Son gönderdiği e-posta’yı özetleyerek paylaşayım sizinle: Aktardığı olayı bizzat kendi mi yaşamış yoksa o da mı aktarıyor bilemiyorum. Fransızlara getirmek çok kızdığını yazıyor önce. Ve aktarıyor başından geçenleri. Fransızlara kızmasının nedenini tahmin etmeniz zor olmamıştır sanırım. Fransa`nın Ermenileri kullanarak, ülkemiz aleyhine çıkarttığı ve dünyada eşi benzeri görülmemiş bir demokrasi ayıbı abidesi olan, yasa nedeniyle, tüm ülke olarak burnumuzdan soluyoruz ya, arkadaşımın öfkesi de bundan. İçinden bir Fransız yakalasam da hıncımı alsam, boşalsam deyip duruyormuş. Sizin de böyle düşündüğünüz olmuştur mutlaka. Benim olmadı diyemem.
Dostumun dileği gerçekleşmiş, İpsala’da bir lokantada yemek yerken yan masada ki konuşmalardan Fransız olduklarını anlamış. Ve Fransa`da aç kalmayacak kadar bildiği yarım yamalak Fransızcasıyla, daha doğrusu Fransızcanın tarzancasıyla yanlarına yaklaşıp adının Michael olduğunu öğrendiği müşteriye açmış ağzını yummuş gözünü Allah ne verdiyse dökmeye başlamış içini. Ermenileri neden kullandıklarını, neden böylesine yüz karası bir kanun çıkarttıklarını ve bu yüzden Türklerin Fransızları artık sevmediğini söyledim. Arkadaşımın konuşmalarından oldukça etkilenen Fransız ile arkadaşım arasında geçen konuşmaya bakın: Fransız Michael`e sözde "Ermeni Soykırımı" yasası ile ilgili konuşurken arkadaşım: “Anlamadığımız bir şey var: Biz kimsenin işine karışmazken, özellikle Avrupa ülkelerinde Türkiye hakkında kendi kendilerine kararlar almak gibi bir alışkanlık var. Üstelik siz Fransızlar; Cezayir`de yaşadıklarınızı unutuyorsunuz ve nasıl olup da bir numaralı demokrasi savunucusu olduğunuzu iddia ediyorsunuz, anlamıyorum." Diyor. Bunun üzerine Michael’ın dediklerine bakın. " Fransa`nın sembollü neden horozdur biliyor musun?" diye sorarak başlıyor söze. "Neden biliyor musun ? " diye ekleyip, kendi sorusunu kendi yanıtlıyor. Arkadaşım (hiçbir kelimeyi değiştirmiyorum) diye yazmış. : "Kendi ayakları bokun içindeyken şarkı söyleyen tek hayvan horozdur da ondan." Sanırım durumu hiçbiri bundan daha iyi özetleyemezdi. Arkadaşım Fransızla el sıkışıp ayrılmış. Bien venu la Turqi Michael. Bon voyyage. ( Türkiye`ye hoş geldin Mişel. İyi yolculuklar.) Salut.! Tous les coqs. ( Ayağı bokta olan tüm horozlara selâm...!)
Fransa’nın sembolü horozmuş. Neden horozu seçtiklerini de öğrenmiş olduk. Horoz ayakları boktayken ötebilen tek hayvanmış da ondan.
Bizde horozla ilgili çok özlü söz vardır bilirsiniz. “Erken öten horozun başını keserler” derler. Başka ne derler “Her horoz kendi çöplüğünde öter.” derler.
İsterseniz bir kıssadan hisse yapalım: “Gereksiz ötme Sarkozy bir gün başını keserler. Senin bu yaptığına Fransızlar bile güler. ” Diyerek noktalayalım yazımızı…
Allahını seven söylesin, şu Sarkozy birazcık hani bizim şu herkese efelenen adına kısaca “piç horoz” dediğimiz horozlara benzemiyor mu?