Mustafa ATALAY
Köşe Yazarı
Mustafa ATALAY
 

MEKTUBUN SONU

Değerli dostlar, bu yazıyı 15 tatilde çocuklarımızın eğitimini ve yetiştirilmesini konu edinen iki yazının ardından okulların açılmasıyla yayımlamayı planlamıştım. Ama ne yazık ki deprem felaketinden dolayı bu yazıyı, iki hafta erteledim. Bu dört haftalık uzunca aradan sonra bu hafta itibariyle ikinci dönem başladı. Bu kadar büyük felaketten sonra birçoğumuzun, özellikle de çocuklarımızın eğitim öğretime sağlıklı odaklanması da zor olacak. Her şeye rağmen İkinci dönemin öncelikle sağlıklı ve güvenli sonra da başarılı, verimli ve hedeflere ulaşıcı bir çalışma dönemi olmasını diliyorum. EĞİTİM, KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYMALIDIR Bu girişten sonra eğitimle ilgili ilginç bir veri ile başlangıç yapmak istiyorum. Uzmanların araştırmalarına ve elde ettikleri verilere göre “Eğitimin yarısı, eşler evlenmeden önce iyi bir eş seçimi ile başlar. Kalan en az yüzde kırklık oran yani toplamda yüzde doksanı da çocuk beş yaşına gelmeden önce; bir, iki, üç ve dört yaşlarında tamamlanır. Geriye kalan yüzde onu ise ömür boyu sürer. Yani çocuk beş yaşına gelene kadar iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı kesin bir bilgi ile öğrenmeli, iyi ve doğru olanı yaşam biçimi olarak benimsemelidir. Koşullar ne olursa olsun iyi ve doğru olandan asla ödün verilmemelidir. Çocuğun eğitiminde hem hak ve adalet kavramı doğru yerleştirilmeli hem de verilen eğitim, kötülüklerden alıkoymalıdır.” sonucu çıkmaktadır.  OKULLAR, ÖĞRETİME ODAKLANMIŞ DURUMDA Toplumun düzelmesi ve kalkınması için iyi ve sağlam bir eğitime, buna bağlı olarak iyi, sağlam ve karakterli kişilere, sonuçta da sağlıklı, güvenli, başarılı, gelişmiş, üretken ve örnek bir topluma kavuşmuş olunacaktır. Çünkü toplumumuzun başka türlü düzelmesi mümkün değil. Yine gördüklerimizden ve yaşananlardan anlıyoruz ki okullar, yalnızca öğretime odaklanmış durumda. Eğitim boyutu ise neredeyse yok gibi. Son yıllarda sürekli gündeme getirilen “değerler eğitimi” konusunun nedeni işte bu olsa gerek. Bizi biz yapan değerlerden uzaklaştığımız için yitirdiğimizi, unuttuğumuz “değerlerimiz”i yeniden gündeme taşımak, çocuklarımıza yeniden kazandırmak çok önemli. İşte bu nedenle çoğu birey, kendisine sunulan en küçük çıkar karşısında ahlaki değerlerden, kutsallarından, liyakatten, haktan, adaletten vazgeçebiliyor. Evde, çevrede, akranlar arasında yaşananlardan ve çocuğun da burada gördüklerinden elde ettiği sonuç şöyle oluyor. *** Çevrende sana birisi yanlış yaparsa sen de ona iki kat yanlış ile karşılık ver. Yoksa ezilirsin. Önce sen hak ye, yoksa birileri senin hakkını yer. Önüne çıkan her fırsatı liyakatine bakmadan kendi lehine kullan. Toplumları ayakta tutan “Genel Ahlak Kuralları” yerine güçlü olanın kurallarının uygulandığı bir kötü çağda yaşadığımızın farkındayız. Çocuklarımız da bu anlayışla yetişiyor. Ama herkesin  bu yanlışın ve kötü gidişin bilincinde olması ve en kısa sürede bu yanlışlıklardan dönülmesi gerekiyor. OKULLAR NOT VEREN YERLER OLMAYA BAŞLADI Sizlere ilginç bir tespit daha aktarmak istiyorum. Okullar maalesef not veren yerler olmaya başladı. Çocuklar da her şeyi not olarak algılar oldu. Öyle duruma geldi ki neredeyse okula geldiği için yüksek puan almayı hakettiğini düşünen öğrenciler bile olabiliyor. Yani “notlarının yüksekliğine” odaklanmış bir nesil oluştu gibi. Bu durum, daha kötü bir algıyı oluşturuyor. O da “Nasıl olursa olsun, notları yüksek olsun!” anlayışı. Sonuç, kopya çekmek, hakkı olmayanı almak… KOPYA, BİR HAK OLMALI Bu anlayıştan ortaya çıkan ve çoğu zaman da karşılaşılan durum şu oluyor. Kopya, bir hak olmalı.  Öğrenci yeterince çalışamadıysa aradaki farkı kopya ile kapatma hakkına sahip olmalı. Kopya çekeni disipline vermek, insanlık suçu olmalı. Öğrencinin tüm dersleri 100 olmalı. Hatta, yazılı sınavı kaç olursa olsun ne yaparsa yapsın öğretmen ona iki tane daha 100 vermeli. Bir öğrencinin işlediği bir suçtan dolayı soruşturmasında “Geçmem için kopya çekmem gerekiyordu. Bu nedenle sınavdan geçmek için kopya hazırladım ve çektim.” diye ifade vermesi böyle bir eğilimin oluştuğunu göstermektedir. Kopya çekmeye göz yummak ve kopya çekeni affetmek, çok büyük bir eğitim yanlışıdır. *** Sözde okuyan; ortaokula, liseye giden hatta üniversitede okuduğunu sanan; eğitim düzeyi yüksek gibi görünen; sertifikalı, diplomalı fakat hiçbir işten anlamayan; ilgisi, yeteneği ve becerisi gelişmemiş kayıp bir nesil ortaya çıkıyor. EĞİTİMLİ TOPLUMLARDA HAPİSHANE BİLE YOK Yazımızın başına dönelim. Çocuk, beş yaşına gelmeden önce en az yüzde doksan oranında tamamlanması gereken “ana-baba eğitimi” ülkemizde maalesef yüzde on düzeyinde ya var ya yok. Toplumda yaşanan birtakım sorunların, olumsuzlukların ve sıkıntıların nedeni, bu eğitimin eksikliğinden kaynaklı olsa gerek. Eğitimli, ahlaklı, ilkeli, karakterli toplumlarda yaşanan olumsuzluklar oldukça az. Hatta böyle eğitimli toplumlarda hapishane bile yok. Dolandırıcılar, katiller ve ahlaki sorunu olanlar ise asla cezasız kalmaz ve suça da asla kalkışamaz. Ne demişti büyüklerimiz? Eğitim şart! Evet, iyi bir eğitim şart. Sözün Özü: Bir insanı ahlaken eğitmeden yalnızca zihnen eğitmek, topluma kötü bir kişi kazandırır. Thedore Roosevelt
Ekleme Tarihi: 21 Şubat 2023 - Salı
Mustafa ATALAY

MEKTUBUN SONU

Değerli dostlar, bu yazıyı 15 tatilde çocuklarımızın eğitimini ve yetiştirilmesini konu edinen iki yazının ardından okulların açılmasıyla yayımlamayı planlamıştım. Ama ne yazık ki deprem felaketinden dolayı bu yazıyı, iki hafta erteledim. Bu dört haftalık uzunca aradan sonra bu hafta itibariyle ikinci dönem başladı. Bu kadar büyük felaketten sonra birçoğumuzun, özellikle de çocuklarımızın eğitim öğretime sağlıklı odaklanması da zor olacak. Her şeye rağmen İkinci dönemin öncelikle sağlıklı ve güvenli sonra da başarılı, verimli ve hedeflere ulaşıcı bir çalışma dönemi olmasını diliyorum.

EĞİTİM, KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYMALIDIR

Bu girişten sonra eğitimle ilgili ilginç bir veri ile başlangıç yapmak istiyorum. Uzmanların araştırmalarına ve elde ettikleri verilere göre “Eğitimin yarısı, eşler evlenmeden önce iyi bir eş seçimi ile başlar. Kalan en az yüzde kırklık oran yani toplamda yüzde doksanı da çocuk beş yaşına gelmeden önce; bir, iki, üç ve dört yaşlarında tamamlanır. Geriye kalan yüzde onu ise ömür boyu sürer. Yani çocuk beş yaşına gelene kadar iyiyi-kötüyü, doğruyu-yanlışı kesin bir bilgi ile öğrenmeli, iyi ve doğru olanı yaşam biçimi olarak benimsemelidir. Koşullar ne olursa olsun iyi ve doğru olandan asla ödün verilmemelidir. Çocuğun eğitiminde hem hak ve adalet kavramı doğru yerleştirilmeli hem de verilen eğitim, kötülüklerden alıkoymalıdır.” sonucu çıkmaktadır. 

OKULLAR, ÖĞRETİME ODAKLANMIŞ DURUMDA

Toplumun düzelmesi ve kalkınması için iyi ve sağlam bir eğitime, buna bağlı olarak iyi, sağlam ve karakterli kişilere, sonuçta da sağlıklı, güvenli, başarılı, gelişmiş, üretken ve örnek bir topluma kavuşmuş olunacaktır. Çünkü toplumumuzun başka türlü düzelmesi mümkün değil. Yine gördüklerimizden ve yaşananlardan anlıyoruz ki okullar, yalnızca öğretime odaklanmış durumda. Eğitim boyutu ise neredeyse yok gibi.

Son yıllarda sürekli gündeme getirilen “değerler eğitimi” konusunun nedeni işte bu olsa gerek. Bizi biz yapan değerlerden uzaklaştığımız için yitirdiğimizi, unuttuğumuz “değerlerimiz”i yeniden gündeme taşımak, çocuklarımıza yeniden kazandırmak çok önemli. İşte bu nedenle çoğu birey, kendisine sunulan en küçük çıkar karşısında ahlaki değerlerden, kutsallarından, liyakatten, haktan, adaletten vazgeçebiliyor. Evde, çevrede, akranlar arasında yaşananlardan ve çocuğun da burada gördüklerinden elde ettiği sonuç şöyle oluyor.

***

Çevrende sana birisi yanlış yaparsa sen de ona iki kat yanlış ile karşılık ver. Yoksa ezilirsin. Önce sen hak ye, yoksa birileri senin hakkını yer. Önüne çıkan her fırsatı liyakatine bakmadan kendi lehine kullan. Toplumları ayakta tutan “Genel Ahlak Kuralları” yerine güçlü olanın kurallarının uygulandığı bir kötü çağda yaşadığımızın farkındayız. Çocuklarımız da bu anlayışla yetişiyor. Ama herkesin  bu yanlışın ve kötü gidişin bilincinde olması ve en kısa sürede bu yanlışlıklardan dönülmesi gerekiyor.

OKULLAR NOT VEREN YERLER OLMAYA BAŞLADI

Sizlere ilginç bir tespit daha aktarmak istiyorum. Okullar maalesef not veren yerler olmaya başladı. Çocuklar da her şeyi not olarak algılar oldu. Öyle duruma geldi ki neredeyse okula geldiği için yüksek puan almayı hakettiğini düşünen öğrenciler bile olabiliyor. Yani “notlarının yüksekliğine” odaklanmış bir nesil oluştu gibi. Bu durum, daha kötü bir algıyı oluşturuyor. O da “Nasıl olursa olsun, notları yüksek olsun!” anlayışı. Sonuç, kopya çekmek, hakkı olmayanı almak…

KOPYA, BİR HAK OLMALI

Bu anlayıştan ortaya çıkan ve çoğu zaman da karşılaşılan durum şu oluyor. Kopya, bir hak olmalı.  Öğrenci yeterince çalışamadıysa aradaki farkı kopya ile kapatma hakkına sahip olmalı. Kopya çekeni disipline vermek, insanlık suçu olmalı. Öğrencinin tüm dersleri 100 olmalı. Hatta, yazılı sınavı kaç olursa olsun ne yaparsa yapsın öğretmen ona iki tane daha 100 vermeli. Bir öğrencinin işlediği bir suçtan dolayı soruşturmasında “Geçmem için kopya çekmem gerekiyordu. Bu nedenle sınavdan geçmek için kopya hazırladım ve çektim.” diye ifade vermesi böyle bir eğilimin oluştuğunu göstermektedir. Kopya çekmeye göz yummak ve kopya çekeni affetmek, çok büyük bir eğitim yanlışıdır.

***

Sözde okuyan; ortaokula, liseye giden hatta üniversitede okuduğunu sanan; eğitim düzeyi yüksek gibi görünen; sertifikalı, diplomalı fakat hiçbir işten anlamayan; ilgisi, yeteneği ve becerisi gelişmemiş kayıp bir nesil ortaya çıkıyor.

EĞİTİMLİ TOPLUMLARDA HAPİSHANE BİLE YOK

Yazımızın başına dönelim. Çocuk, beş yaşına gelmeden önce en az yüzde doksan oranında tamamlanması gereken “ana-baba eğitimi” ülkemizde maalesef yüzde on düzeyinde ya var ya yok. Toplumda yaşanan birtakım sorunların, olumsuzlukların ve sıkıntıların nedeni, bu eğitimin eksikliğinden kaynaklı olsa gerek. Eğitimli, ahlaklı, ilkeli, karakterli toplumlarda yaşanan olumsuzluklar oldukça az. Hatta böyle eğitimli toplumlarda hapishane bile yok. Dolandırıcılar, katiller ve ahlaki sorunu olanlar ise asla cezasız kalmaz ve suça da asla kalkışamaz. Ne demişti büyüklerimiz? Eğitim şart! Evet, iyi bir eğitim şart.

Sözün Özü:

Bir insanı ahlaken eğitmeden yalnızca zihnen eğitmek, topluma kötü bir kişi kazandırır. Thedore Roosevelt

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve manisadenge.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.