Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

KARTVİZİT

Değerli dostlar, yaşı 40’ın üstünde olan okuyucularımız iyi bilir, eskiden insanlar biribirlerine kartvizit verirlerdi. O kartta kişinin adı, soyadı, unvanı, makamı, adresi varsa özel telefonu yer alırdı. Hatta devlet görevlilerinin kesinlikle kartvizitleri olurdu ki çok da işe yarardı. Yani “hamili kart” kavramı da buralardan gelir. İşte o “hamili kart” sahibi olanlarlar, o etkili ve yetkili kişinin verdiği kart, zor işi kolaylaştırır, açılmayan kapıları açar. İşte size bir kartvizitin nasıl işe yaradığını, nasıl kapılar ve ufuklar açtığını, insanlara ve ihtiyacı olanlara nasıl yararı dokunduğunu anlatan bir olay aktaracağım. Yıl, 1944. Konya ilimizin Çumra tren istasyonunda iki yoksul, üstü başı yırtık köy çocuğu beklemektedir. Yanlarına bir adam gelir ve çocuklara nereye gittiklerini sorar. On yaşındaki Kemal “Konya’ya! Valiyle görüşmeye!” der. Adam, alaycı bir şekilde güler, “Sizi valiyle görüştürmezler be evladım, paranıza yazık, boşa gitmeyin!” diye karşılık verir. Kemal, adamı dinlemez. Altı yaşındaki kardeşi Mehmet’in elinden tutarak istasyona yanaşan trene biner. Bir süre sonra kuşetli vagonda tam karşılarına takım elbiseli bir adam oturur. Çocuklara gülümser ve nereye gittiklerini sorar. Kemal, bu adamın da kendileriyle gülüp dalga geçeceğini düşünür. Konuşmak istemez. Adam ısrarla “Anneniz babanız yok mu evladım? Trene bir başınıza binmişsiniz!” deyince Kemal, kızgın bir söyleyişle “Amca! Anamız babamız öldü. Biz köy çocuğuyuz ve eğitim alırsak o zaman ‘adam’ olabiliriz. Bu yüzden Konya valisine ‘bizi okut’ diye yalvarmaya gidiyoruz!” der. Takım elbiseli adam ‘anladım’ dercesine başını sallar ve cebinden bir kart çıkarır. Kemal’e uzatır. “Bunu valiye göster, selamımı söyle!” der. Kemal, kartı alır; okuması yazması olmadığı için kartta ne yazdığını anlamaz. Dalgacı(!) adam ise yaklaşan istasyonda iner. Kemal ve Mehmet Konya’da vali binasına gider. Kemal, kapıdaki görevliye valiyle görüşmek istediğini söyler. Fakat görevli çocukları başından savar. Kemal, bu kez son şansını dener ve trende tanıştığı o takım elbiseli amcanın verdiği kartı uzatır. Görevli kartı görünce şaşırır ve hemen çocukları valinin makamına çıkarır. Vali karta bakar, ciddileşir, eli telefona gider. İki görevli gelir ve çocukları İvriz’e, İvriz Köy Enstitüsü’ne götürür. Kemal, şaşkındır. O takım elbiseli adam dalga geçmemiş, verdiği kart işe yaramıştır. Kemal, tüm bu yaşadıklarından sonra "Kim bu adam?" diye düşünmeye başlar. Kemal ve Mehmet, İvriz’e, İvriz Köy Enstitüsü’ne gönderilmişler ve bu okulda yatılı olarak okumuşlardır. Kemal, yıllay sonra o takım elbiseli adamla görüşür. Adam, yaşlanmış, emekli olmuştur. Kemal, o adamın yanına gider, kendini tanıtır. Yaşlı adam, o yaşanan olayı ve Kemal'’ anımsar. “Demek okudunuz ha?” der ve gözleri dolar. İşte o yıllarda, 1944’te o gün trenle il il, köy köy gezip okulları denetleyen o takım elbiseli adam, tesadüfen bu iki kardeşi görmüş ve kartını vererek onlara yardımcı olmak istemiştir. Yıllar sonra bu kez Kemal kartını uzatır; üzerinde “Gazeteci-Yazar Kemal Bayram Çukurkavaklı” yazmaktadır. Evet, Kemal ve kardeşi Mehmet, öksüz ve yetim bir köylü çocuğudur, İvriz Köy Enstitüsü’nde okumuş, gazeteci olmuş, kitaplar yazmış, ödüller almış, kendi deyimiyle ‘adam’ olmuştur. İşte köy enstitüleri bu yüzden önemliydi ve köy çocuklarının çağdaş bir eğitimle topluma karışmasına aracı oluyor, fırsatlar sağlıyordu. Dolayısıyla dönemin yöneticilerince “zararlı” görülerek kapatıldı. Bu arada unutmadan belirtmeliyim, o trende Kemal'e kartını veren takım elbiseli adam, kim miydi? Dönemin en başarılı ve en güzel gözlü maarif müfettişi Hasan Ali Yücel idi. Gerçekten ibret alınması gereken bir olay ve örnek alınması gereken davranış. Ne diyelim, darısı günümüzün yöneticilerinin, örnek alınması, yol göstermesi gerekenlerin başına! Sözün Özü: İnsanlık uğruna kazanılmış bir zaferi olmayanların ölmekten bile utanması gerekir. Kitap Yüzü        
Ekleme Tarihi: 16 Temmuz 2024 - Salı
Mustafa ATALAY

KARTVİZİT

Değerli dostlar, yaşı 40’ın üstünde olan okuyucularımız iyi bilir, eskiden insanlar biribirlerine kartvizit verirlerdi. O kartta kişinin adı, soyadı, unvanı, makamı, adresi varsa özel telefonu yer alırdı. Hatta devlet görevlilerinin kesinlikle kartvizitleri olurdu ki çok da işe yarardı. Yani “hamili kart” kavramı da buralardan gelir. İşte o “hamili kart” sahibi olanlarlar, o etkili ve yetkili kişinin verdiği kart, zor işi kolaylaştırır, açılmayan kapıları açar.
İşte size bir kartvizitin nasıl işe yaradığını, nasıl kapılar ve ufuklar açtığını, insanlara ve ihtiyacı olanlara nasıl yararı dokunduğunu anlatan bir olay aktaracağım.
Yıl, 1944. Konya ilimizin Çumra tren istasyonunda iki yoksul, üstü başı yırtık köy çocuğu beklemektedir.
Yanlarına bir adam gelir ve çocuklara nereye gittiklerini sorar.
On yaşındaki Kemal “Konya’ya! Valiyle görüşmeye!” der.
Adam, alaycı bir şekilde güler, “Sizi valiyle görüştürmezler be evladım, paranıza yazık, boşa gitmeyin!” diye karşılık verir.
Kemal, adamı dinlemez. Altı yaşındaki kardeşi Mehmet’in elinden tutarak istasyona yanaşan trene biner.
Bir süre sonra kuşetli vagonda tam karşılarına takım elbiseli bir adam oturur.
Çocuklara gülümser ve nereye gittiklerini sorar.
Kemal, bu adamın da kendileriyle gülüp dalga geçeceğini düşünür. Konuşmak istemez.
Adam ısrarla “Anneniz babanız yok mu evladım? Trene bir başınıza binmişsiniz!” deyince Kemal, kızgın bir söyleyişle “Amca! Anamız babamız öldü. Biz köy çocuğuyuz ve eğitim alırsak o zaman ‘adam’ olabiliriz. Bu yüzden Konya valisine ‘bizi okut’ diye yalvarmaya gidiyoruz!” der.
Takım elbiseli adam ‘anladım’ dercesine başını sallar ve cebinden bir kart çıkarır. Kemal’e uzatır. “Bunu valiye göster, selamımı söyle!” der. Kemal, kartı alır; okuması yazması olmadığı için kartta ne yazdığını anlamaz.
Dalgacı(!) adam ise yaklaşan istasyonda iner.
Kemal ve Mehmet Konya’da vali binasına gider.
Kemal, kapıdaki görevliye valiyle görüşmek istediğini söyler. Fakat görevli çocukları başından savar. Kemal, bu kez son şansını dener ve trende tanıştığı o takım elbiseli amcanın verdiği kartı uzatır. Görevli kartı görünce şaşırır ve hemen çocukları valinin makamına çıkarır.
Vali karta bakar, ciddileşir, eli telefona gider. İki görevli gelir ve çocukları İvriz’e, İvriz Köy Enstitüsü’ne götürür.
Kemal, şaşkındır. O takım elbiseli adam dalga geçmemiş, verdiği kart işe yaramıştır.
Kemal, tüm bu yaşadıklarından sonra "Kim bu adam?" diye düşünmeye başlar.
Kemal ve Mehmet, İvriz’e, İvriz Köy Enstitüsü’ne gönderilmişler ve bu okulda yatılı olarak okumuşlardır.
Kemal, yıllay sonra o takım elbiseli adamla görüşür. Adam, yaşlanmış, emekli olmuştur.
Kemal, o adamın yanına gider, kendini tanıtır. Yaşlı adam, o yaşanan olayı ve Kemal'’ anımsar. “Demek okudunuz ha?” der ve gözleri dolar.
İşte o yıllarda, 1944’te o gün trenle il il, köy köy gezip okulları denetleyen o takım elbiseli adam, tesadüfen bu iki kardeşi görmüş ve kartını vererek onlara yardımcı olmak istemiştir.
Yıllar sonra bu kez Kemal kartını uzatır; üzerinde “Gazeteci-Yazar Kemal Bayram Çukurkavaklı” yazmaktadır.
Evet, Kemal ve kardeşi Mehmet, öksüz ve yetim bir köylü çocuğudur, İvriz Köy Enstitüsü’nde okumuş, gazeteci olmuş, kitaplar yazmış, ödüller almış, kendi deyimiyle ‘adam’ olmuştur.
İşte köy enstitüleri bu yüzden önemliydi ve köy çocuklarının çağdaş bir eğitimle topluma karışmasına aracı oluyor, fırsatlar sağlıyordu.
Dolayısıyla dönemin yöneticilerince “zararlı” görülerek kapatıldı.
Bu arada unutmadan belirtmeliyim, o trende Kemal'e kartını veren takım elbiseli adam, kim miydi?
Dönemin en başarılı ve en güzel gözlü maarif müfettişi Hasan Ali Yücel idi.
Gerçekten ibret alınması gereken bir olay ve örnek alınması gereken davranış.
Ne diyelim, darısı günümüzün yöneticilerinin, örnek alınması, yol göstermesi gerekenlerin başına!
Sözün Özü:
İnsanlık uğruna kazanılmış bir zaferi olmayanların ölmekten bile utanması gerekir. Kitap Yüzü
 
 
 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.