinin Tapusu ve kuruluş belgesi alınmıştır.
Asıl konumuz, üzerinde çok konuşulan ve tartışılan Lozan Antlaşması.
Siz değerli okuyucularımızla birlikte Lozan Antlaşması sürecine nasıl gelindiğini inceleyelim.
Hiç düşünüldü mü, madem Kurtuluş Savaşında yalnızca Yunanla savaşıldı, o halde Mudanya Ateşkes Antlaşması neden İngilizlerle Fransızlarla İtalyanlarla yapıldı?
Lozan Barış Antlaşması ile neler kazanıldı?
1922'de kahraman Türk ordusu, İzmir'i alınca hiç oyalanmadan İstanbul'a yöneldi. Bilindiği üzere o sırada İstanbul, İngilizlerin elindeydi.
Türk ordusu İzmit'e yığılmıştı ve harekat için gün sayılıyordu. Derken ateşkes önerildi. Lozan görüşmeleri başladı. Türk ordusu İzmit'te beklerken Lozan süreci tam sekiz ay sürdü.
İyi ama niye? Hangi konularda anlaşılamıyordu?
Musul mu? Hayır. Musul, bir ay konuşulup geçildi.
Lozan'ın sekiz ay sürmesinin üç nedeni vardı.
Birincisi, yüzyıllarca yabancılara “kapitülasyon” adı altında öyle imtiyazlar verilmişti ki gün geldi, tepemize çıktılar. Bankalar, işletmeler, limanlar vd. onlarındı.
Ordumuz, Voynuklar, Martolozlar, Cerahorlar adıyla yabancı askerlerle doluydu.
Gün geldi ordumuzu Almanlar yönetti.
Paralarımızın üzerine Fransızca, Ermenice, Yunanca ibareler kondu.
Devlet dairelerinde onların bayrakları dalgalanıyordu.
Faturalardan istasyon adlarına kadar her şey onların dilindeydi.
Osmanlı sınırları içindeki yabancılara tanınan vergi, askerlik gibi ayrıcalıklar o kadar artmıştı ki bir yabancı suç işlediğinde Osmanlı zabiti onu tutuklayamıyor, kendi konsolosu gelip ilgileniyordu.
İşte bu içimizi kanatan uygulamanın yani kapitülasyonların Lozan'da kaldırılması için ısrar edildi. Sekiz ay bunun mücadelesi verildi. Türk heyetinin kararlı ve dirayetli duruşu karşısında istekler kabul edildi.
İkincisi ise bilindiği üzere Osmanlı ekonomisi çökme noktasına gelince yabancılar tarafından Duyun-u Umumiye kurulmuş ve bu yabancılar Osmanlı maliyesine el koymuşlardı. Yabancıların bu egemenliğinin kesin olarak bitirilmesi istendi. Yani Türkiye'nin ekonomisi bağımsız olmalı, denildi ve yine Türk heyetinin sekiz ay boyunca kararlı ve dirayetli duruşu karşısında bu istekler de kabul edildi.
Osmanlının son yıllarında Gayrimüslim ile Müslümanın anlaşmazlığı bile çözülemiyordu. Yabancılar, Osmanlı mahkemelerini tanımıyordu. Lozan görüşmelerinde Türk heyeti, “idari, adli, hukuki bağımsızlığımız tanınacak.” dedi. Yani Türkiye egemen olacaksa bir yabancı suç işlediğinde Türk mahkemesinde yargılanacak, denildi. Sekiz ay boyunca Türk yargısını tanımak istemediler ama sonunda kabul etmek zorunda kaldılar.
Yani Lozan'da Türkler, on yıllarca yabancılar tarafından tanınmayan Türk hukukunu ve egemenliğini yabancılara tanıttılar. Lozan Antlaşmasının imzalandığı gün, imtiyazlı olan tüm yabancılar, evlerinden, dükkanlarından, idari kurumlardan yabancı bayraklarını kaldırdılar.
Yabancı gazeteler, ''Türk Zaferi'' diye başlıklar attılar. Hükümeti düşen İngiltere eski Başbakanı Lloyd George, Lozan Anlaşması'nın İngiltere için bir hezimet olduğunu açıkladı.
İşte Lozan budur. Unutmayın, Kurtuluş Savaşımız sonunda İngiliz hükümeti düştü.
Yunanistan'da ihtilal oldu. Yunan bakanlar, Altılar Davası'nda kurşuna dizildi. Kral, sürgün edildi.
Mısır'daki milliyetçiler ayaklandı. Hindistan'daki direniş sertleşti. İngiltere ve Fransa ilişkileri kopma noktasına geldi ve Türkiye'nin yeni sınırlarını tüm dünya onayladı.
Bazıları hala anlamak istemese de gerçek bu....
Bir başka gerçek de Mahatma Gandhi’nin ağzından.
“Mustafa Kemal, İngilizleri yenene kadar Tanrıyı da İngilizlerin yanında sanıyordum.” demesi ilginç değil mi?
Büyük Önder Atatürk, Mahatma Gandhi'ye “İngilizler de yenilebilir” umudunu verdi. Hindistan'ın İngiliz sömürgesi olmaktan kurtuluş yolunu Atatürk'ün yaktığı ateş aydınlattı.
Sözün Özü
Büyük adamlar tarihi, tarih de büyük adamların yaptıklarını süslemiştir. La Bruyere