Değerli dostlar, bugünkü yazımızın konusu, başlıktan da anlaşılacağı üzere “Plan-sız-lık”. Aslında yazımızın ana konusu, üç aşamalı algılanıp değerlendirilmeli.
Önce, “Plan”; sonra, “Plansız”; daha sonra da “Plansızlık”.
Böyle bir aşama yapmaya niye gerek duydum?
Çevremizden, iş hayatımızdan, yaşadığımız ortamlardan, yaşadıklarımızdan ve gördüklerimizden yola çıkarak böyle bir değerlendirme yapmak istedim.
Yukarıda belirttiğim gibi yaşadığımız her yerde ve iş hayatımızda o kadar çok anlık ve günü birlik işlerle karşılaşıyoruz ki çoğu zaman hem ağzımız açık kalıyor hem de şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz.
**
Birkaç örnekleme yapabilirim.
Belirli bir bölgede çevre düzenlemesi, park-bahçe yenilemesi yapılıyor.
Evet, çok güzel çalışma. Anlamlı ve önemli.
Yeni yapılan yerin bazı yerleri, üç ay sonra kazılmaya başlanıyor. Bakıyorsunuz, bir şeyler ekleniyor, döşeniyor. Örneğin aydınlatma alt yapısı unutulmuş; onunla ilgili çalışma yapılıyor.
O eksiklik gideriliyor. Aradan birkaç ay daha geçiyor; yine aynı bölgede yine kazı ve düzenleme çalışmaları var. Aynı yerlerin başka bir yeri yine kazılıyor. Şaşkınlıkla izliyorsun; yine bir şeyler, borular, kablolar döşeniyor. Anlıyorsun ki o bölgenin aydınlatma alt yapısı da unutulmuş. O eksiklik gideriliyor.
**
Yolların bakım ve onarımı yapılıyor. Çok güzel. Yine aradan üç-beş ay geçiyor. O yol, karşıdan karşıya kazılıyor. Yeni yapılan, onarılan yolda bozukluklar, çukurlar, tümsekler oluşturuluyor.
Kazılan bu yerde ne unutulmuş olabilir?
Ya su hattı ya elektrik hattı ya da diğer alt yapı hizmet hatları…
Yaşadığınız kentte yolları dikkatlice inceleyin; neler göreceksiniz.
Özellikle kent içi yollarda rögar kapağı, telefon-internet kapakları, doğalgaz kapağı ve yamaların asfaltla aynı hizada, yüz seksen derece düzgünce yapılma oranı kaçtır?
Saymadık; ama yüzde 60-70 dolaylarında olabilir mi?
Bu tür alt yapı kapaklarının ve yol yamalarının çok düzgün olduğu söylenemez.
Bir başka iş yapımı da şöyle.
Bina yapılıyor, duvarlar örülüyor, sıvaları yapılıyor; her şey hazır; aa, bir bakıyorsun, orada yapılması gereken bir şeyler unutulmuş. Haydi, yapılanları, kır, yık, dök, eksikliği gider; sonra yeniden yap. Olacak iş mi şimdi bu?
**
Çalışma hayatındasınız. İşiniz var. Bir görev verliyor. Göreviniz doğrultusunda iş yapıyorsunuz. O işi yaparken bir uyarı geliyor. Yaptığınız işi, emeğinizi bir kenara bırakıyorsunuz, başka işe başlıyorsunuz. “O iş ne olacak?” diye sorulduğunda, “O iş yanlış olmuş, ona gerek kalmamış.” deniliyor.
Emek, zaman, kaynak israfı…
Yazımızın başlığı neydi? “Plan-sız-lık”
Niçin başarılı olamıyoruz?
“Plansızlık”tan.
**
Başarılı olmak için beş ana ilkeye gerek var, bence.
İlki, “düşünmek”tir. İkincisi, “plan”; üçüncüsü, “iyi plan”; dördüncüsü, “doğru plan”; beşincisi de “uygulayıcı”dır.
Planınız olsa bile o plan iyi ve doğru değilse işiniz zordur.
Planınız, iyi ve doğru olsa bile iyi bir uygulayıcınız yoksa o, daha da zordur.
Tüm bu gerçekler ve gerekçeler doğrultusunda yapılacak işin iyi düşünülmesi, çok iyi ve doğru planlanması; akıllı, mantıklı ve pratik zekalı uygulayıcılar olması gerekir.
Tabii her işin başı; iyi niyetli, dürüstlük, ahlaklı ve güvenilir olmakta.
Sözün Özü
Çiviyi duvara doğru çakmak değil, doğru duvara çakmak önemlidir. Hatta çiviyi, doğru duvara doğru çakmak daha önemlidir.