Değerli dostlar, bu haftaki yazımızda da ilginç bir öykücüğü ve bu öykücükten çıkarılacak önemli dersleri aktaracağım. Önce öykücüğümüzü anlatalım, sonra da çıkarımlarımızı yapalım. Okullarda öğretmen-öğrenci ilişkileri, iletişimleri önemlidir ve ilerisi adına kalıcı izler bırakabilir. Özellikle derste verilen bir mesaj, bir bakış, bir davranış hayata bakışı da yönü de etkileyebilir.
***
Bir okul ve bu okulun bir sınıfında arkadaşlarını kıskanan ve çekemeyen, arkadaşlarına kötü davranan bir öğrenciye öğretmeninin verdiği bir ders söyledir.
Öğretmen sınıftaki zeki ama aynı zamanda kıskanç öğrencisine sorar:
Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onlara kötü davranıyor, onların yaptıklarını bozup sürekli olarak onlarla kavga ediyorsun?
Öğrenci de şöyle cevap verir:
Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum. Bu sınıfta en iyi hep ben olmalıyım!
Bu cevap karşısında öğretmen, masasından kalkar; eline tebeşiri alır ve tahtaya bir çizgi çeker.
Öğrencinin yüzüne bakar ve ona, “Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” diye sorar.
Kendine güvenen ve oldukça zeki olduğunu düşünen öğrenci hemen atılır ve “Çizginin bir parçasını silerim!” cevabını verir.
Öğretmen, bu cevabın doğru olmadığını söyler.
Öğrenci biraz daha düşünür ve eliyle çizginin bir bölümünü kapatır, “İşte, kısaldı!” der. Ancak öğretmen, bu cevabı da kabul etmez. Öğrenci, düşünür, düşünür; bir türlü doğru cevabı bulamaz.
***
En sonunda doğru cevabı alamayacağını anlayan öğretmen, tahtaya ilkinden daha uzun bir çizgi çeker ve o öğrenciye “Şimdi bak bakalım, birinci çizgi nasıl görünüyor?” diye sorar.
Öğrenci, başını önüne eğerek “Daha kısa!” der.
Öğretmen, “Bilgini ve yeteneklerini arttırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmaktan daha iyidir.” der. Ve asıl mesajı da verir: “Kendinizle yarışın, başkalarıyla değil!”
***
Evet değerli dostlar. Bu öykücükte o kadar çok alınması gereken ders, sorgulanması gereken davranışlar var. Çevrenize şöyle bir bakın. Dost dediğiniz, arkadaş dediğiniz, yol veya dava arkadaşı dediğiniz onlarca kişinin davranışlarını bir kez daha gözden geçiriniz.
***
Kim veya kimler sizin başarınız ve gelişiminiz için çaba gösteriyor?
Kim ya da kimler, tam tersi sizin başarınızı ve gelişminizi engelliyor, size köstek oluyor?
Kendisiyle barışık, özgüvenli ve güçlü insanlar, başkalarını aşağıya itmezler. Tam tersi onları yukarıya yanlarına çekerler.
***
Eğer gerçekten doğru bir yükseliş, gelişim göstermek istiyorsak bizi aşağı çeken olumsuzluklardan, ağırlıklardan kurtulmamız gerekiyor. Şimdi çevremizdeki insanları bir kez daha gözlemleyelim. Kim veya kimler gerçek dost. Bir şairin dediği gibi “Kimseyi göründüğü gibi sanma! Göremediklerinde ara! İçidir gerçeğin resmi; dışı, yalnızca bir manzara!”
***
Asıl yetenek, beceri ve öngörü, insanların davranışlarından, yaptıklarından ve söylediklerinden onların niyetlerini ve amaçlarını sezebilmek, anlayabilmek. İşte onun için çevremizde çok insan olmasına gerek yok; çevremizdekiler insan olsunlar yeter.
***
Birbirimizi aşağı çekeceğimize, “yalnızca ben!” diyeceğimize, “hep birlikte!” diyebilsek hem kişisel hem de toplumsal gelişim ve yükseliş sağlamış oluruz. Bu gelişimi ve yükselişi sağladığımızda da güçlü bir ülke, güçlü bir toplum olabiliriz. Acaba güçlü bir ülke, güçlü bir toplum olmak istemiyor muyuz?
Sözün Özü:
Kazanmak için çevresindekileri harcayanın elde edeceği şey galibiyet değil yalnızlıktır. Tim Robbins