Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

MAĞARA DEVRİNE DÖNÜŞ MÜ?

Değerli dostlar, son yıllarda tüm toplumun da dikkatini çeken önemli bir değişim yaşanıyor. Bu değişimin, yazımızın başlığında da verildiği gibi “Acaba mağara devrine geri mi dönüyoruz?” olduğunu söyleyebiliriz. Çevremize şöyle bir bakalım, neredeyse erkeklerin büyük çoğunluğu sakallı. Yakışan, yakışmayan herkeste sakal var. Bence kimi tembellikten, kimi “karizmatik” olduğu düşüncesinden, kimi modaya uymaktan, kimileri de dini inanışından… Kadınların da bir bölümü yine yırtık pantolon, etek denilemeyecek kadar çok kısa etek, çok açık üst giysiler; mağara devri giysilerini çağrıştıran görüntüler. Mağara devrinden görsellenen görüntülere benzer giyim kuşam, maalesef günümüzde de sürüyor. Bu değişim, yalnızca giyim kuşamda mı? Hayır! Davranış olarak da sanki o döneme geçiş yapmışız gibi. Saygısız, sabırsız, tahammülsüz, kuralsız, bencil, kendini beğenmiş binlerce kişi, ortalıkta dolaşıyor. İyi sandığınız, “adam” bildiğiniz o kişilerin işine gelmeyen, hoşuna gitmeyen bir davranışta veya uyarıda bulun bakalım, nasıl bir tepkiyle karşılaşacaksın? O iyi, dediğiniz, adam sandığınız kişilik, bir anda canavarlaşır, canileşir, maganda olup çıkar karşınıza. Mağara devrine dönüşün bir başka örneğini, cadde ve sokaklarda, trafikte de görüyoruz. Özellikle dikkatimizi çeken, burnu yerde, arkası havada araçlar. Hepimizin bildiği o ünlü çizgi filmdeki gibi. Çocukluğumuzda ilgiyle izlediğimiz “Taş Devri” adlı çizgi filmde yer alan araçlar gibi günümüzde de özelliği bozulmuş araçlar. O burnu yerde arkası havada araçları gördükçe “Fred Çakmaktaş”ın arabası aklıma geliyor. Yine son model, lüks ve pahalı araçların içinde “Mağara Devri” insanlarını andıran görüntüler… araçların camlarından fırlatılan sigara paketleri, izmaritler, su şişeleri, kağıt bardaklar, aklımıza gelen gelmeyen onlarca nesne. … Ya cadde ve sokaklarda, park ve bahçelerde oturup kalkan ve buralarda gezinenlerin davranışları! Elindeki kullanılmış mendili yere atanlar; boş sigara paketini, sigara izmaritini, su şişesini oraya buraya fırlatanlar; yine yolda yürürken yere atılan sigara izmaritleri, sigara ve yiyecek paketleri, su şişeleri; son yıllarda her yerde görülen yere atılmış maskeler, poşetler; en iğrenci de olur olmaz yerlerde yere tükürenler… Kullandığı aracı, olur olmaz yere park edenler, kendinden başkasını düşünmeyenler, çevrede gördüğü her şeyi kendine hak sananlar… Tüm bu örneklemelerden yola çıkarak “Mağara devrine geri mi döndük?” diye düşünürken “Acaba o mağara devrinde yaşayan insanlar böyle mi yapıyordu?” sorusunu düşündüğümüzde o dönemin insanlarına da haksızlık yapmış olmayalım. O dönemin insanları, bu örneklediğimiz davranışları yapıyorlar mıydı, bilmiyoruz. Sanatta ve edebiyatta bir söylem vardır; “teşbihte hata olmasın.” diye, biz de o çok eski zamanlardan örnekleme yoluyla ya da insanlığın gelişmişlik özelliği ile örtüştürmeye çalıştık. Yaşanan ve görünen o ki insancıl ruh, duygu, davranış ve yaşayış özelliği göstermediğimiz sürece hangi çağda, hangi ülkede yaşadığımızın bir önemi yok. Sosyal medyada çok rastladığım güzel bir söz var: “Yaşadığın yeri cennet yapamadığın sürece, kaçtığın her yer cehennemdir.” Sözün Özü Herkes, insanlığın kötüye gittiğini kabul eder de kimse, kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Lev Tolstoy
Ekleme Tarihi: 19 Ocak 2022 - Çarşamba
Mustafa ATALAY

MAĞARA DEVRİNE DÖNÜŞ MÜ?

Değerli dostlar, son yıllarda tüm toplumun da dikkatini çeken önemli bir değişim yaşanıyor. Bu değişimin, yazımızın başlığında da verildiği gibi “Acaba mağara devrine geri mi dönüyoruz?” olduğunu söyleyebiliriz.

Çevremize şöyle bir bakalım, neredeyse erkeklerin büyük çoğunluğu sakallı. Yakışan, yakışmayan herkeste sakal var. Bence kimi tembellikten, kimi “karizmatik” olduğu düşüncesinden, kimi modaya uymaktan, kimileri de dini inanışından…

Kadınların da bir bölümü yine yırtık pantolon, etek denilemeyecek kadar çok kısa etek, çok açık üst giysiler; mağara devri giysilerini çağrıştıran görüntüler.

Mağara devrinden görsellenen görüntülere benzer giyim kuşam, maalesef günümüzde de sürüyor.

Bu değişim, yalnızca giyim kuşamda mı?

Hayır! Davranış olarak da sanki o döneme geçiş yapmışız gibi.

Saygısız, sabırsız, tahammülsüz, kuralsız, bencil, kendini beğenmiş binlerce kişi, ortalıkta dolaşıyor. İyi sandığınız, “adam” bildiğiniz o kişilerin işine gelmeyen, hoşuna gitmeyen bir davranışta veya uyarıda bulun bakalım, nasıl bir tepkiyle karşılaşacaksın?

O iyi, dediğiniz, adam sandığınız kişilik, bir anda canavarlaşır, canileşir, maganda olup çıkar karşınıza.

Mağara devrine dönüşün bir başka örneğini, cadde ve sokaklarda, trafikte de görüyoruz.

Özellikle dikkatimizi çeken, burnu yerde, arkası havada araçlar. Hepimizin bildiği o ünlü çizgi filmdeki gibi.

Çocukluğumuzda ilgiyle izlediğimiz “Taş Devri” adlı çizgi filmde yer alan araçlar gibi günümüzde de özelliği bozulmuş araçlar. O burnu yerde arkası havada araçları gördükçe “Fred Çakmaktaş”ın arabası aklıma geliyor.

Yine son model, lüks ve pahalı araçların içinde “Mağara Devri” insanlarını andıran görüntüler… araçların camlarından fırlatılan sigara paketleri, izmaritler, su şişeleri, kağıt bardaklar, aklımıza gelen gelmeyen onlarca nesne. …

Ya cadde ve sokaklarda, park ve bahçelerde oturup kalkan ve buralarda gezinenlerin davranışları! Elindeki kullanılmış mendili yere atanlar; boş sigara paketini, sigara izmaritini, su şişesini oraya buraya fırlatanlar; yine yolda yürürken yere atılan sigara izmaritleri, sigara ve yiyecek paketleri, su şişeleri; son yıllarda her yerde görülen yere atılmış maskeler, poşetler; en iğrenci de olur olmaz yerlerde yere tükürenler…

Kullandığı aracı, olur olmaz yere park edenler, kendinden başkasını düşünmeyenler, çevrede gördüğü her şeyi kendine hak sananlar…

Tüm bu örneklemelerden yola çıkarak “Mağara devrine geri mi döndük?” diye düşünürken “Acaba o mağara devrinde yaşayan insanlar böyle mi yapıyordu?” sorusunu düşündüğümüzde o dönemin insanlarına da haksızlık yapmış olmayalım.

O dönemin insanları, bu örneklediğimiz davranışları yapıyorlar mıydı, bilmiyoruz. Sanatta ve edebiyatta bir söylem vardır; “teşbihte hata olmasın.” diye, biz de o çok eski zamanlardan örnekleme yoluyla ya da insanlığın gelişmişlik özelliği ile örtüştürmeye çalıştık.

Yaşanan ve görünen o ki insancıl ruh, duygu, davranış ve yaşayış özelliği göstermediğimiz sürece hangi çağda, hangi ülkede yaşadığımızın bir önemi yok.

Sosyal medyada çok rastladığım güzel bir söz var: “Yaşadığın yeri cennet yapamadığın sürece, kaçtığın her yer cehennemdir.”

Sözün Özü

Herkes, insanlığın kötüye gittiğini kabul eder de kimse, kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Lev Tolstoy

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.