Değerli dostlar, bu haftaki yazımızda, başlığımızdaki 'ilginç' sorunun cevaplarını bulmaya çalışacağız.
Yıllar önce, yanılmıyorsam 1997-1998 yılları idi. Okullara ilginç bir yazı gönderildi.
Yazıda, ilköğretim ve ortaöğretim öğretmenleri dahil her öğretmenin, ikişerli ekipler halinde çalıştıkları okulun çevresindeki tüm evleri tek tek dolaşıp okul çağı çocuklarını tespit etmeleri isteniyordu. Yanlarında ne bir güvenlik görevlisi ne de mahalle muhtarı, kimse yok.
Böyle başlamıştı, bu işin öyküsü…
Şimdi şu soruyu sormak gerekiyor;
Bu iş, öğretmenin işi mi?
Cevabı herkes biliyor. Benim bir şey yazmama gerek yok.
O zamanlar, sendikalar birlik oldu, tepki gösterildi. Bu işten geri adım atıldı.
Bu tür 'angarya' anlayışı bitti mi?
Tabii ki bitmedi.
Aradan yıllar geçti, 'üzerimize vazife olmayan işler' üzerimize yüklenmeye devam etti.
Öğretmenlere asıl görevlerinden başka işlerin yüklenmesi son bulmadı.
2012-2013 eğitim öğretim yılında başlayan 4+4+4 sistemi ile zorunlu eğitim 12 yıla çıktı. Bazı köy okulları kapandı. Bazı köylerde ilkokul, çoğu köyde ortaokul ve lise olmadığı için bu öğrencilere yönelik taşımalı sistem geliştirildi.
Sonra ne oldu?
Öğretmenler, taşıma sorumlusu, taşıma yapan araçların kontrolörü, sürücü ve araç denetleyicisi yapıldı.
Bu da yetmedi, taşımalı kapsamındaki öğrencilerin yemek yemesi gerekiyordu. Bu yemekler de o okuldaki öğretmelere dağıttırıldı. Hatta yemek artıkları ve bulaşıkları öğretmenlere toplattırıldı.
Peki, bu iş, öğretmenin işi mi?
Gelelim son bir yıllık sürece.
Bu Koronavirüs salgını nedeniyle geçen yıl mart ayından beri yine öğretmenlere 'angarya' dediğimiz görevler verildi.
Önce 'filyasyon' denilen Temaslı İzleme Ekibi'nde görevlendirildi.
Yetmedi, sokağa çıkma yasağı olanlar ve evden çıkamayanlar için 'Maaş Mutemetliği' yaptırıldı.
Yine aynı durumda ve ihtiyacı olanlar için Gıda Dağıtım Ekipleri'nde görevlendirildi.
Bitti mi? Bitmedi.
Kaymakamlık birimlerinde Seyahat İzin Kurulu Görevlisi olarak çalıştırıldı.
Bitti mi? Bitmez, bitmedi, bitmiyor.
Yasaklara ve kurallara uymayanların denetlenmesi ve uyarılması gerekiyordu. Bunun için Mahalle Denetleme Ekipleri oluşturuldu.
Hemen ilk akla gelen öğretmenler oldu. Mahalle Denetleme Ekipleri'nin baş görevlisi yapıldı.
O da yetmedi.
'Cuma Heyeti'nde teşrifatçılık yaptırıldı.
Eylül ayı yaklaşıyordu.
Okullar açılacaktı.
Aslında öğretmenler, bu süreçte 'Uzaktan, Online Öğretim' görevini sürdürüyordu. Ama bilmek istemeyenler, görmek istemeyenler vardı.
Bilmiyorlardı, görmüyorlardı.
Tüm bunlara rağmen bu tür işler yaptırıldı.
İnşallah bu angarya işler bitmiştir, diye düşünürken başka bir bilgi daha geldi.
Gençlik ve Spor Müdürlükleri, yeni sporcu taraması yapmak için okuldaki öğretmen ve yöneticilerin öğrencileri Gençlik ve Spor Müdürlüklerine getirmeleri yönünde talepleri olduğu bilgisi ulaştı.
Bu iş, öğretmenin işi mi?
Bu tür olumsuzlukların son bulmasını beklerken birden bire ilginç bir görevlendirmeyle karşılaştık.
Yazımız ve anlatılacaklar uzun.
Bunları da önümüzdeki hafta köşemizde anlatalım.
Sözün Özü
Öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. 1739, 43/1