Manisa’mızın kurtuluşunun 100’üncü yılı kutlu olsun.
Kurtuluş günlerini ve milli bayramlarını önemine yaraşır özenle kutlamayan ülkeler, bağımsızlıklarını daha kolay yitirirler. Ve giderek dini bayramlarını da kutlayamaz duruma gelirler. Mili bayramlarımızı ve kurtuluş günlerimizi giderek artan bir coşkuyla kutlamalıyız. Bu dileğimizin gerçekleşmekte olduğunu yaşayarak görüyoruz. Anıtkabir’e gidenlerin sayısı giderek artıyor. Her milli bayramda Anıtkabir dolup taşıyor. Bayramlarımız giderek artan bir coşkuyla kutlanıyor. Bayramlarda meydanlarımız caddelerimiz konutlarımız gelincik tarlasına dönüşüyor. Her yere şanlı bayrağımız asılıyor…
8 Eylül Manisa’nın kurtuluşu için köşe yazısını yazmaya başlamadan önce, Google'a "Manisa'nın kurtuluşu" yazıp bir arama yaptırdım. Göğsümü kabartan kahramanlık öyküleri çıkmadı bu aramadan. Sizde deneyebilirsiniz. Manisa'nın Kurtuluşunu yazmaya Manisa'nın işgalinden başlayayım dedim. İşin derinliğine indikçe canımın sıkılması artmaya başladı. Manisa'nın işgali, insanın yüreğini burkan bir öyküdür. Güzel bir kenti, bir tek kurşun atmadan, düşmana teslim ediyorsunuz. İçinizden çıkan hainleri görüyorsunuz. İşgali anımsamak insanı öfkelendirmekten başka bir işe yaramıyor. Ancak gerçekleri bilmeli, kahramanları hainlerden ayırmalıyız.
Manisa'nın Kurtuluşu deyince 8 Eylül 1922'de Mustafa Kemal'in askerlerinin Manisa'yı kurtarması ve Spil Dağı'na sığınan Manisalı hemşerilerimin akın akın Manisa'ya dönmesi canlanıyor gözlerimin önünde. İşgali araştırırsanız, sonradan Hüsnüyadis adını alacak olan Manisa Mutasarrafı (valisi) Giritli Hüsnü adıyla karşılaşırsınız. Halkın direnişini kıran, düşmanı törenle karşılayan hain Hüsnüyadis'i yazamazdım, kurtuluş gününde. Manisa bir avuç Yunanlı tarafından yakılırken karşı çıkmayanları yazamazdım. Yunana karşı direnmek isteyen Parti Pehlivan'a destek olmak söyle dursun, engel olanları yazamazdım. Bu hain Hüsnüyadis var ya, bu Manisa'yı düşmana bir kurşun bile attırmadan teslim eden Hüsnüyadis, araştırdıkça, okudukça öfkemi kabarttıkça, keşke yeni Hüsnüyadis'ler olmasa diye düşünebildim sadece.
Müftü Alim Efendi adını ve anısını yaşatmak için, çalışmalar yapmalıyız. Parti Pehlivan ve diğer kurtuluş kahramanlarımız için de yapılmalı aynı çalışmalar. Anıtlarını yapabiliriz. Bir caddeye, bir parka ya da bir binaya adlarını verebiliriz. Kurtuluş haftasında düzenlenen etkinrliklerde anabiliriz bu kahramanlarımızı. Hüsnüyadis’leri lanetle anarken, kahramanlarımızın adlarını ve anılarını yaşatacak girişimlerde bulunabiliriz.
8 Eylül'de Manisa, 9 Eylül'de İzmir kurtarılarak, Cumhuriyetin yolu açıldı. Onun için, Atatürk ve Kuvayi Milliye Anıtının bulunduğu noktaya Cumhuriyet Kapısı adını vermiştik. Ancak kimsenin bu adı kullandığı yok. Cumhuriyet Kapısı adı öne çıkarılmalı ve kullanılmalı. Cumhuriyet Kapısı kentimizin dört kapısından ilk yapılanı oldu. Fatih Kapısı, Bereket Kapısı ve Uygarlık Kapıları yapıldığında kentimizin tarihi kimliği daha çarpıcı biçimde çıkacaktır ortaya. Bir başka gün Manisa Kapıları önerimi yeniden yazacağım bu köşede…
Bizi birbirimize bağlayan ortak değerlerimizin başında bayrağımız ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk vardır. Gün ayrıldığımız noktaları öne çıkarma günü değil, gün birleştiğimiz noktaları öne çıkarma birlik ve bütünlüğümüzü güçlendirme ve bir olma, iri olma, diri olma günüdür. Bizi ayrıştıran ne varsa uzak duracağız. Bizi birleştiren ortak değerlerimizi öne çıkaracağız.
30 Ağustos 1922’de tarihe altın harflerle yazılan büyük zaferin ardından, Mustafa Kemal 1 Eylül’de “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri.” komutunu verir. Ordularımız işgal edilen köyleri kasabaları kurtara kurtara 8 Eylül’de Manisa’ya ulaşıp kurtardılar ardından 9 Eylül’de İzmir kurtarıldı. Ve Cumhuriyete giden yol açılmış oldu. Kurtuluşların tümü güzeldir. Yaşlı bir amca, bir gence “Kurtuluşa nasıl gidilir?” diye soruyor. Gencin verdiği cevaba bakın. “Atatürk Caddesi’ni hiçbir yan sokağa sapmadan devam et Kurtuluşa varırsın amca.”
Gösterdiğin, bilimin aydınlattığı uygarlık yolundayız. Bu yolda ilerleyerek çağdaş uygarlık düzeyine ulaşıp aşacağız Atam…