Tiroid bezi Adem elmasının (gırtlak çıkıntısı) hemen altında bulunan, küçük, kelebek şeklinde bir bezdir. Temelde vücuttaki her organı, dokuyu ve hücreyi etkileyen hormonlar üretir. Tiroid bezi aynı zamanda vücutta yağ ve karbonhidrat metabolizmasını, vücut ısısını ve kalp atım hızını içeren birçok süreci düzenler. *** Hipotiroidizm dediğimiz tiroidin yetersiz çalıştığı saptanan hastaların yarısından fazlasında Haşimato tiroiditi dediğimiz otoimmün bir rahatsız mevcuttur. İmmün sistemin tiroid bezinin dokusuna saldırdığı ve tahrip ettiği bilinen bu otoimmün rahatsızlığın bu kadar yaygın olması tedavisinin araştırılması ve geliştirilmesi konusunda imkan sağlamıştır. Günümüzde tanı ve tedavi için birçok yöntem uygulanmakta, beslenmede bunların önemli bir parçası olmaktadır. *** Öncelikle yazımıza devam etmeden önce tiroid ile ilgili birçok rahatsızlık olabileceğini ve bahsedeceğimiz besinler, vitaminler ve önerilerin haşimato ve hipotiroid hastalığı ile ilgili olduğunu her tiroid rahatsızlığına iyi gelmediği gibi tam tersi kötü etkileyebileceğinin altını çizelim. Bu nedenle tiroid ile ilgili bir şüphesiniz varsa mutlaka hekime danışarak tıbbi tedavinizi almalı ve doktor kontrolünde takviyelerinizi kullanmalısınız. *** İlk olarak bildiğimiz en temel iki besin öğesi selenyum ve iyot tiroid sağlığı ile doğrudan ilintilidir. Yetersiz iyot alımı tiroid fonksiyonunu bozarken yetersiz selenyum alımı da olması gereken T‘ün T’e dönüşümünü olumsuz etkilemektedir. Ancak çalışmalar aynı zamanda gereğinden fazla selenyum alımının da aynı şekilde tiroid metabolizmasına zarar verebileceğini göstermektedir. O yüzden her zaman dediğimiz gibi önemli olan her zaman dozdur. Bunlar dışında da mineral eksiklerinin tiroid metabolizmasına negatif etkisi bilindiğinden düzenli kontroller yapılmalı ve doktor kontrolünde gerekli takviyeler alınmalıdır. *** Uzun süreler devam eden açlık ya da çok kısıtlı diyetler de tiroid hormonun çalışmasını olumsuz etkileyebilir. Uzun süreli yapılan bu tip beslenmelerin neden olacağı vitamin mineral eksiklikleri kaçınılmazdır. Ayrıca tirodin çalışma mekanizmasındaki basamakların eksizlik ve dengeli olarak yürüyebilmesi için sağlıklı ve dengeli beslenme oldukça elzemdir. *** Tiroid denilince akla gelen bir diğer konu guatrojenik besinlerdir. Karnabahar, brokoli, brüksel lahanası, marul, şalgam, kırmızı turp, hardal tohumu, soya fasülyesi bilinen guatrojenik besinlerdendir. Yapılan bazı araştırmalarda bu besinlerin hidrolizi sonucu ortaya çıkan bazı bileşenlerin tiroid sentezini bozabilir ya da yot alımını olumsuz etkileyebilir. Yine de yapılan bazı çalışmalar hastalarda iyot eksikliği olmadığı müddetçe hipotiroid riskini arttırmayacağını göstermektedir. Bu nedenle bu besinler için tamamen serbest diyemesek de beslenmenizden çıkartmak yerine; ilaç saatinize yakın almaz, haşlama suyu döker ve miktar – sıklık dengesini ayarlarsanız tüketebilirsiniz. *** Son olarak yapılan yeni çalışmalar da glüten, laktoz ve kazeinden fakir diyetlerin bağırsak mikrobiyatasını olumlu yönde etkilediği gösterilmiştir. Bu nedenle otoimmün durumlarda bu öğelerden zengin besinlerden kaçınmak vücudun kendi dokularına açtığı savaşında azalmasına katkı sağlar. Özellikle süt, buğday ürünleri, bu ürünlerden yapılan tüm unlu mamüller, işlenmiş ürünler, koruyucu ve katkı maddesi içeren gıdalar, şekerden uzak durmak bir yaşam tarzı haline getirilmelidir. *** Tüm bu bilgiler ışığında gördüğünüz gibi haşimato bir kader değildir. Gerekli tıbbi tedavi ve doğru beslenmeyle tiroidin işlevini yapması sağlanarak vücudun olağan dengesine kavuşmasını bireyin kendi elinde. O yüzden sorunun cevabına gelecek olursak tedavi edilmeyen Haşimato tiroidi kilo aldırabilir ya da mevcut kilonuzu vermeyi engelleyebilir ancak tedavi ve takibi yapılan bir Haşimato tiroidli kişi kilo verebilir.