Eğer bir ülkede, kırmızı ışıkta geçmek, durulmayacak yerde durmak, dönülmeyecek yerden dönmek uyanıklık sayılıyorsa, o ülkede değerler aşınması var demektir.
Ülkemizde değerler aşınması var. Kurallara uymamak marifet sayılıyor. Köşe dönücülük alkışlanıyor. Kurallara uymak çok kişi tarafından enayilik olarak görülüyor. Değerlerin aşındığı bir ülkede, demokrasiyi işletmek de, barışı, kardeşliği, dayanışmayı sağlamak da zorlaşıyor…
Birlikte yaşamayı, yaşantımızı düzenleyecek kurallar koymayı ve konulan kurallara uymayı beceremiyoruz.
İşin özü; hep yineler dururum: Tartışarak karar üretmek ve üretilen karara tartışmasız uymaktır. İş bu kadar basit işte. Tartışarak karar üreteceğiz ve ürettiğimiz karara tartışmasız uyacağız. Bunu başardığımızda, kentler daha yaşanası olur. Demokrasimiz daha iyi işler, daha hızlı gelişir.
Adamın bahçeli evi var diyelim. Düşüncesini, bahçesini güzelleştirmeye değil, nasıl edip, yarım metre daha yola taşırırıma yoğunlaştırıyor. Ortak alandan yarım metre içeri girmeyi marifet sayıyor. Olmaz böyle şey. Buna yozlaşma denir. Buna kokuşma denir.
Kurallara uyulmalı diyenlerin sayısı uymayanların altına düşmüşse, yasaların yerini keyfiyet almış demektir.
Adama “kurala uy” diyorsun. “Ahmet uysun bende uyayım” diyor. Ahmet’in kurala uymaması sana kurala uymama hakkı vermiyor ki. Önce kurala sen uyacaksın. Sonra, başkalarından da kurallarla uymasını isteyeceksin.
İşimiz gerçekten zor. Yıpranan değerlerimizi yeniden güçlendirmek için seferberlik ilan etmemiz gerekiyor. İyi yurttaşın ne olduğunu ulusça öğrenmemiz gerekiyor. Kentli olmakla, yurttaş olmak eş anlamlıdır. Hepimiz iyi kentli ve iyi yurttaş olacağız. İkisinin kökeninde de kurallara uymak yatar…
Uymadığımız her kural için, bizi haklı gösteren yüzlerce gerekçe üretebiliriz. Ancak, kurala uymamanın gerekçesi olmaz. Kural iyi değilse, değiştirilmesi için çaba gösterirsin ancak değiştirilene dek kurala uyarsın…
Ne başka bir Manisa, Ne başka bir Türkiye, nede başka bir Dünya var. Manisa’nın da, Ülkemizin de, Dünyamızın da değerini bilelim. Birlikteliğimizi kurallara uyarak sürdürelim.
Hayvan sürülerinin bile uyduğu kuralları vardır. Birlikte yaşam kuralsız olmaz. Gelin iyi yurttaş nedir hep birlikte öğrenelim. Gelin koyduğumuz kurallara uymaya özen gösterelim. Gelin iyi yurttaş olalım…
İyi yurttaş olmanın önkoşulu “Bana ne” deme hastalığından kurtulmaktır.
“Bana ne” hastalığı kanser gibi iliklerimize kadar işlemiş. Gelin mahallemizi iyileştirelim diyorsunuz. Aldığınız yanıt: Bana ne…
Bana ne demeyi, en az “ben” demek kadar seviyor insanların büyük çoğunluğu.
Bana da;
Ben diye başlama söze ne olursun
Ben ben dedikçe sen yok olursun
Demek düşüyor kısaca.
“Bana ne” diyenler, etik ve estetik çöküntünün olduğu toplumlarda çoğalır.
Bu ülkede İyi yurttaşlar da var, yoksa çekilmezdi.
İyi yurttaşlara merhaba….