Değerli dostlar, iki hafta önce “Tarihi Okumak” adlı bir yazı paylaşmıştım. Bu aralar hep tarihten gidiyoruz; çünkü tarihini bilmeyenler, başkalarının kulu kölesi olur. İşte bu sözden yola çıkarak böyle aralıklarla tarih alanına, ibretlik olaylara ve ders alınması gereken konulara girmek gerekiyor.
***
Bir yazıda “Tarih, ‘Tarihçinin zihinsel kurgusuna’ dönüştüğünde, neden sonuç ilişkileri ve ruhsuz sıralı maddeler haline geldiğinde görevini yerine getirmekten çok uzak kalmakta ve işlevsizleşmektedir.” cümlesi geçiyor. Gerçekten çok doğru bir yargı. Tarih, bilimsel veriler ışığında birincil kaynakların desteğiyle Türk çocuklarına hamasetten arınmış bir bilinçle anlatılmalı. İşte o yüzden yakın tarihimizden başlanarak geçmişe doğru gerçekler ve doğrular ışığında araştırma yapılmalı ve bunlar anlatılmalı.
***
Son zamanlarda yalancı ve sözde tarihçilerin yakın tarihimizle ilgili ortaya koymaya çalıştığı, yaşananları önemsizleştirip küçümsedikleri, özellikle ‘Kurtuluş Savaşı’nı değersizleştirerek yok saymaya çalıştıkları olaylar ve kurgular duyuyoruz, okuyoruz. Tarihsel gerçekleri iyi okuyup doğru anlamak gerekiyor. İşte onun için iki hafta önceki yazımızı “Siz, tarih mi okuyorsunuz yoksa tarihi mi okuyorsunuz?” sorusu ile bitirmiştim. Evet, tarih okunmalı ama asıl görev, tarihi okumak olmalı. Şimdi gelelim asıl konumuza.
26 AĞUSTOS 1922, BÜYÜK TAARRUZ
Ağustos ayı, Türk tarihi için “Zaferler Ayı”dır. Gerçekten ağustos ayı, tarihimizin şanlı zaferleri ile ve çok başarılı olayları ile doludur. Bu önemli olaylardan ve zaferlerden söz ederken bazı tarihleri ve olayları iyi bilmek gerekiyor. 26 Ağustos 1922, Büyük Taarruz… İşte bu tarihi zafer çok iyi anlaşılmalı ve çocuklarımıza da çok iyi öğretilmeli. 26 Ağustos 1922’de başlayıp 9 Eylül 1922’de sona eren Büyük Taarruz iyi incelendiğinde 1071 yılının 26 Ağustos’unda kazanılan Malazgirt Savaşındaki yol, yöntem ve taktiklere benzerlikler görülür.
***
Türk tarihi, Türk ulusu açısından bir bütündür. 26 Ağustos 1922’deki Büyük Taarruz, yalnızca bir kurtuluş günü değil, aynı zamanda dahiyane bir strateji ile düşmanın alt edildiği gündür. Büyük önder, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz'da düşmana öyle bir taktik uygular, öyle bir tuzak kurar ki düşman ne yapacağını şaşırır. 1921 yılının Ağustos ayında Yunan ordusu, Ankara önlerine gelerek Türk ordusuna saldırır. Türk ordusu, bu saldırıyı püskürtür ve Yunan ordusu Afyon-Eskişehir hattına çekilir.
***
Şimdi saldırı sırası Türk ordusuna geçmiştir; ama Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, saldırıya geçmeyip toplu ve güçlü saldırı için hazırlıklara başlar. Yunan ordusu, Afyon-Eskişehir bölgesinde İngiliz destekli çok sağlam ve güçlü bir savunma hattı oluşturur. Onları oradan söküp atmak oldukça zordur. İngilizler, Yunanlarla oluşturdukları bu savunma hattına o kadar güvenirler ki “Türkler, bu savunma hattını 6 ayda geçerse 6 günde geçmiş sayabilirler." derler.
YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!
Savunma hattı o kadar sağlamdır ki Gazi Mustafa Kemal Paşa da bunun bilincindedir. Uzun süre vuruşmak olası değil. Savaş uzarsa cephane, gıda, giysi, para vs yetmez. Sonra Batı Anadolu Yunan toprağı olur. Bu nedenle düşmanı tek vuruşla imha etmek ve Türk yurdu Anadolu'dan atmak gerekmektedir. İşte tüm planlamalardan sonra Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, bu saldırı için çok riskli bir plan oluşturur. Ya büyük bir bozgun ya da büyük bir zafer olacaktır. Ya istiklal ya ölüm!
TÜRK ORDUSU EŞİTLİĞİ YAKALAR
Tüm bunlar olup biterken öbür yanda da Büyük Millet Meclisi, ilk fırsatta Yunan ordusuna saldırılmasını ister, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın hazırlık için geçirdiği zamanı eleştirir. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa ise beklemenin saldırmaktan daha gerekli olduğunun bilincindedir. Çünkü Yunan ordusu, Türk ordusuna göre bazı yönleriyle daha güçlüdür. Yunan ordusu asker sayısı, silah ve donanım olarak üstün durumdadır. Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, saldırıya hazırlanırken orduyu da takviye ederek sayısal eşitliği yakalar. Yunanların silah ve donanım üstünlüğüne karşı Türk ordusu süvari bakımından üstün durumdadır.
ÜLKE, İŞGAL ALTINDADIR
Türk ordusunun ve halkının ekonomisi de oldukça güç durumdadır. Toprakları çiğnenmiş, üretimi durmuştur. Ülke, işgal altındadır. Savaşın en kısa sürede bitmesi gerekmektedir. Uzaması, Yunan ordusunun lehinedir. Yazımızın devamı haftaya
Sözün Özü:
Dünyadaki en önemli başarılar, hiç umut gözükmediği halde denemeye devam eden insanlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Dale Carnegie