İnsan düşündüğünü söyleyebilmeli, düşündüğünü yazabilmeli. “Bunu söylersem kim darılır? Bunu söylersem ne kazanır ne kaybederim?” diye düşünmeye başladığınız an, doğruluları yazmanız zorlaşıyor demektir. İnsan eğer kendini özgür hissediyorsa, kafadan ve göbekten bağımlı değilse, dilediğini dilediği gibi söyleyip, yazmaması için bir neden olmaz.
YAZMAK PAYLAŞMAKTIR.
Benim için yazmak, aynen konuşmak gibidir. Paylaşmak için konuşur ve yazarım. Paylaşmayı çok severim. Söyleyecek ve yazacak düşünceniz varsa, dinleyenin ve okuyanın olduğuna da inanıyorsanız, konuşur ve yazarsınız. Ben yazdıklarımın okunmakta olduğunu, zaman zaman okuyuculardan aldığım tepkilerden anlıyorum. Doğal olarak tepkiler hep olumlu olmuyor her zaman. Kutlayanlar olduğu gibi eleştirenlerde oluyor. Eleştirenlerin haklısı da oluyor haksızı da. Ancak, haklı haksız ayrımı yapmadan eleştiri getirenlerin tümüne ilgi gösterdikleri için teşekkür borçluyum.
Dilimin sivriliğini eleştiren değerli dostlarımı haklı buluyorum. Gerçekten öyle. Yılların getirdiği bir alışkanlık diyelim. Değiştirmek kolay olmuyor. Yakın dostlarım benim dilimin sivriliğini bildikleri için, katlanıyorlar. Zor bir durum. Özür diliyorum. Değişmeye dilimin sivriliğini törpülemeye çalışacağım. Haklısınız bazen kantarın topu kaçıyor.
Birde bugün iyi dediğiniz bir insana yarın kötü dediğinizde kızanlar, bunu tutarsızlık olarak görenler oluyor. Oysa bu tutarsızlık değil. İyi insanın kötü yönleri, kötü insanın da iyi yönleri olabilir. Baktığınız yer önemli. Eğer siz bir insanın sürekli olarak iyi yönlerini öne çıkarmaya çaba gösterirseniz, kendinizi de toplumu da yanıltmış olursunuz. Beni iyi gördüklerimi de kötü gördüklerimi de özgürce yazmaya çalışıyorum. İyi de kötü de görecelidir. Zamana ve mekana göre değişir.
Gelişmişlik ve geri kalmışlık da göreceli kavramlar. Ancak gelişmişliğin ve geri kalmışlığın genel kabul görmüş tanımları var.
GELİŞMİŞ TOPLUM GELECEĞİNİ PLANLAYAN TOPLUMDUR.
“Gelişmiş toplumla, geri kalmış toplumun en belirgin özellikleri nedir?” sorusunu kendi kendine soranlar oluyordur. Ben zaman zaman bu soruyu kendime soruyorum. Bence gelişmiş toplumla, geri toplumun en temel özellikleri : Gelişmiş toplum, geleceğini planlıyor. Geri toplum, güncel sorunları çözmeye uğraşıyor. Bir topluma bakın, eğer zamanlarının ve kaynaklarının tamamını güncel sorunların çözümüne harcıyorlarsa, o toplum geri toplumdur. Eğer bir toplum, zamanının ve kaynaklarının önemli bölümünü geleceğe yönelik sorunların çözümüne ayırıyor ve geleceği planlıyorsa o toplum gelişmiş toplumdur. Gelişmiş toplum, geri toplum ölçütünü insan içinde kullanabiliriz. Eğer bir insan, sürekli geçmişe bağımlı kalıp, yönünü geleceğe döndüremiyorsa o insan gelişmiş bir insan değildir. Öyle insanlar çevremizde çoktur. Sürekli olarak geçmişe ilişkin değerlendirmeler yaparlar. Bu güne ve geleceğe bir türlü gelemezler. Bu insanlar hep karamsar, hep olumsuzdurlar. Hep umutsuz olan bu insanlar, hep muhalefet yaparlar. Sürekli olarak eleştirirler. Ancak kendileri hiçbir zaman taş üstüne taş koymayı becerememişlerdir. Olumlu bir iş için hiçbir zaman iki üç kişiyi bile bir araya getirememişlerdir. Ancak, yıkmak için kolayca bir araya gelebilirler. “Kaba kuvvet yıkar ama yapamaz “ sözünü hep haklı çıkarırlar. Bakın yine farkında olmadan dilimin sivriliği ortaya çıktı. Ne yapayım ipin ucu bazen kaçıyor. Ama kişi adı kullanmadığım için hoş karşılanır diye düşünüyorum…
Toplumun düşünülmemiş işleri yapanlara ihtiyacı var. Bugün de dün yaptıklarımızı yapıyor, dün söylediklerimizi söylüyorsak, gelişme olmuyor demektir.
Bırakın nasıl söylenirse söylensin ama farklı bir şeyler söylensin. Bırakın farklı bir şeyler yazılsın. Farklı olanı dışlamak yerine farkını fark etmeye çalışmalıyız. Tamam anladık dilim biraz sivri. Ancak birlikte olmak birbirimize katlanmayı gerektiriyor. Birbirimize katlanabildiğimiz oranda .birlikteliğimiz güçleniyor. Katlanabilenler sağolsunlar….