Değerli dostlar, bu hafta TÜİK’in belirlediği aylık ve yıllık enflasyon oranları kamuoyu ile paylaşılacak. Dolayısıyla bu enflasyon oranlarına göre memur ve emeklilerinin aylıklarındaki artış oranı da belli olacak. Çünkü memurlar ve emekliler yetkili(!) konfederasyonun masada imzaladığı yüzde 10’luk zammın üstüne ortaya çıkacak enflasyon farkını da eklenerek zam alacaklar. Çok ilginç durumdur, belki dünyada örneği de yoktur, bilemiyorum; imzalanan zam oranından daha fazla enflasyon farkı verilen bir ülke durumundayız!
***
Nedeni de belli; yüzde üç buçuklara, yüzde beşlere imza atılınca böyle oluyor. Evet, böyle bir girişten sonra asıl sözü sendikalara ve sendikacılara söylemek gerekiyor. Şimdi şöyle başlayalım. En düşük memur aylığı ne kadar? Memur ve memur emeklisine 2024 yılı başında %49,25 oranındaki artışla 34 bin 215 TL. Ortalama memur aylığı ne kadar? O da 38 bin - 40 bin TL arasında. Peki, bir memurun emekliliğini, ikramiyesini ve diğer gelirlerini ilgilendiren “taban aylık” ne kadar? Dikkat edin, hem yazıyla hem de rakamla yazacağım: 11.909 TL; 11 bin 909 TL; on bir bin dokuz yüz dokuz Türk Lirası! Evet, yanlış okumadınız, yanlış görmediniz. Gördükleriniz de okuduklarınız da doğru.
TABAN AYLIĞA ZAM İSTEYİN
Yıllar sonra emekli olunduğunda bu değer, yani taban aylık üzerinden emekli aylığı bağlanacak ve bu değer üzerinden ikramiye alınacak. Bugün bir memur, 35 – 40 bin TL aylık alıyorsa 11 bin 909 TL’nin dışındakiler; tazminat, yan ödeme, seyyanen zam, ikramiye vb. Yani günü kurtarma eklentileri. Şimdi sendikacılara soralım. Günü birlik ufak tefek işler peşinde koşacağınıza tek yürek, tek yumruk olun, önce şu “taban aylık” garabetini düzeltin. Seyyanen zam değil, taban aylığa zam isteyin. Doksanlı yıllarda bir kural vardı; memurun taban aylığı, “asgari ücret”ten aşağı olamazdı. Bu kural yeniden uygulanmalı. Tabii bu yeterli olmaz da en azından 11 bin 909 TL’den iyidir.
SESİNİZİ ALANLARDA DUYURUN
Tazminatlarla, yan ödemelerle, ikramiyelerle değil insan onuruna yaraşır bir değeri, yoksulluk sınırını baz alan bir ücreti isteyin; bu anlayış ile alanlara çıkın, çalışanları ve emeklileri açlık sınırına mahkum eden anlayıştan ve uygulamadan kurtarın. Yüzdelik artışlarla değil piyasa değerleri ile masaya oturun. Ülkemizde üç ayrı kurum, her ay enflasyon araştırması yapıyor ve kamuoyuyla paylaşıyor. Bu üç kurumun belirlediği enflasyon ortalaması bile bazı sorunları çözer. Masada sizi dinlemeyenlere sesinizi alanlarda duyurun. Gerekirse iş bırakma eylemleri ile gerekli uyarıları yapın ki attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değsin. Mali haklar düzeltildiğinde özlük haklar için de mücadele başlayacaktır.
EMEKLİLER, BU SEYYANEN ZAMDAN YARALANAMADI
Gelelim emeklilerimizin durumuna… 25-30 yıl çalışıp emekli olan memurun aylığı ne kadar? 20 bin–25 bin TL arası. Memur emeklisinin aylığında, çalışan memurlara verilen “seyyanen zam” yok. Emekliler, bu seyyanen zamdan yaralanamadılar. Eğer bu seyyanen zamdan yararlanmış olsalardı emekli aylıkları 12 bin TL daha fazla yani 32 bin – 37 bin TL arasında olacaktı. Bu değer bile yeterli değil ama bugünkü koşullardan daha iyi olacaktır. Memur emeklisi için talep edilebilecek en iyi rakam, en az iki asgari ücret tutarı olmalıdır ki emeklilerimiz gün yüzü görebilsin, insan içine çıkabilsin.
***
Bir de öğretmenlerin mağduriyeti var. Bir öğretmen, kariyer basamakları uygulamasından dolayı uzman öğretmen tazminatı, başöğretmen tazminatı alıyor. Emekli olunca bu tazminatları alamıyor. İşte mücadele edilmesi gereken konulardan biri de bu. Hak edilmiş o unvan karşılığı ödenen tazminat, emekli olunca da ödenmeli. Öbür meslek gruplarında kazanılmış unvan tazminatları nasıl ödeniyorsa bu da ödenmeli. Örneğin, askerlerimizin; subayların, astsubayların kıdemlerinden kaynaklı unvanlarının karşılığı aldıkları aylıklar korunuyor. Yine polislikte komiserlik ve başkomiserlik unvanlarından dolayı elde edilen mali haklar, emeklilikte de sürüyor.
YAZACAK ÇOK ŞEY VAR DA NEYSE!
Öğretmenler emekli olduklarında elde ettikleri unvan tazminatını, kazanılmış hak olarak almaları gerekir. Bunun uygulanabilmesi için de en kısa sürede gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır. Öğretmenlik Meslek Yasası düzenlenirken bu durum da ele alınmalıdır. Öğretmenleri ve kamuoyunu asıl konulardan uzaklaştırıp üçüncü, dördüncü dereceden sorunlarla oyalamaya son verilmelidir. Öğretmenlerin ve memurların asıl sorunu rotasyon değil; mali haklardır, insan onuruna yaraşır ücret hakkıdır, yoksulluk sınırının üstünde ücret, analarını ak sütü gibi haklarıdır. Evet, sendikaların ve sendikacıların ilgilenmeleri ve odaklanmaları gereken asıl konu budur. Çok sorunla, konuyla değil; iki-üç temel sorunla ortaya çıkıp bunun mücadelesi verilmelidir. Yazacak çok şey var da neyse! Uygun bir zamanda yazmak dileğiyle…
Sözün Özü:
Bugün içinde bulunduğumuz mücadele, yarın ihtiyacımız olan gücü geliştirir. Robert Tew