Ülkemi vatanımı seviyorum. Ama yaşam konusunda genel olarak herkes gibi sıkıntı çekiyorum. Benim gibi sıkıntı çeken insanlar, sosyal medya aracılığı ile birbirlerini tanımıyor olmalarına rağmen yardım ediyorlar. Buna, ‘’izahı olmayan şeyin, mizahı olur’’ da diyebiliriz.
*
İlk sıvıyağının fiyatı yükselmesi ve stoklarda sınırlı olmasıyla bir stres başladı. Daha sonra düğünlerde sıvıyağı hediye eden insanların videolarına denk geldik. Korona ortaya çıktı. Evde hijyen için ekmeğin dışına dezanfektan sıkıp içini yiyen mizahçılara denk geldik. Ülke gittikçe pahalandı. Erasmus ile giden öğrencilerin neden geri dönmediklerini anlatan, market videolarına denk geldik.
*
Son olarak artık ilticanın önüne geçmek isteyen yurt dışındaki Ülkeler, artık vizeyi vermekte çekimser davranmıyorlar. Direk reddediyorlar. Benimde elimde olsa, ülkemdeki göçmenleri çıkartmak isterim. Misafirperver bir ülke olabiliriz. Ama misafirliğin kısası makbuldür.
Kafelerden ziyade çay bahçelerinde gençleri daha sık görüyoruz. Nedenini merak bile etmeye gerek yok. Çünkü ucuz. Uygun ürün satan marketlerin kendi ürettikleri markaların isimlerini artık herkes biliyor. Bunu bilmemek mümkün değil. Çünkü en uygun fiyatlı onlar var. Artık kaliteye değil bütçeye bakıyoruz. Ve buda gün geçtikçe kendimize karşı bakışımızı değiştiriyor.
*
Kadın olarak söylüyorum kuaföre düzenli gitmeliyiz. Ama gidebilmek için bütçe gerekiyor. Kıyafet, makyaj, bakım kremleri gibi ürünleri kullanmak bizi iyi hissettiriyor. Bu iyi hissetme hali, Pazar alışverişine dönüştü. Kendimizden vermek zorundayız ki, gıdalarımızı alabilelim.
*
Bakım= lüks. Hacı mis 50 lira olmuş daha ne diyeyim. Saçlarım ipek gibi kokum bebek gibi yerine, saçlarım pırasa gibi, kokum soğan gibiye geçiş yaptık. Saçların ipek gibi olması için, pırasanın 4 katı fiyatına şampuan alman gerekir, kokuya girmiyorum. Her şeye bir çözüm var tabi ki.
*
Evet her sorun olarak anlattığım duruma bir çözüm var. Tercihlerimiz doğrultusunda uygun fiyatı tercih ederek de hayat devam ediyor. Velhasıl, tercihlerimizin mecbur zorunluluğumuz haline gelmesine sorun olarak bakıyorum. Yaşananlara değil, yaşatılma şekli beni gelecek için ürkütüyor sadece.