Değerli dostlar, geçtiğimiz gün Öğretmenler Günü idi. Tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü Kutlu Olsun.
Her yıl olduğu gibi yine “Canım Öğretmenim!”, “Eli Öpülesi Öğretmenler!”, “Sizin Hakkınızı Ödeyemeyiz!” gibi onlarca alışılmış ve halk söyleyişiyle “beylik laflar”.
Tüm bu “Güzel, Cilalı ve Cancanlı” cümleler, biz öğretmenleri avutmaktan öte gitmeyen “züğürt tesellisi” sözler.
Tüm bu yakıştırmaları neden mi sıraladım?
Çünkü otuz küsur yıldır bu işi yapıyorum; mesleğe başladığım ilk günden beri aynı veya benzer sözler duydum; duymaya da devam edeceğiz gibi.
Şimdi, öğretmenler olarak yukarıda sözünü ettiğimiz sözlerin günü kurtarmak adına söylenmiş sözler olmadığını göstermek adına son zamanlarda gündeme getirdiğimiz önemli isteklerimizin karşılık bulup kabul edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkartılmalı,
3600 Ek Gösterge yürürlüğe konulmalı,
Tüm mali haklarda ve kazanımlarda yaşanan olumsuzluklar çözümlenmeli,
Öğretmenliğin mesleki ve toplumsal itibarı yeniden kazandırılmalı,
Öğretmen yetiştirme, atama ve yer değiştirme, yönetici atama vegörevde yükselme gibi basmaklarda adalete, kurala,liyakate ve kaliteye önem verilmeli,
Kadrolu-sözleşmeli ayrımı ortadan kaldırılarak tüm öğretmenler kadrolu ve iş güvenceli çalıştırılmalı.
Yukarıda saydıklarım, umudumuz vebeklentilerimiz.
Bir de yaşadıklarımız var.
Öğretmen, darp ediliyor; sahip çıkan yok; hakkını arayan yok…
Öğretmen, hakarete uğruyor; duyan yok; ses veren yok…
Öğretmen, öldürülüyor; ayıp olmasın diye zoraki baş sağlığı dileniyor…
Öğretmen, öğretmenlikten başka işleri yapmaktan öğretmenliğini yapamaz hale geldi.
Vefa Destek Gruplarında yer aldı;
Temaslıları İzleme ekibine yazıldı;
Bürolarda, otogarlarda kontrolörlük yaptırıldı,
Cuma Heyetlerinde, Mahalle Denetleme ekiplerinde görevlendirildi.
Tüm bunlar olurken kimisi virüs kaptı, hasta oldu; kimisi hayatını yitirdi; kimi darp edildi; kimileri de hakarete uğradı.
Tüm bunlar görülmedi, duyulmadı; tutmuş, aklıevvel yeni yetme biri, biz öğretmenler hakkında hadsizce, seviyesizce ve cahilce açıklamar yapıyor.
Neymiş, “Öğretmenler, yattıkları yerden para alıyormuş!”, “Öğretmenler, haftada bir bile okula gitmek istemiyorlar”mış!, “Ülkemizdeki eğitim düşüklüğünün tek sorumlusu, vasıfsız öğretmenler”miş!
Biz de diyoruz ki “Hadi ordan! Önce ağzını çalkala! Ondan sonra öğretmenlerin adını ağzına al!”
Öğretmenler, bu salgın sürecinde hem yukarıdaki görevleri yerine getirmek için uğraştı hem tüm risklere rağmen yüz yüze ders için okula koştu hem de okula gitmediği günlerde sabah 8-akşam 10, ekran başında öğrencilerine ulaşmaya, onlara bir şeyler anlatmaya çalıştı.
Öğretmenlerin asıl görevi eğitim-öğretimdir ve bu eğitim öğretim sürecini en sağlıklı ve verimli biçimde yürütmektir.
Tüm bunlara rağmen hala öğretmenlere laf söyleniyorsa “yan gelip yattıkları” düşünülüyorsa söylenecek tek söz var:
“El-insaf ya hu”
Sözün Özü
Ülkesine sevdalı öğretmenler olarak Türk İstiklalini ve Türk Cumhuriyeti’ni, sonsuza dek koruma ve kollama bilinci içinde fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmeyi sürdüreceğiz. Adsız DÜŞÜNÜR