Değerli dostlar, geçen hafta ”Sinsilik” hakkında bilgi verip sinsilikle ilgili birkaç özellik aktarmıştım. Kaldığımız eden devam edelim.
Bir İyilik Yapıp Veren El Pozisyonuna Geçmek İsterler
Veren El, Alan El ikileminde hemen kendilerine uygun pozisyonu ararlar. Kendilerini genelde veren el tarafına geçirirler ve yaptıkları çeşitli iyilikler üzerinden prim yapmaya çalışırlar. Kendilerini bir üst mertebeye yerleştirirler ve ona bir iyilik borcu olduğunuzu hissettirirler. O yaptıkları ufak iyiliğin bedelini dolaylı yollardan size ödetmeye çalışırlar.
İyilik Bilmezler
Sinsiler, iyilikten de habersizdirler. Başka insanları kullanmak ve onlardan türlü iyilikler görmek, onlar için alışılmış bir durumdur. Bu nedenle iyiliğe ulaşmak, onlar adına zor bir durum değildir. Bir iyilik yaptığınızda yapmacık davranışlarla size teşekkür etmeleri, güvenilirlik ölçütü değildir. Çünkü yapılan bu iyiliği yinelemediğinizde bir önceki tüm iyilikleriniz deyim yerindeyse çöpe gidecektir. Onun isteklerini yerine getirmediğinizde sizi yaftalamaya başlarlar. Kendinizi vicdanen kötü hissetmenize neden olurlar. Kendileri kötücül oldukları için başka insanları da hep kendi dünyaları üzerinden değerlendirirler. Aslında başkalarına karşı derin güvensizlikleri, referans aldıkları kalplerinden kaynaklanır.
Biraz Yüz Göz Olursanız Hemen Hayatınıza Karışırlar
Sinsilerle samimiyet çizgisi çok iyi ayarlanmalıdır. Yoksa sonuç tam bir facia olabilir. Samimiyet ve laubalilik arasında gider gelirler. Bu çizgiyi aştığınızda, hemen hayatınıza karışmaya ve söz sahibi olmaya kalkarlar. En yakınlarınız bile hayatınıza karışamazken samimiyetinizden cesaret alarak yaşamınız hakkında her türlü yorumu yapmaya başlarlar. Bu yorumlar, zamanla rahatsız edici boyuta ulaşır ve üzerinizde baskı hissetmeye başlarsınız.
Sinsiler zamanla insanın üzerine bir kabus gibi çökerler. İşte böyle durumlarda o baskıdan hemen kurtulmak istersiniz. Sizi mutlu edecek olaylarda dahi olumsuz yorumlar yaparak kafanızı karıştırırlar. Kötü düşünceleriyle enerjinizi ve tadınızı kaçırırlar. İlgisiz olasılıklardan söz ederler ve başka insanlara karşı düşmanca tavırlar sergilemenizi beklerler. Sinsiler, başka insanların mutsuzluklarından beslenir. Bu, onların ana motivasyonları gibi bir şey olmuştur. Kendi mutsuzluklarını sanki bu şekilde kapatmaya çalışıyor gibidirler.
Çıkarlarına Göre İlişki Kurarlar
Sinsi karakterler, tüm ilişkilerini çıkarları ölçüsünde gerçekleştirirler. Ona bir iyilik yapana kadar size oldukça iyi davranır ve gönlünüzü hoş tutar. istediği şeyi elde ettiğinde işler bir anda değişir. Sizi aramayı da sormayı da bir anda kesmeye başlarlar. Onlar için bir şeyler elde edemeyecekleri herkes değersiz ve boştur. Siz ona ulaşmaya çalıştığınızda o çoktan bir başkasının duygularını sömürmeye başlamıştır bile. Bu durum sinsi karakterler için hep böyle kısır bir döngü içinde sürer gider.
Kolay Sinirlenmezler
Sinsiler kolay kolay sinirlenmezler. Çok sakin görünürler. Bu davranış, onların en tipik özellikleridir. Genelde içten pazarlık halindedirler. Kafalarının arka planında her zaman gizli bir ajanda vardır. O ajandaya sayısız not düşerler. Sinirlenseler de asla açık etmezler. Pasif saldırganlık içinde kuruldukça kurulurlar; ama bunu dışa vurmazlar. Yapay bir sırıtışla durumları geçiştirirler.
Mutsuz ve Zavallıdırlar
Aslında sinsiler, acınacak durumda olan kişiliklerdir. Bu kibrin ve kötü kalbin arkasında derin bir mutsuzluk durumu vardır. Siz ne kadar iyi olursanız olun, onlar her zaman sizinle ilgili niyet okumaları yaparlar. Sizinle ilgili çok kolay ve acımasız yargılar oluşturabilirler. Aynı zamanda kavgalardan, tartışmalardan büyük haz alırlar. İyi anlaşan iki insanın kavga etmesi onlar için zevkte zirve noktasıdır. Bu nedenle insanların arasını açmak adına her zaman ikili oynamaya çalışırlar. Onların bu yönünü keşfettiğiniz anda onları yaşamınızdan çıkarmalı ve sonsuza dek bir daha almamalısınız. Ne yazık ki çoğumuzun çevresinde bu özellikleri kişiliğinde barındıran sinsi karakterlerden birkaç tane var. Kendilerini değiştirip dönüştürmeden onlara yeni bir şans vermek, en büyük hatalardan biri olacaktır.
Sözün Özü
Korkutularak büyütülen çocuklar, sinsiliği ve kurnazca aldatmayı öğrenir. Doğan Cüceloğlu.