Değerli dostlar, geçtiğimiz iki hafta “Yaşlı İnsan Beyni” adlı iki yazı yayımlamıştık. Bu yazılarda işlenen ana konuya örnek oluşturacak ilginç bir öykücük var. Konuyla ilintili olarak o öykücüğü aktarayım.
Çok eski zamanlarda ülkenin emiri, ilginç bir karar verir. Ülkedeki tüm 60 yaşın üstündekiler toplanacak ve infaz edilecektir.
O ülkede yaşayan gençlerden biri, babasına kıyamaz ve onu samanlıkların altına yaptığı gizli bir sığınağa saklar. Belirlenen gün gelir ve ülkedeki tüm 60 yaşın üstündekiler söylenen yerde toplanır ve infaz edilir.
Ülkenin emiri, çok kurnazdır. Gördüğü ve bildiği kadarıyla çok fazla direniş olmamıştır. Hatta babalarını kendi elleriyle teslim edenler bile olmuştur.
Aradan bir süre geçtikten sonra ülkenin emiri, yine bir buyrukla 40 ila 60 yaş arasındaki halkın deniz kenarında toplanmasını ister.
Ülkenin emiri, deniz kenarında toplananlara şöyle der: “Size üç gün süre. Bana, kumdan tespih yapacaksınız. Eğer yapamazsanız hepinizin başı kesilecek!”
**
Aradan günler geçer, kumdan tespih yapmak ne mümkün! Hiçbir şey yapamadan kara kara düşünürler. Verilen sürede hiçbir şey yapılamaz.
Üçüncü günün akşamına doğru, ölüm korkusundan babasını sakladığını bile unutan genç adam, babasının yanına koşar ve başlarına geleni anlatır.
Genç adamın babası, anlatılanları dinledikten sonra oğluna işin sırrını anlatır ve gönderir.
Süre biter. 40 ila 60 yaş arası halk, deniz kenarına toplanır. Ama ortada tespihten eser yoktur.
Tabii böyle bir isteğin yerine getirilemeyeceğini bilen ülke emiri, cellatları hazırlatmıştır bile. Ülke halkı, korku içinde kimisi eşinin, kimisi babasının, kimisi abisinin, kimisi en yakınının başına geleceklerin endişesi içinde beklemektedirler.
Ülke emiri, toplanma yerine gelir.
“Verilen süre doldu. Görevi yerine getiremediniz.” der ve cellatlara infaz emrini vermeye hazırlanırken babasını gizleyen genç adam, ülke emirinin ve tüm halkın duyacağı gür bir ses tonuyla seslenir.
“Sultanımız, biz bu görevi yerine getirirdik; ama hele bir sorun, niye getirmedik?” der.
Emir, olmayacak bir şeyin cevabı da olamayacağını bildiği için alaycı bir tavırla “Neden?” der.
Genç adam da şöyle cevap verir.
“Sultanım, biz çok düşündük, kumdan tespih taneleri yapmak zor değil. Ama bunun imamesi nasıl olacak? Sultanımız ya beğenmezse! Siz bu konuda tüm bölgenin en iyisisiniz. İmameyi siz varken bizim yapmamız ne haddimize! Siz imameyi yapın, biz de taşları etrafına hemen diziverelim.” der.
**
Tabii ülkenin emiri böyle bir çıkış karşısında zor durumda kalmıştır.
İnfaz emrini veremez. “Tamam, sizleri affettim.” demek zorunda kalır.
Oradan ayrılan emir, adamlarına döner ve “Hani bu 60 yaşın üstündekilerin hepsi ölmüştü? Demek ki sakladıkları ve sizin de gözünüzden kaçan birileri var!” der.
İşte o yaşlılardan, güngörmüşlerden ve deneyimlilerden öğrenilecek çok şey var. Ama öğrenmesini ve ders almasını bilenlere!
Sözün Özü
İbret almak istersen hata yapanların sonlarına iyi bak! İmamı Şafi