Değerli dostlar, geçtiğimiz Temmuz ayının sonuna doğru liselere ve üniversitelere yerleştirme sınavlarının puanları açıklanmıştı. Bunun üzerine “Sınav Sonuçlarına Bakış” başlıklı yazımda bu sınavlarda ortaya çıkan puanlar ve soruların doğru yanıtlanma oranlarını vermiştim. Binlerce öğrencimiz girdikleri bu sınavlarla geleceklerini ve mesleklerini belirleyebilmek için ter dökmüştü. Bu sınavlara kimi bilinçli kimi de öylesine girmişti.
Neden böyle bir yargıda bulundum?
Çünkü geçtiğimiz Temmuz ayındaki yazımda soruların yanıtlanma oranlarına, doğru sayılarına ve “sıfır” çekenlere bakmak gerekir.
Şimdi bu tür sınavlara bir başka açıdan bakmakta yarar var.
Hem dünyada hem de ülkemizde yıllardır konuşulan sınavlar vardır. Bunların en ünlüsü OECD ülkeleri arasında yapılan PISA değerlendirmesidir. Bunların yanında yine OECD ülkelerinde uygulanan TIMSS ve PIRLS adı verilen değerlendirme sınavları da var.
Bu sınavların ne anlama geldiğini ve neyi ölçüp değerlendirdiğini kısaca belirtelim.
PISA, 15 yaşındaki öğrencilerin “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı”,
TIMSS, 4. ve 8. sınıf öğrencilerinin “Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması”,
PIRLS, 4’üncü sınıf öğrencilerinin “Uluslararası Okuma Becerilerinde Gelişim Projesi”…
Evet, OECD ülkelerinde uygulanan sınavlar ve bu sınavlara göre öğrencilerin izlenmesi ve değerlendirilmesi yukarıdaki adlar adı altında yapılıyor.
Bu kısa açıklamadan sonra PISA sonuçlarına göre dünyada ilk 10 içinde yer alan ülkeler, öğrencilerini liselere nasıl yerleştiriyor, ona bakalım.
SİNGAPUR
Singapurlu öğrenciler, ilkokul 6. sınıfın sonunda yani 13 yaşındayken “İlköğretim Okul Bitirme Sınavı”na (PSLE) giriyor. Bu sınav, öğrencilerin altı yıllık ilköğretimde neler öğrendiğini, ortaöğretime geçmek ve oradan yarar sağlamak için yeterli temel bilgi ve beceri kazanıp kazanmadıklarını değerlendiriyor. Ayrıca öğrencilerin, anne-babaların ve öğretmenlerin, her çocuğun güçlü yanlarının neler olduğunu belirlemelerini, ortaöğreni çocuğun öğrenme gereksinimlerine uygun duruma getirmeyi ve böylece öğrencilerin gerekli desteği alabilmelerini sağlıyor.
Sınav sonucuna göre öğrenciler öğrenme hızlarına, yeteneklerine ve eğilimlerine uyan bir orta dereceli okula yerleştiriliyor. Öğrenciler aynı zamanda sanat ya da spor gibi alanlardaki güçlü yönlerine ve ilgilerine dayalı bir ortaöğretim kurumuna da kabul edilebiliyor.
Ancak Singapur, 2021 yılından itibaren liseye giriş sınavlarında önemli bir reformu hayata geçirdi. Öğrencilerin PSLE sınavlarından puan aldıkları alanlar genişletildi ve alınan puanların akranlarına göre performansı değil, öğrencinin bireysel performansını yansıtması sağlandı. Amaç çocukların bir başkasını geçmek yerine kendi öğrenmelerine odaklanmalarını sağlamak.
JAPONYA
Japonya’da dokuz yıllık zorunlu eğitimin ardından lise eğitimi başlıyor. Ortaokul mezunları eğitimlerine normal lisede ya da teknoloji liselerinde (kosen) devam edebiliyorlar. Ancak bu zorunlu değil. Bu yüzden bu okullara girmek için öğrencilerin bir giriş sınavını geçmeleri gerekiyor.
Japonya’da liseye geçiş sınavları büyük bir önem taşıdığı için gençler üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor.
Bir öğrencinin gittiği lise aynı zamanda girebileceği üniversiteyi belirlemeyi sağlıyor. Bu yüzden 14 ya da 15 yaşındaki pek çok öğrenci sınav sonuçlarının gelecekteki meslek seçimlerini etkileyebileceği baskısını hissetmeye başlıyor. Kısacası iyi bir liseye girmek, çok büyük önem taşıyor. Bu yüzden sınav baskısı çok yüksek. Bazı ortaokul öğretmenleri öğrencilerine hangli liseye gitmek istediklerini 7’inci sınıfta sormaya başlasa da süreç genelde 9’uncu sınıfın başında başlıyor. 9’uncu sınıfın başından itibaren öğrenciler aileleriyle birlikte kendilerine uygun liseyi bulmak için “açık okul” günlerine katılıyor.
Eğitim bakanlığının 2007 verilerine göre 9’uncu sınıf öğrencilerinin yüzde 65’i dershaneye gidiyor. 9’uncu sınıf öğrencileri için bu sınav o kadar önemli ki öğrencilerin sosyal hayatlarının yerini, evde ders çalışmak ve dershaneye gitmek alıyor. Düşük gelirli ailelerin çocukları ise maliyetlerini karşılayamadıkları için genellikle dershanelere gidemiyorlar.
Öğrenciler için kendilerine uygun okul seçmek kolay değil. Bazı öğrenciler rekabetin daha yoğun ve dolayısıyla başarısızlık olasılığının yüksek olduğu popüler okullardan vazgeçip beklentilerini düşürerek daha kolay girebilecekleri okulların sınavlarına giriyorlar.
Özel veya resmi liselere giriş genellikle üç kritere göre belirleniyor: Sınav, mülakat ve ortaokul notları. Bu kriterlerin ağırlıkları ise bölgeden bölgeye değişebiliyor.
Yerimiz dar. Bu haftalık bu kadar yeter. Daha çok ülke var. Haftaya devam…
Sözün Özü:
Eğitim, çocuğu önce dünyada, sonra da özeI çevreIerde varlığını sürdüreceği koşullara hazırlamak demektir. WoIfgang Van Goethe