Değerli dostlar, geçtiğimiz ayda Sayıştay raporu yayımlandı. Sayıştay raporunda, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile ve eğitimle ilgili önemli tespitler vardı.
Sayıştay’ın MEB için düzenlediği 2019 Denetim Raporu’nda göze çarpan bulgular, yönetici atamalarındaki usulsüzlükleri ortaya koyuyor.
Raporda, özellikle “İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü kadrolarına yürürlükteki mevzuatın liyakat ve kariyer ilkeleri doğrultusunda öngördüğü şartları taşımayan kişilerin de atandığı görülmüştür.”vurgusu dikkat çekiyor.
Yine Sayıştay’ın söz konusu raporunda dile getirilen “İdarenin yasallığı ilkesine aykırı düşen bu uygulama, eğitim sisteminin verimli, etkin ve sürdürülebilir yönetimini de güçleştirmektedir.” ifadeleri, liyakatsiz yöneticilerle başarının sağlanamayacağını açıkça vurgulamaktadır.
Sayıştayın bu tespitlerinin ardından Sayın Cumhurbaşkanının da geçtiğiz haftalarda yaptığı bir konuşmada “Eğitimde istenilen başarıyı sağlayamadık” demesi, gelinen noktanın ve acı gerçeklerin tuzu biberi oldu.
Bu itiraf ve tespitler, eğitime ve eğitim yönetimine yön verenler açısından bir dönüm noktası olmalı ve şapka ortaya konulup düşünülmelidir.
Türk Eğitim-Sen olarak 2020 yılı ortalarında elde ettiğimiz verilere göre ülke genelinde vekaleten görev yapan 185 ilçe milli eğitim müdürünün 148 tanesinin bir sendika üyesi olması, geçici görevli 534 şube müdürünün 434’ünün, 940 proje okulu müdürünün 829’unun yine bir sendikanın üyesi olması tesadüf olmasa gerek.
Manisa genelinde ise 5 ilçe milli eğitim müdürü, 8 şube müdürü, vekaleten görev yapıyor. İlginç olanı da bu kişilerin bir sendika üyesi, hatta yöneticisi olmaları.
Son iki yıl içerisinde Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’un eğitim kurumu yöneticileri için yazılı sınav uygulaması getirmesinden önce Türkiye genelindeki okul yöneticilerinin %75’inden fazlasının da yine bir sendikanın üyesi olması, tesadüf müdür yoksa bilerek ve isteyerek yapılan bir icraat mıdır?
Eğer eğitim yönetimi sendika/vakıf/cemaat/cemiyet görünümlü paralel yapılara teslim edilir veya mahkum bırakılırsa o eğitim sağlıklı yönetilemez.
18 yıllık Ak Parti hükümetleri döneminde, eğitime kayda değer yatırımlar yapılmasına rağmen, yalnızca mensubiyetler üzerinden yönetici kadrosu oluşturulmasından dolayı Sayın Cumhurbaşkanının dile getirdiği “İstenilmeyen sonuç” kaçınılmaz olmuştur. Bunun da en önemli nedeni liyakatin, ehliyetin ve adaletin göz ardı edilmesidir.
Bu açıklamalardan ve öz eleştirilerden sonra beklentimiz, liyakate, ehliyete, beceriye, donanıma, kaliteye, başarıya ve hakkaniyete önem, öncelik ve değer verilmesidir.
Sözün Özü
Bir şeye sahip olmak değil layık olmak önemlidir. Adsız DÜŞÜNÜR