Değerli dostlar “Cengiz Aytmatov” adını duymuşsunuzdur. Dünyaca ünlü Kırgız yazardır. Biz onu daha çok “Selvi Boylum Al Yazmalım” filminin senaryosundan anımsarız. “Selvi Boylum Al Yazmalım” filmi, ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un “Kızıl Jooluk” (Kırmızı Eşarp) adlı romanından uyarlanmıştır. Biz Cengiz Aytmatov’u “Selvi Boylum Al Yazmalım” adlı filmin yanı sıra “Gün Olur Asra Bedel”, “Beyaz Gemi”, “Cemile”, “Dişi Kurdun Rüyaları”, “Toprak Ana” gibi çok okunan ve bilinen romanlarından da tanıyoruz.
***
Cengiz Aytmatov’un en önemli romanlarından biri olan “Gün Olur Asra Bedel”, insanlığın, dolayısıyla Türklüğün karşılaştığı en büyük sorunu ele alır. “Mankurtlaşmak”. Bu haftaki yazımızı “Mankurtlaşma”ya ayırdırk. Cengiz Aytmatov, “Gün Olur Asra Bedel” adlı romanında “Mankurt”u ve “Mankurtlaşma”yı anlatır. Buradaki “Mankurt” kavramını da Kırgızların ünlü “Manas Destanı”ndan almıştır.
***
“Mankurt”u ve “Mankurtlaşma”yı Cengiz Aytmatov’un anlatımıyla öğrenelim. Düşman Juan Juanlar, komşu ülkelerin gençlerini kaçırır, zayıf olanları komşu ülkelere köle olarak satar; sağlam, güçlü kuvvetli olanları kendi işlerine bekçilik yapsınlar diye kendileri için köleleştirirlermiş. Kendileri için ayırdıkları gençlere hafızalarını yitirmelerine yol açan “deri geçirme işkencesi” uygularlarmış.
***
Önce esirin başını kanatarak kazırlar; taze deve derisi ile esirin kazınmış başını sımsıkı sararlarmış. Başı sarılan esir, başını yere sürtmesin diye boynuna bir tahta kalıp bağlanır ve yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye de uzak ıssız bir yere götürülürmüş. Burada elleri, ayakları bağlı, yakıcı, kızgın güneşin altına aç ve susuz, birkaç gün öylece bırakılırmış. Kızgın güneş soğumamış deve derisini kurutarak bir mengene gibi esirlerin kafasını sıkar, dayanılmaz acılar verirmiş. Aynı zamanda kazınan saçlar dışa doğru büyüyemediği için içe doğru uzamaya başlarmış. Dayanılmaz acılar sonunda tutsak ya ölür ya da aklını, hafızasını yitirirmiş. Hafızasını tümüyle yitiren, ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan bu insanlara “Mankurt” (Geçmişini Bilmeyen Köle) denirmiş.
AĞZI VAR DİLİ YOK
Bir Mankurt, kim olduğunu, hangi soydan ve boydan geldiğini; anasını, babasını, çocukluğunu bilmezmiş. İnsan olduğunun farkında bile değilmiş. Ağzı var dili yok, itaatli bir hayvandan farksız, efendisinin sözünden asla çıkmayan, başkalarını dinlemeyen, karnını doyurmaktan başka bir şey düşünmeyen bir yaratık olurmuş. En pis, en güç işleri, büyük sabır isteyen, çekilmez işleri gık demeden yaparmış.
***
Bazı Mankurtların başındaki deve derisi, kendi derisine yapışıp çıkmazmış. "Gel başındaki deve derisini buharlayıp çıkaralım" demek, bir Mankurt için en korkutucu şeymiş. Onun için gece gündüz başlarında sıkıca geçirilmiş bir şapka bulunurmuş. Oğlunun, Sarı-Özek bozkırında deve çobanlığı yapan bir Mankurt olduğunu öğrenen Nayman Ana, oğlunu kurtarmaya karar vermiş. Onu bulduğunda geçmişini hatırlatabilecek ne varsa yapmış. Tüm uğraşlarına karşın oğluna anasını, atasını, geçmişini, kim olduğunu hatırlatamamış. Nayman Ana birkaç kez Juan-Juanların takibine uğramış ve ellerinden zor kurtulmuş. Her seferinde geri dönüp oğlunu kazanmaya, ikna etmeye çalışmış.
***
Kendisini izleyen Juan Juanlar'ın Mankurt olan oğluna, “O, senin anan değil; o kadın, senin şapkanı çıkarıp başını buğulamak istiyor.” diyerek şartlandırdıklarının farkında olmayan Nayman Ana, son dönüşünde Mankurt olan oğlu tarafından okla vurulup öldürülmüş. Bir ana; hafızası, benliği ve kimliği yok edilmiş kendi öz çocuğu tarafından vurularak toprağa düşürülmüş. Nayman Ananın kanı toprağı sularken başındaki al yazması bir kuş olup havalanmış. Nayman Ananın ağzından çıkan, “Adını hatırla! Kim olduğunu hatırla! Babanın adı Dönenbay!” son sözlerini yineleyerek gökyüzünde uçmuş, durmuş... Mankurtlaşmış bir çocuk, öz anasının; Nayman Ananın canını böyle yakar.
‘KÖZKAMAN’LAR
Bu anlatılanlardan çıkarılacak sonuçlar, alınacak dersler vardır. Toplum olarak Mankurtlara katlanılabilir; ama asıl sorun, asıl katlanılamayacak olanlar ise “Közkaman”lar. “Közkaman” konusunu da bir sonraki yazımızda ele alalım.
Sözün Özü:
Bilelim ki öz benliğini yitiren uluslar, başka uluslara yem olurlar. Mustafa Kemal ATATÜRK