31 Mayıs 1963 yılında yitirdiğimiz Manisa Tarzanı aramızdan ayrılalı tam 61 yıl oldu. Adını ve anısını yaşatmak için başlattığımız 31 Mayıs 5 Haziran Manisa Tarzanı Anma ve Çevre Günleri adı altında etkinlikler düzenlerdik. Mesir Şenlikleri gibi Tarzan için düzenlediğimiz etkinlik de yıllardır yapılmıyordu. Bu yıl yapılsın unutulmasın diye yazıyorum bu yazıyı.
TEŞEKKÜR BEKLEYEREK YAPMADIM
Manisa Tarzanının adını ve anısını yaşatmak için elimizden geleni yapmalıyız. Ben bir Manisa Gönüllüsü bir çevreci olarak çalışmalarımı sürdürüyorum. Manisa Tarzanı’nı yazdığı kitaplarda anlatan Bedriye ve Haydar Aksakal kardeşlerle Hakkı Avan’a teşekkür ediyorum. Benim de çok gayretlerim oldu. Manisa Tarzanı’nın yaşam öyküsünün filme alınması için çok çalıştım ve başardım. Manisa Tarzanı’nı tanıyanlarla, başta Manisa Tarzanı ile arkadaşlık yapmış onunla birlikte dağlara tırmanmış önceki belediye başkanlarımızdan değerli ağabeyim, kendisinden çok şey öğrendiğim, rahmetli Ertuğrul Dayıoğlu ile ve Manisa Tarzanı’nı tanıyanlarla konuşarak, Tarzan’ın yaşam öyküsünü derledim. Senaryosunun yazılmasına ve filmin çekilmesine katkı sağladım. Barış Alanı’na anıtını yaptırdım. Yapılmasına öncülük ettiğim Güzelyurt Mahallesinde dört adet Manisa Tarzanı Anıtı var şimdi. Manisa Kültür Sanat Kurumu olarak, Manisa Tarzanı üzerine yazılan yazılardan oluşan bir kitabın basılıp dağıtılmasını başkanlığını yaptığım Kültür Sanat Kurumu olarak sağladık. Tüm bu yaptıklarımı etkin olmaya çalışan bir yurttaş, bir Manisa sevdalısı olarak görevim saydığım için yaptım. Teşekkür bekleyerek yapmadım. Ancak kentin yöneticilerinden birileri çıkıp teşekkür etseydi mutlu olurdum elbet. Biz bu kentin sevenleri olarak vefasızlık görsek de sorun yapmayız. Ancak adı Manisa ile birlikte anılan Manisa Tarzanı’na vefasızlık yapılmasına razı olmayız.
***
Yeni Tarzanlara çok ihtiyacımız var. Tarzanı anıyoruz, anlatıyoruz ancak yapılması gereken anmanın anlatmanın ötesinde Manisa Tarzanı’nı anlamak ve Tarzan olabilmektir. Yıllardır Manisa Tarzanı’nı ne yüreğimden ne de dilimden düşünmüyorum. Bende bir Tarzanım diyorum kendi kendime.
KOOPERATİFÇİLİĞİN VE KENT SEVGİSİNİN TARZANIYIM
Tarzan kime denir sorusunun yanıtı olsun diye Manisa Tarzanı’nın yaşam öyküsünden yola çıkarak bir TARZAN tanımlaması yapmıştım. Yaptığım tanımlama aynen şöyle: Es geçileni iş edinen kişiye Tarzan denir. Tarzan yeşillendirme es geçilirken bunu iş edinip Tarzan olmuş. Bu tanımlamadan yola çıkarak bende bir Tarzanım diyorum. Manisa Tarzanı yeşillendirmenin tarzanıydı ben de kooperatifçiliğin ve kent sevgisinin tarzanıyım. Kooperatifçilik bu ülkede es geçilirken ben iş edindim 49 yıldır aralıksız kooperatifçilik yapıyorum, sağ olduğum sürece de yapmak istiyorum. Önüme çıkarılan engellere bazen artan sevgisizliğe karşın yapmaya çalışıyorum.
***
Şimdi gelelim Manisa Tarzanı’nı anlatmaya: Geçtiğimiz yıllarda, Manisa Tarzanı'mızı 31 Mayıs-5 Haziran tarihleri arasında düzenlenen "Manisa Tarzanı Çevre Günleri" etkinlikleri ile anıyor, adını ve anısını yaşatmaya çalışıyorduk. Bir ara aksamalar oldu. Aksamaların ardı arkası kesilmedi. Manisa Tarzanı ve Çevre Günleri etkinliği birçok yıl yapılmadı. Her yıl bir neden bulundu etkinliğin yapılamayışı için her defasında bir mazeret öne sürüldü. Soma’da maden patlaması oldu. Korona denildi. Hep unutuldu. Anlayacağınız Manisa Tarzanını Anma ve Çevre Günleri es geçildi. İşimiz mazeret üretmek değil, marifet göstermek olmalı…
TARZAN UNUTULMAMALI UNUTTURULMAMALI
Beş gün süren etkinliğin bir güne düşürüldüğü yıllar da oldu. Manisa Tarzanı ve Çevre günü etkinlikleri bir güne indirildiğinde Hatuniye Camiinde mevlüt okutuldu birde Tarzanın mezarı ziyaret edildi. Bunlar Tarzan’ı anlamaya anlatmaya yeter mi? Bence yetmez. Manisa Tarzanı yeni kuşaklara bir günde bu etkinliklerle anlatılamaz. “Manisa Tarzanı ve Çevre Günleri” denildiğine göre etkinlikler 5 Haziran’a kadar sürmeli. Geçtiğimiz yıllarda, ağaç dikme etkinlikleri yapardık. Güzel bahçe yarışmaları düzenlerdik. Sergiler açardık. Televizyon söyleşileri paneller yapılırdı. Çevre temizliğine çıkılırdı. Yürüyüşler yapılırdı. Yılın Tarzanı belirlenirdi. Neredeeeeen nereyeeeeee, beş günden bir güne. Bence Manisa Tarzanı konusu önemine yaraşır bir özenle ele alınmalı. Tarzan unutulmamalı unutturulmamalı.
MANİSA TARZANI ES GEÇİLEMEZ
Yeşillendirme es geçilirken, Ahmeddin Carlak iş edinmiş ve Manisa Tarzanı olmuş. Yaşadığımız Dünyada, bırakın Dünya'yı yakın çevremizde o kadar çok es geçilen iş var ki, birini de siz iş edinin ve o konunun Tarzanı olun. Çevre Tarzanı olun. Eğitim Tarzanı olun. Sosyalleşme Tarzanı olun. Barışın, dostluğun, kardeşliğin, işbirliği ve dayanışmanın Tarzanı olun. Bakın çevrenize es geçileni iş edinin Tarzan olun, sizinde adınız ve anınız yaşatılsın. Es geçtiklerimizin arasına şimdi birde Manisa Tarzanı ve Çevre Günlerini yazmalıyız. Manisa Tarzanı Çevre Günlerini es geçemeyiz, geçmemeliyiz. Adı güzel kentimizle anılan Manisa Tarzanı es geçilemez. Tarzanımızı önemine yaraşır bir özenle anmalıyız, anlamalıyız 2024 31 Mayıs - 5 Haziran tarihlerinde Manisa Tarzanı’nı anmak için hazırlıklara şimdiden başlansın, konu Manisa Büyükşehir Belediyesi Meclisi gündemine alınsın. Manisa Birlik ofisimin kapısı her gün mesai saatlerinde, telefonumsa 24 saat açık. Çalışmalara katkı yapmaya, çalışmaların içinde olmaya hazırım. Bende mazeret yok hep marifet göstermeye çalışırım.
***
“Manisa Tarzanı” adıyla üne kavuşan Ahmeddin Carlak 1899 yılında, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kalan, Irak’ta ki, Samarra kentinde doğdu. Birinci Dünya Savaşına ve Kurtuluş Savaşına katıldı. Gösterdiği yararlılıklar nedeniyle İstiklal Madalyası ile ödüllendirildi. Ve Manisa’nın yeşil Manisa olarak anılmasına ömrünü adadı. Yetmez mi? Cumhuriyetin ilk yıllarında Manisa’ya geldi. Belediyede bahçıvan yardımcılığı görevini üstlendi. Ağaç dikmeyi kutsal bir görev sayarak, hayatını Manisa’nın yeşillendirilmesine adadı ve var gücüyle çalıştı. Yaz kış sadece siyah bir şortla ve ayağında lastik bir pabuçla kentin sokaklarında, kendi diktiği ve evlatlarım dediği ağaçların arasında dolaştı. Uzun saç ve sakalı, farklı görünümü ve kişiliği ile Manisalıların sevgilisi oldu. Bir spor adamıydı; Manisa Dağcılık Kulübü üyesi genç arkadaşlarıyla Ağrı, Cilo, Demirkazık, dağlarına tırmandı. Gittiği her yerde büyük ilgi gördü. Manisa dışında başka bir yerde yaşamayı hiç düşünmedi. Sinema tutkunuydu. Okumayı severdi. Yeniliklere açıktı. Atatürk hayranıydı. Ulusal bayramlara göğsüne bağladığı palmiye yaprağı üzerine İstiklal Madalyasını takarak katılırdı. Bundan büyük bir gurur ve sevinç duyardı. Biz O’nu hiç unutmadık. Manisa Tarzanı’nın adına ve anısına sahip çıkalım Manisa. O’nu bir gün değil her gün analım.