1970’li yıllarda çevre kirliliğinin artışındaki kaygılar Birleşmiş Milletleri harekete geçirdi ve 1972 yılında Stockholm’de “Dünya Çevre Konferansı” düzenlendi. Konferansın sonunda “İnsan ve Çevresi Bildirgesi” yayınlandı. 1972 yılında ilk defa çevre ile ilgili sorunlar uluslar arası bir platforma taşındı ve ortak bir çözüm önerileri oluşturuldu. Ayrıca “çevre hakkı”kavramı ilk defa insan hakları kavramının içine alındı. 5 Haziran 1972 günü başlayan konferansa atıfta bulunmak ve çevre kirliliğine dikkat çekmek için 5 Haziran günü “Dünya Çevre Günü” olarak kutlanmaktadır.
***
Aslında kutlanacak bir durum yok. Bölgemizde ve Gediz Havzasında kirlilik her geçen gün artıyor. Alınan tedbirler yeterli gelmiyor. İlk çevre konferansının üzerinde 52 yıl geçti. Bugün çevre sorunları hem çeşitlilik olarak hem de sayı olarak arttı. 1972 de dünya gündeminde olmayan “küresel ısınma”, “iklim değişikliği”, “biyoçeşitliliğin azalması” ve “ekolojik tahribat” bugün çevre ve ekolojik problemlerin ilk sırasında yer almaktadır. Bugün itibari ile bölgemizde birçok çevre problemleri var. Bunların başlıcaları :
1-GEDİZ NEHRİ ATIKSU KANALINA DÖNÜŞTÜ
Manisa’daki akarsuların kirlilik oranları sınır değerlerin çok üzerinde. Gediz Nehri, Ergene Nehrinden sonra Türkiye’nin en kirli 2. Akarsuyu. Nif Çayı, Alaşehir Çayı ve Akhisar’daki Başlamış Çayı ve Gürdük Deresi de Gediz Nehrinin en kirli kolları. Kirliliğin ana nedeni OSB’lerin arıtmalarını çalıştırmaması ve ovadaki işletmelerin atıklarını suya bırakmasıdır. En vahim olanı da yetiştirilen tarımsal ürünlerinin bu akarsularla sulanmasıdır
2-MARMARA GÖLÜ’NÜN KURUMASI, EKOSİSTEME ZARAR VERİYOR
Marmara Gölü, kapladığı alan, derinlik, içinde barındırdığı canlı türleri ile göçmen kuşlarının çeşitliliği ve sayısı bakımından Ege Bölgesi'nin en önemli Sulak Alanlarının başında geliyor. Yaklaşık 6 bin hektar büyüklüğünde olan, "Ulusal Öneme Sahip Sulak Alan" özelliğine sahip, 20 bin civarında göçmen kuşun kışı geçirdiği ve aralarında "tepeli pelikan" ile "küçük karabatak" gibi nesli azalan türleri barındıran göl, 2021 yılı yaz mevsiminde kurudu. Marmara Gölü’nde endemik balık türleri ve nesli tükenmek üzere olan göçme kuşların yaşam alanı olan habitatlar günümüzde kaybolmuş durumdadır.
3-MADEN İŞLETMELERİ ÇEVREYE, ORMANA VE SU HAVZALARINA VERİYOR
Gediz Havzasındaki maden işletmeleri taş ve kum ocağı işletmelerinde artış var. Maden işletmelerindeki kazalar, kum ocaklarının su yataklarını tahrip etmesi ve taş ocaklarının oluşturduğu kirlilik çevreye zarar veriyor.
4-TARIMDA KULLANILAN KİMYASALLAR TOPRAĞI KİRLETİYOR
Günümüz endüstriyel tarımında çok fazla pestisit, kimyasal gübre ve ilaç kullanılıyor. Kimyasallar bitki zararlılarını yok etmekle kalmıyor yararlı mikroorganizmaları da ortadan kaldırıyor. Bitkinin zararlılara karşı savunmasını artıran bu organizmaların etkisiz hâle getirilmesi savunma sistemini zayıflatıyor ve ilaca daha fazla bağımlı hale getiriyor. Artan ilaç kullanımı daha fazla kalıntıya neden oluyor, toprak ve suyu kirletiyor. Biyolojik çeşitliliği azaltıyor. İnsan sağlığını olumsuz etkiliyor.
5-KÜRESEL ISINMA, SICAK HAVA DALGALARI VE KURAKLIK GELECEĞİMİZİ TEHDİT EDİYOR
Küresel ısınmanın etkilerinin artışı ile beraber meteorolojik afetlerdeki artış dikkat çekiyor. Yeni afet terimlerini duymaya başladık. “Sıcak hava dalgaları” bunların başında geliyor. Yaz aylarında sıcak havaların etkili olduğunu biliyoruz ama “sıcak hava dalgası” olarak etkili olduğunu son yıllarda yeni duymaya başladık.
***
Küresel ısınmanın bölgemizde oluşturduğu en büyük tehdit kuraklığın artmasıdır. Son yıllarda küresel ısınma ile beraber kuraklığın hem süresi hem şiddeti artıyor. Önceleri mevsimsel olarak görülen kuraklıklar günümüzde yıllık periyotlarda etkili olmaya başladı.
6- GEDİZ HAVZASINDA ARTAN JES (JEOTERMAL ENERJİ SANTRALLERİ) TARIM ALANLARI İLE YER ALTI SUYUNU TEHDİT EDİYOR