Bir süredir sosyal medyada insanların paylaşımlarını takip ediyorum. Özellikle tanıdıklarımın paylaşımları gülerken göz yaşartıcı şekilde. Sizlere birkaç soru sormak istiyorum;
***
Kaçınız sosyal medya da paylaştığınız; Kitabı okudunuz?
Mutlu pozlar ile resim paylaştığınız gün eğlendiniz?
Süper hissediyorum dediğiniz gün, sümüklü mendil ile telefonu tutmadınız?
Yeni sevgiliniz ile resim çekerken, içinizden ‘’gelen gideni aratıyor’’ demediniz?
Eşinizle her kavga ettiğinizde düğünde çekilen en mutlu pozlarınızı paylaşmadınız?
Kısaca kaçınız olmak istediğiniz değil de, olduğunuz kişiyi paylaştınız?
Kendimiz olmayı unutmaya en çok yardım eden sosyal medya oluyor değil mi?
Sahi, yuva yıkıldı sosyal medya yüzden?
Kaç kadın ya da kaç erkek sanal ortamın gerçek duygusunu keşfetti?
***
Kitap okumayı seven biri, kitap önerilerinde bulunan sayfaları takip eder. Okuduktan sonra beğendiği kitapları sevdikleri ile paylaşır. Gezip eğlenmeyi seven biri, keşifleri ile dudak uçuklatan sayfaları takip eder ve bütçesine uygun olan yerlere gittikten sonra, sevdikleri ile paylaşır.
***
Sağlıklı olan biri partneri ile arasındaki duygu durumunu biz kötüyüz bakın duruma ne koydum demek için, hiçbir kitabını okumadığı nereli olduğunu bile bilmediği Özdemir Asaf’ın bir sözünü paylaşmaz. Özenen değil, özendiren olmalı insan. Olduğu gibi olmalı durması gereken yeri bilmeli.
***
Özellikle biz kadınlar çocuk doğuran varlıklarız bizler paylaşımlarımıza eşimiz için değil, kendimiz için dikkat etmeliyiz. Erkeklere diyecek bir şeyim yok. Erkekler kapatılsın. Şaka bir yana bizler kendimizi geliştirmek yerine, başkalarına olmak istediğimiz hayatı onaylatma çabası içerisine giriyoruz.
***
Biz insanoğlu şişman, zayıf, göreceli olarak güzel çirkin, zengin ya da fakir biz her türlü özeliz. Öncelikle insanız. Başımızı sokacağımız bir evimiz ve iyi kötü ocakta kaynayan çorbamız var. Zaten özeliz. Olanı göstermenin de bir sakıncası olmamalı. Velhasıl, filancanın hayatı ona ait. Biz kendi hayatımıza odaklanalım. Vesselam.