Türkiye’nin ve Manisa’nın en önemli meselesi sizce nedir? Veya aynı soruyu biraz değiştirelim. Yerel seçim sürecinde iktidarın ve muhalefetin üzerinde hem fikir olduğu, her iki tarafın da vaatleri arasında yer alacak konu ne olabilir? Ekonomik kriz, terör, deprem, otopark, trafik... *** Cevap hepsi olmalı. Peki öyle mi? Tabi ki hayır. Doğru cevap “çorba” olacaktı. İktidar ve muhalefet seçim sürecinde tabi ki farklı tellerden çalacak ama her iki tarafın da üzerinde uzlaştığı tek konu var. Vatandaşın çorba ihtiyacı. *** Hemen hemen hiçbir konuda hem fikir olamayan iktidar ve muhalefet, bu yerel seçimde bir konuda daha şimdiden uzlaştı. Vatandaşın çorba ihtiyacı. Hemen çözülmeli, hatta acil eylem planları içinde yer almalı bu konu. Nitekim öyle de oldu. Şaka yapmıyorum. Çorba ihtiyacı Türkiye’de üzerinde uzlaşılmış tek konu.     KEL BAŞA ŞİMŞİR TARAK Çorba vaadini ilk Manisa’daki adaylarda duydum. Aday ve aday adayları bugüne kadar çarpıcı olabilecek bir çok açıklamalar yaptı. Ama hiçbiri sokağın gündemi olmadı. Çorba hariç. *** Sosyo ekonomik gelişmişlik bakımından, Manisa’da en önde yer alan Yunusemre’de yapılan vaade bak. Çorba dağıtmak. “Kel başa şimşir tarak.” Kim akıl etti de bu adama bunu söyletti. Çok şaşırdım. Bu nasıl bir iletişim dili? diye düşündüm. ÇORBA ACİL EYLEM PLANINDA Sonra AK Parti İstanbul adayını açıkladı. Yılların Çevre Bakanı ve şimdiki AK Parti İstanbul Büyükşehir Adayı Murat Kurum, ilk 7 vaadini sıraladı. “O da çorba dağıtacağım” demez mi? Sonra bir başkası, sonra bir başka aday daha. Herkes çorba dağıtacakmış. Haydaaa. Meğer ne büyük ihtiyaçmış bu çorba da haberimiz yokmuş. *** Murat Kurum da “Çorba” deyince bu sefer kendi IQ seviyemi sorguladım. Bunca aday yanılmayacağına göre! İletişimde bir şeyi gözden kaçırdığım kesin. LOKANTACIYI BAŞKAN YAPALIM Sonra düşündüm. Neden çorba en başta? 100 kişiye sorsan biri de çıkıp “seçilecek belediye başkanından çorba dağıtmasını beklerim” demez. *** Düşündükçe şaşıyor, hayretler içinde kalıyorum. Neden çorba? Hem iktidar, hem muhalefet vaat ediyor. “Çorba dağıtacağım.” diyorlar. E o zaman lokantacılar ne yapacak? Onlar da gitsin belediye başkanlığı yapsın. İyi fikir valla. Madem bu memleketin derdi çorba, o zaman en iyi çorba yapanı başkan yapalım. Hatta lokantacıyı başkan yaparsak çorbadan daha fazlasını görmemiz bile mümkün.      BEDAVA ÇORBA Tabi bu işler arz ve talep meselesi. Bedava çorbayı kim kaçırır? Halk talep ettiği için mi başkanlar çorba arz ediyor, yoksa başkanlar arz ettiği için mi halk talep ediyor, bilinmez. Ama bildiğim bir şey var ki siyasilerle seçmen arasındaki iletişimi anlamaya benim IQ seviyem yetmiyor. *** Hani kafa yakan sorular var ya. İşte çorba meselesi benim için öyle. Madem ki çorba konusunda uzlaştık bugünden tezi yok adaylar sokak başlarında çorba dağıtmaya başlasın. Bakalım hangisinin çorbası daha güzel olacak? *** Çorba deyip geçmeyin. Aslında toplumumuzdaki yeri sanılanın çok daha ötesinde. İşte bir örnek.   *** “Ne yaparsın işte herkes çorbasına koşuyor.” Pardon hata oldu. Şöyle düzelteyim. “Herkes çorba peşinde koşuyor.” *** Yani toplumun yarısı öyle, diğer yarısı da öyle. Ama bir tas çorba her ikisine de iyi gelir. Görüyorsunuz değil mi çorbaya konusunda toplumda hem fikir. Adaylar neyin ne olduğunun kesinlikle farkında. *** Yazının sonuna geldik. Nasıl ama? Kafayı yaktık, IQ’lü zorladık. Günün sonunda aday ile seçmen arasındaki tuhaf sessiz iletişimin sırrını çözebildik. Öyle değil mi?