Değerli dostlar, bu koronavirüs salgınının başlaması ile birlikte okullarda yüz yüze eğitim öğretime ara verilip uzaktan eğitim dediğimiz online eğitime geçilmişti. Bu süreçte hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de öğretmenlerimiz, ilk kez böyle bir sistemle yüz yüze geldi. Ülke genelinde tüm öğretmenlerimiz, eldeki imkanlar içinde öğrencilerine ulaşmaya çalıştı. Sabahın 8’inde başlayan uzaktan eğitim öğretim süreci, günün geç saatlerine kadar, akşam saat 22’ye kadar sürdüğü oldu. Tüm bunların yanı sıra öğretmenlerimiz, asli görevlerinin dışında ama gönüllü ama zorunlu başka işlerde görevlendirildiler. Başta filyasyon (temaslı izleme) ekipleri olmak üzere mahalle denetleme ekiplerinde, Cuma heyetlerinde, mutemetlik işlerinde, erzak dağıtım ekiplerinde ve ihtiyaç duyulan birçok yerde görev verildi. Bugüne kadar defalarca şahit olunmuştur ki salgından önceki yıllarda olduğu gibi bu salgın sürecinde de “Öğretmenler az çalışıyor.”, “Öğretmenler yan gelip yatıyor.”gibi arızalı bir anlayışa sahip olan birçok ilgili ve yetkili yöneticiler, öğretmenleri, angarya görevler altına ezmiştir. Dolayısıyla öğretmenlerimize ve okul yöneticilerimize asli görevlerinin ve görev alanlarının dışında ek görev ve sorumluluklar yüklenmesi hem eğitim öğretim sürecinin sağlıklı ve verimli yürütülmesini engellemekte hem de  öğretmenlerimizin ve okul yöneticilerimizin mesleki ve kişilik itibarını rencide etmektedir. İşin bir de yasal boyutu vardır. Yukarıda sözü edilen görevler ve sorumluluklar, hem 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun "Öğretmenlik" başlıklı 43/1 maddesindeki "Öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir." hükmüne hem de 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 44. maddesindeki "Öğretmenler kanunlarla kendilerine verilen işlerden başka, meslek dışı her hangi bir görevle yükümlü tutulamazlar." aükmüne aykırıdır. Ayrıca bu durum, Anayasa'mızın 18. maddesinde yer alan "Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır." kesin emrine de aykırılık oluşturmaktadır. Hep söylüyoruz; öğretmene verdiğimiz değer, aslında çocuklarımıza verdiğimiz değerdir. Öğretmeni korumak demek, çocuklarımızı; aslında geleceğimizi korumak demektir. Öğretmene önem ve değer vermek, aslında çocuklarımıza ve geleceğimize değer vermektir. İlgililere ve yetkililere hatırlatmakta yarar var. Her başı sıkışanın aklına “öğretmenler”in gelmesi, hiç hoş bir davranış ve anlayış değil. Öğretmenler, hazır kıta, emir eri değildir. Öğretmenlerimiz yan gelip yatmıyorlar. Çocuklarımızın geleceği için onların eğitim ve öğretimi için tüm olumlu ve olumsuz şartlara rağmen uzaktan veya yakından eğitim öğretim için çabalıyorlar. Sözün Özü Öğretmen ihmal edildiğinde o ülke intihar ediyor demektir. Albert Einstein