Değerli dostlar, geçen hafta üniversitelere, üç hafta önce de liselere giriş sınavı puanları açıklandı. Hafta başında da LGS yerleştirmeleri belli oldu. Binlerce öğrencimiz bir buçuk iki ay önce girdikleri bu sınavlarla geleceklerini ve mesleklerini belirleyebilmek için ter döktü. Bunların kimi bilinçli kimi de öylesine sınava girmiş oldu. Bunu nereden anlıyoruz? Tabii ki ortaya çıkan sonuçlardan. Bakınız, ÖSYM’nin açıklamalarına göre YKS’ye başvuran adaylardan 300 bini, sınava girmemiş. Daha ilginci, sınava giren adaylardan 63 bini de sıfır puan almış. Yine ÖSYM’nin açıkladığı 2024-TYT değerlendirmesine bakalım. TYT Türkçede 40 soru var. Bu 40 sorunun doğru cevaplama ortalaması, 21,427. Eh, ortalamanın bir tık üstünde. TYT Matematikte de 40 soru var. Bu 40 sorunun doğru cevaplama ortalaması da 7,955. Çok kötü. TYT Sosyal Bilimlerde 20 soru var. Bu 20 sorunun doğru cevaplama ortalaması, 9,001. Sosyal Bilimlerde de sınıfta kalınıyor. TYT Fen Bilimlerinde de 20 soru var. Bu 20 sorunun doğru cevaplama ortalaması ise 3,478. Bu da kötü.
***
YKS’nin bir de ikinci bölümü var, yani Alan Yeterlilik Sınavı (AYT). Burada durum daha da kötü. AYT Matematikte yine 40 soru var. 40 sorunun doğru cevaplama ortalaması, 5,5. AYT Fizikte 14 soru var. Bu 14 sorunun doğru cevaplama ortalaması, 2,2. AYT Kimyada 13 soru var. Bu 13 sorunun doğru cevaplama ortalaması, 1,4. AYT Biyolojide de 13 soru var. Bu 13 sorunun doğru cevaplama ortalaması, 2,3. AYT Türk Dili ve Edebiyatında 24 soru var. 24 sorunun doğru cevaplama ortalaması, 5,9. AYT Tarih-1’de 10 soru var. Bunun da doğru cevaplama ortalaması, 2,4. AYT Tarih-2’de 11 soru var. 11 sorunun doğru cevaplama otalaması, 2. AYT Coğrafya-1’de 6 soru var. Bunun doğru cevaplama ortalaması, 2,1. AYT Coğrafya-2’de de 11 soru var. Bunun da doğru cevaplama ortalaması, 2,4. AYT Felsefe Grubunda 12 soru var. 12 sorunun doğru cevaplama ortalaması, 1,9. AYT Din Kültürü Ahlak Bilgisinde 6 soru var. Bunun da doğru cevaplama ortalaması, 1,6. Şu verilere göre tüm derslerden başarısız olunduğu görülüyor. Bu tabloya göre birileri (MEB, ÖSYM, Öğrenci, Öğretmen, Veli), suçu birbirlerine yükleyecek.
***
Aslında herkes suçlu. Sorun, zincirleme gidiyor. Hani güzel bir örnekleme vardır: Bir mıh (nal çivisi), bir atı; bir at, bir askeri; bir asker, bir komutanı; bir komutan, bir orduyu; bir ordu da bir ülkeyi kurtarır. İşte durum, tam da budur. Sağlam bir eğitim sistemi oluşturulmadan başarı sağlanamaz. Yüz binlerce öğrenciyi lise-üniversite kapılarına dayamakla sorun çözülmez; ancak sorun üretilir. Bakınız eğitim sistemimizin neredeyse tüm kademelerinde çalışmış bir eğitimcimiz, şöyle diyor: “Eğitim kademeleri içerisindeki en büyük sorun, ortaokullarda. Bu okullarda sınıfta kalma yok. Tüm öğrenciler, liselere yönlendiriliyor. Mesleğe yönelmede geç kalınıyor.”
***
Evet, çok doğru bir tespit. Yine eğitimci-yazar ve akademisyen Prof. Dr. Necati Cemaloğlu hocanın önerilerini aktarayım. “Okuma-yazma bilmeyen, dört işlemi yapamayan, okumak istemeyen sorunlu öğrenciler, zorunlu eğitimden dolayı okulda tutuluyor. Öğretmenler, ders yapamıyor; bunları kontrol etmeye çalışıyor. Bu yüzden lise zorunlu olmaktan çıkarılmalı. Okullarda Türkçeyi konuşamayan, özyönetim becerisi kazanamamış, ahlaki normlardan habersiz, saldırgan, ben merkezci, öğrenmeye kapalı, kabadayı, sorumsuz öğrenciler var. Bunlar, sınıfta bırakılamıyor, devamsızlık yapsa sınıf geçiyor, disiplin cezaları caydırıcı değil. Dolayısıyla aile de sorunlu.”
***
Evet, çok doğru bir tespit, çok doğru bir öneri. Benzer görüşteyim. Eğitim sisteminin değişmesi gerekiyor. Nasıl mı? Zorunlu eğitim 2+5 yıl olmalı. Yani 2 yıl anaokulu, ana sınıfı. 5 yıl da ilkokul. Sonrası ilgi, beceri, yetenek ve başarı durumuna göre yönlendirilerek ortaokullara gidebilir. Her akademik, mesleki, kültürel, sportif ve beceri temelli ortaokullar ve bu ortaokulların liseleri oluşturulmalı. Öğrenciler, yeteklerine ve özelliklerine göre buralarda eğitim görmeli. Sonra da ilgili alanların yüksek öğretimine geçebilmeli. Eğitimimizin geleceği ile ilgili onlarca yazı yazdım, eleştirilerimin yanında çözüm önerileri de sundum. Eğitim sistemi, yazboz tahtasına dönüşmemeli. Kalıcı ve verimli olmalı. Finler ve Japonlar eğitim sistemlerini 40-50 yıl değiştirmeden uygulayabiliyorlarsa biz de aynısını yapabiliriz. Neden olmasın?
Sözün Özü: Eğitimin temel amacı, çocukları kendi yeteneklerinin bilincine vardırmaktır. Erich Fromm