Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

ZOR ZORUNLU!

Değerli dostlar, üç-dört haftadır OECD ülkelerinin liselere yerleştirme sistemini ele almıştım. Geçen hafta da “Bizdeki Yerleşmeler”i irdelemiş, olması gerekenleri anlatmıştım. Yazımızın sonunda da “İşin bir başka boyutu da 12 yıllık zorunlu eğitim uygulaması.” diyerek bu uygulamanın ele alınması gerektiğini vurgulamıştım. Evet, bu hafta bunu ele alacağım. Bilindiği üzere 12 yıllık zorunlu eğitim uygulaması 2012-2013 eğitim öğretim yılında başladı. O yıllardan bu yıla eğitimimizde hangi gelişme, hangi ilerleme sağlandı? Aradan geçen 11-12 yıla baktığımızda eğitim olarak, davranış olarak, gelişim olarak çok da ileri gittiğimiz, gelişim sağladığımız söylenemez. *** Yazımızın başlığı dikkatinizi çekmiştir: “Zor Zorunlu!” Neden zor zorunlu? Çünkü 12 yıllık zorunlu eğitim, ülkemiz ve geleceğimiz açısından hiç iyi olmadı. Bu 12 yıllık zorunlu eğitimle “nesil israfı” oluştu. Nesil israfının yanı sıra maddi israf da oluştu. Çok bilinen bir atasözü vardır: “Bir atı, zorla suya götürebilirsiniz; ama ona zorla su içiremezsiniz.” Evet, bizdeki 12 yıllık zorunlu eğitim uygulaması tam da bu atasözünün iletisi gibi oldu. Çocukları zorla okula gönderiyoruz; hatta istemedikleri okullara gönderiyoruz. Zorla ve zorunlu olarak buralara gönderildikleri için zorluk çıkarıyorlar, eğitim öğretim işini zorlaştırıyorlar. *** Eğitimci yazar, Prof. Dr. Necati Cemaloğlu hocamız, bu durumla ilgili “Okuma-yazma bilmeyen, dört işlemi yapamayan, okumak istemeyen, sorunlu öğrenciler, zorunlu eğitimden dolayı okulda tutuluyor. Öğretmenler ders yapamıyor. Bunları kontrol etmeye çalışıyor. İşte bu yüzden lise, zorunlu olmaktan çıkarılmalı.” demişti; çok da doğru söylemiş. Aslında bu zorunlu eğitim konusunu birçok kez ele almıştım. Bu yıl da iki kez işlemişim. İlki mart ayında “Eğitim mi Kişilik mi” adlı yazımızda; ikincisi de “Durum değerlendirmesi” adlı yazımızda işlenmiş. Bu yazı ile üçüncü kez ele alınmış oluyor. ANAOKULU UYGULAMASI ZORUNLU OLMALI Ortaya çıkan sonuç şu: En kısa sürede bu 12 yıllık zorunlu eğitimden vazgeçilmeli. Yerine daha gerçekçi daha verimli ve daha yararlı bir sisteme geçilmeli. Nasıl mı? Şöyle. Öncelikle anaokulu uygulaması zorunlu olmalı. Bu uygulama bir yıl değil iki yıl olmalı. Yani “Zorunlu Eğitim” 2+5 yıl olmalı. Hatta ben diyorum ki çocuklar 7 yaşında değil 8 yaşında ilkokula başlamalı. Çünkü çocuklar, çocukluklarını yaşayamadan okula başlıyorlar. Çocukluk çağında okulda okuma yazma uğraşısına giriyorlar. *** 60 ayını dolduran çocuklar anaokulunun ilk aşamasına başlatılmalı ve burada oyun ağırlıklı davranış ve kurallar eğitimi verilmeli. Buradan sonra 72 ayını dolduran çocuklar anaokulunun ikinci aşamasına geçmeli ve burada da yine oyun odaklı kalem tutma, çizgi çizme, kesme, yapıştırma, birlikte oyun oynama, oyun kuralları, sınıf düzeni ve benzeri birçok konuda eğitim almalı, davranış kazanmalı. 84 ayını dolduran, 80-82 aylık çocuklar da olabilir, ilkokul birinci sınıfa başlatılmalı ve 5 yıl süreyle temel eğitime alınmalıdır. Burada çocuğun dersine tek öğretmen, sınıf öğretmeni girmeli; bu sınıf öğretmeni de tam donanımlı yetiştirilmelidr. Hayat Bilgisi, Türkçe, Matematik, Fen Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Müzik, Resim, Beden Eğitimi, İngilizce, Din Kültürü gibi tüm dersleri yeterince okutabilecek donanımda yetiştirilmelidir. Eğitim Fakültelerinde sınıf öğretmenliği branşındaki öğretmen adayları bu özelliklerle yetiştirilmelidir. ÖĞRENCİ İÇİN GÖZLEM RAPORU HAZIRLANMALI Çocuk, anaokulu ve ilkokul eğitimi sürecinde bu tam donanımlı öğretmen tarafından sürekli gözlemlenmeli ve her ay herbir öğrenci için gözlem raporu hazırlanmalıdır. Bu gözlem raporunda çocuğun ilgisi, becerisi, yeteneği, merakı ortaya konulmalı ve bu gözlem raporuna göre bir sonraki eğitim süreci planlanmalı, ona göre yol haritası belirlenmelidir. Temel eğitim sürecinde hazırlanan raporlar; sınıf öğretmeninin yanı sıra okuldaki rehber öğretmen, okul yöneticileri ve veli temsilcisinden oluşacak bir kurulca resmileştirilmelidir. Bu rapor, çocuğun yönlendirilmesinde ve bir sonraki eğitim sürecinde kesin belirleyici olmalıdır. *** Tabii bu donanımda, bu yetkinlikte bir sınıf öğretmeni maddi açıdan da doyurucu ve memnun edici ücretlendirmeyle ödüllendirilmelidir. İlkokuldan sonra gidilecek eğitim kurumu ortaokullar olmalı. Ama bu ortaokullar tek tip değil çok seçenekli olmalı. Ortaokulları ve sonraki adım olan liseleri de gelecek yazımızda ele alalım. Sözün Özü: Eğitimin asıl amacı, çocukların kendi yeteneklerinin ortaya çıkarılmasını sağlamaktır. Erich Fromm  
Ekleme Tarihi: 15 Ekim 2024 - Salı
Mustafa ATALAY

ZOR ZORUNLU!

Değerli dostlar, üç-dört haftadır OECD ülkelerinin liselere yerleştirme sistemini ele almıştım. Geçen hafta da “Bizdeki Yerleşmeler”i irdelemiş, olması gerekenleri anlatmıştım. Yazımızın sonunda da “İşin bir başka boyutu da 12 yıllık zorunlu eğitim uygulaması.” diyerek bu uygulamanın ele alınması gerektiğini vurgulamıştım. Evet, bu hafta bunu ele alacağım. Bilindiği üzere 12 yıllık zorunlu eğitim uygulaması 2012-2013 eğitim öğretim yılında başladı. O yıllardan bu yıla eğitimimizde hangi gelişme, hangi ilerleme sağlandı? Aradan geçen 11-12 yıla baktığımızda eğitim olarak, davranış olarak, gelişim olarak çok da ileri gittiğimiz, gelişim sağladığımız söylenemez.

***

Yazımızın başlığı dikkatinizi çekmiştir: “Zor Zorunlu!” Neden zor zorunlu? Çünkü 12 yıllık zorunlu eğitim, ülkemiz ve geleceğimiz açısından hiç iyi olmadı. Bu 12 yıllık zorunlu eğitimle “nesil israfı” oluştu. Nesil israfının yanı sıra maddi israf da oluştu. Çok bilinen bir atasözü vardır: “Bir atı, zorla suya götürebilirsiniz; ama ona zorla su içiremezsiniz.” Evet, bizdeki 12 yıllık zorunlu eğitim uygulaması tam da bu atasözünün iletisi gibi oldu. Çocukları zorla okula gönderiyoruz; hatta istemedikleri okullara gönderiyoruz. Zorla ve zorunlu olarak buralara gönderildikleri için zorluk çıkarıyorlar, eğitim öğretim işini zorlaştırıyorlar.

***

Eğitimci yazar, Prof. Dr. Necati Cemaloğlu hocamız, bu durumla ilgili “Okuma-yazma bilmeyen, dört işlemi yapamayan, okumak istemeyen, sorunlu öğrenciler, zorunlu eğitimden dolayı okulda tutuluyor. Öğretmenler ders yapamıyor. Bunları kontrol etmeye çalışıyor. İşte bu yüzden lise, zorunlu olmaktan çıkarılmalı.” demişti; çok da doğru söylemiş. Aslında bu zorunlu eğitim konusunu birçok kez ele almıştım. Bu yıl da iki kez işlemişim. İlki mart ayında “Eğitim mi Kişilik mi” adlı yazımızda; ikincisi de “Durum değerlendirmesi” adlı yazımızda işlenmiş. Bu yazı ile üçüncü kez ele alınmış oluyor.

ANAOKULU UYGULAMASI ZORUNLU OLMALI

Ortaya çıkan sonuç şu: En kısa sürede bu 12 yıllık zorunlu eğitimden vazgeçilmeli. Yerine daha gerçekçi daha verimli ve daha yararlı bir sisteme geçilmeli. Nasıl mı? Şöyle. Öncelikle anaokulu uygulaması zorunlu olmalı. Bu uygulama bir yıl değil iki yıl olmalı. Yani “Zorunlu Eğitim” 2+5 yıl olmalı. Hatta ben diyorum ki çocuklar 7 yaşında değil 8 yaşında ilkokula başlamalı. Çünkü çocuklar, çocukluklarını yaşayamadan okula başlıyorlar. Çocukluk çağında okulda okuma yazma uğraşısına giriyorlar.

***

60 ayını dolduran çocuklar anaokulunun ilk aşamasına başlatılmalı ve burada oyun ağırlıklı davranış ve kurallar eğitimi verilmeli. Buradan sonra 72 ayını dolduran çocuklar anaokulunun ikinci aşamasına geçmeli ve burada da yine oyun odaklı kalem tutma, çizgi çizme, kesme, yapıştırma, birlikte oyun oynama, oyun kuralları, sınıf düzeni ve benzeri birçok konuda eğitim almalı, davranış kazanmalı. 84 ayını dolduran, 80-82 aylık çocuklar da olabilir, ilkokul birinci sınıfa başlatılmalı ve 5 yıl süreyle temel eğitime alınmalıdır. Burada çocuğun dersine tek öğretmen, sınıf öğretmeni girmeli; bu sınıf öğretmeni de tam donanımlı yetiştirilmelidr. Hayat Bilgisi, Türkçe, Matematik, Fen Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Müzik, Resim, Beden Eğitimi, İngilizce, Din Kültürü gibi tüm dersleri yeterince okutabilecek donanımda yetiştirilmelidir. Eğitim Fakültelerinde sınıf öğretmenliği branşındaki öğretmen adayları bu özelliklerle yetiştirilmelidir.

ÖĞRENCİ İÇİN GÖZLEM RAPORU HAZIRLANMALI

Çocuk, anaokulu ve ilkokul eğitimi sürecinde bu tam donanımlı öğretmen tarafından sürekli gözlemlenmeli ve her ay herbir öğrenci için gözlem raporu hazırlanmalıdır. Bu gözlem raporunda çocuğun ilgisi, becerisi, yeteneği, merakı ortaya konulmalı ve bu gözlem raporuna göre bir sonraki eğitim süreci planlanmalı, ona göre yol haritası belirlenmelidir. Temel eğitim sürecinde hazırlanan raporlar; sınıf öğretmeninin yanı sıra okuldaki rehber öğretmen, okul yöneticileri ve veli temsilcisinden oluşacak bir kurulca resmileştirilmelidir. Bu rapor, çocuğun yönlendirilmesinde ve bir sonraki eğitim sürecinde kesin belirleyici olmalıdır.

***

Tabii bu donanımda, bu yetkinlikte bir sınıf öğretmeni maddi açıdan da doyurucu ve memnun edici ücretlendirmeyle ödüllendirilmelidir. İlkokuldan sonra gidilecek eğitim kurumu ortaokullar olmalı. Ama bu ortaokullar tek tip değil çok seçenekli olmalı. Ortaokulları ve sonraki adım olan liseleri de gelecek yazımızda ele alalım.

Sözün Özü:

Eğitimin asıl amacı, çocukların kendi yeteneklerinin ortaya çıkarılmasını sağlamaktır. Erich Fromm

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.